Atv'nin büyük ilgi gören dizisi Sen Anlat Karadeniz, bu akşam izleyicilerine veda ediyor. Dizi, 'Her üç evden birinden yükselen şiddet mağduru kadınların çığlıklarını duyurmak' için yola çıkmıştı. Önce kalp atışı oldu, sonra Nefes, en sonunda da haykırış. Tahir ve Nefes'in serüveni, kadına şiddet haberlerinin artık sıradanlaştığı, erkeklere duyulan güvenin giderek azaldığı, vicdani açıdan can çekişen dünyamıza adeta 'kalp masajı' oldu.
Geleneğine bağlı zor bir coğrafyada yaşayan, haksızlığa tahammül edemeyen, vicdanlı ve sahiplenici bir delikanlı olan Tahir, şiddet yanlısı erkekleri utandırdı, aşkı için mahalle baskısına direnen pek çok hemcinsine ise ilham kaynağı oldu.
Şiddete boyun eğmeyen, evladı ve aşkı için engel tanımayan, sevdiğinden aldığı güçle her zorluğun üstesinden gelmeyi başaran Nefes ise aynı durumdaki kadınların rehberi, kıyı feneri oldu. Aşkın gücü, bu hikaye sayesinde bir kez daha kanıtlandı.
Sen Anlat Karadeniz'in şiddet sahneleri bazen eleştiri konusu da oldu. Ama o sahnelerin hiçbiri reyting adına senaryoya 'iliştirilen' kareler değildi. İnsanları biraz dürterek, farkındalık yaratmaya hizmet ediyordu.
Üstelik dizinin kötü erkek karakterleri Vedat ve Genco, haber bültenlerinde her gün gördüğümüz cani kocaların yanında pek masum kalıyordu.
Zira onların ne kadınları parçalayıp çek-yata tıktıklarına, ne otomobilde diri diri yakıp caddeye fırlattıklarına, ne de yavrusu "Lütfen ölme anne" diye yalvarırken, boğazını kestiklerine şahit olduk.
Bu akşam gözümüz, kulağımız son kez Karadeniz'in anlattıklarında olacak.
Ama belli ki Karadeniz'in Nefes'i asla kesilmeyecek...
Fatih Bulut fenomenliği unut!
Bir şarkı ile 'fenomen'(!) olanların sonuncusuydu Fatih Bulut. Ne 'Yalan Oldu' şarkısını sevebilmiştim, ne de kendisini...
Hatta bu sütunlarda "Müzik üzerinden kültürümüze operasyon mu düzenleniyor acaba?" diye sormuştum. Önce şarkısının 'çalıntı' olduğu iddiaları serildi ortaya. Gidip şarkının gerçek bestecisinin elini öptü filan... Sonra? Sonrası büyük hüsran...
Fatih Bulut'un şarkısı 'patladığında', o hafta neredeyse tüm ana haber bültenlerine, sabah kuşağı programlarına konuk oldu.
'Krallar gibi' ağırlandı, müzik dâhisi olarak nitelendirildi...
Ama 'gerçek alt yapısını' anlayabilmek için konuşmalarına, jestlerine, mimiklerine bakmak yeterliydi.
'Kahramanlık' payesi belli ki ona bol gelecekti.
Nitekim ilk yağmurda boyası aktı. Yeğeninin askere uğurlama eğlencesinde belinden çıkardığı tabancayla havaya tam 11 kez ateş etti.
Sonra da dehşet verici mazeretini açıkladı: "Askerde kurşunlar kulağının yanından vızıldayarak geçecek.
Bir nevi antrenman olsun diye yaptım..." Onu tek şarkıyla göklere çıkartıp 'ilah' muamelesi yapanlar, şimdi onun şarkısını söylüyorlar: "Çok sevdik, yalan oldu..."
O isme yakışıyor mu?
Geçen hafta iki ayrı okulda yaşanan iki olay, yüreğimizi kanattı. Aksaray'daki okulda otizmli öğrencilerin kendi çocuklarıyla aynı okulda öğrenim görmesine karşı çıkan veliler, engelli çocukları ve ailelerini okul çıkışında yuhaladılar. İstanbul Avcılar'daki bir başka okulda ise servis minibüsü, okulun bahçesinde 9 yaşındaki kız çocuğunu neredeyse göre göre ezip öldürdü.
Bu iki olayın ortak yönüne gelince: Okulların her ikisinin de ismi Mehmetçik idi.
Ya bu devranı değiştirelim, ya da eğer buna gücümüz yetmiyorsa o okulların ismini... Çünkü bu rezillikler, her gün vatanı koruma uğruna şehitler veren Mehmetçik'in adına yaraşmıyor...
Ne demiş?
"Gerçek aşk, karşındakini çok sevmek değil, ona çok inanmakmış." (Sen Anlat Karadeniz'de Nefes'in sözü)
Gaf kürsüsü
O Ses Türkiye'de Hadise, Felaket şarkısında yarışmacı ile düet yapmak için sahneye çıktı. Ama neredeyse şarkının tek kelimesini bile hatırlayamayınca sahnede 'felaket' yaşandı.
Zap'tiye
11 Kasım'daki fidan dikme seferberliği, turnusol kağıdı işlevi gördü. Kimin gerçekten 'ağaç sevdiğini', kimin niyetinin 'ormancıyı dövmek' olduğunu bütün millet açık seçik gördü.