atv'de yayınlanan Kalp Yarası adlı diziyle, yaklaşık beş yıl aradan sonra seyirci karşısına çıkan Yağmur Tanrısevsin, canlandırdığı Ayşe karakteriyle izleyenlerin gönlünü yeniden fethetti. Tanrısevsin, "Güçlü, içinde yaşama sevgisi olan, herkesle iletişim kurmayı becerebilen, tutkulu bir hayvansever" diye tarif ettiği Ayşe'ye çok benzediğini söyledi.
Yaklaşık 8 yıl önce rol aldığı Güneşi Beklerken adlı diziyle tanınan Yağmur Tanrısevsin, uzun bir aradan sonra ekranlara döndü. Her projesiyle hayran kitlesini genişleten güzel oyuncu atv'de yayınlanan Kalp Yarası adlı diziyle seyirci karşısına çıktı. Yarın akşam üçüncü bölümü yayınlanacak dizide canlandırdığı Ayşe karakteri gibi güçlü biri olduğunu söyleyen Tanrısevsin'le yeni ekran macerasını kariyerini, aşka bakışını konuştuk.
- Uzun bir süre sonra Kalp Yarası dizisiyle ekranlara döndünüz. Yapılan yorumlara baktığımda sizi özleyenler çok. Neden bu kadar ara verdiniz?
- Gelen yorumlara ben de sık sık bakıyorum. Çok mutlu oluyorum. Her projenin, bir öncekinden daha iyi olmasına dikkat ediyorum.
İçime sinen işler yapmayı tercih ediyorum. Böyle bir proje için bazen beklemeniz gerekiyor.
Neden Kalp Yarası'nı tercih ettiniz?
- Birçok proje inceledim. Hikâyenin ve senaryonun güçlü olması, yapım şirketinin ve kanalın bu işe özen göstermesi, ekip ve Ayşe karakteri Kalp Yarası'nı tercih etme sebebim oldu.
- Senaryoyu okuduğunuzda ne düşündünüz? Sizi etkileyen şey neydi?
- Dramı ve hikayesi çok güçlü bir proje diye düşündüm. Beni en çok etkileyen Ayşe oldu. Ayşe, güçlü bir kadın karakter... Çok yönlü, birden fazla işi aynı anda yapabilen sorumluluk sahibi, sıcak, samimi, bazen eğlenceli ve bizden biri...
- Karakter özelinde Ayşe ile benzer yanlarınız var mı?
- Ayşe, her şeyi bedel ödeyerek hak etmiş. Zorluklar onun karakterini şekillendirmiş. Hayata, insanlara ve her canlıya pozitif bir karakter. Kendi yolculuğuma baktığımda, benzer taraflarımız çok fazla. İçinde yaşama sevgisi olan, herkesle iletişim kurmayı becerebilen bir karakter. Ayrıca benim gibi tutkulu bir hayvan sever. Motivasyonu, ne olursa olsun kendi ayaklarının üzerinde durmak ve mutlu olmayı başarmak! Onunla empati kurmak ve onu sevmek zor değil bence...
ANTAKYA'NIN BÜYÜSÜNE KAPILACAKLAR
- Siz de Ayşe gibi güçlü bir kadın olduğunuza inanıyor musunuz?
- Bugünden geçmişe baktığımda bu soruya "evet" olarak cevap verebilirim. Hep kendi ayaklarım üzerinde durdum. İşimi iyi yapmak adına, bu hangi iş olursa olsun, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım hep. Hak etmediğim hiçbir şeyde gözüm olmadı. Her yaptığımı emek vererek, çalışarak yaptım. Böyle bir hayat yaşamaktan da çok mutluyum.
- Bu rol için nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?
- Ayşe karakteri; çok yönlü ve sürprizli olduğu için eğlenceli bir hazırlık süreci geçirdim. At binmeyi öğrendim, baristalık eğitimleri aldım ve bunlar dışında da okuma provalarımız oldu. Yönetmenimiz ve senaristimiz ile karakterleri çalıştık. Hikayemiz Hatay da geçtiği için o bölgeyle ilgili araştırmalarım oldu. Keyifli bir hazırlık dönemiydi.
- İşin şehir dışı olmasına nasıl yaklaştınız?
- Benim için önemli olan hikâyenin ve projenin güzel olması. İster İstanbul'da olsun, isterse Antakya'da... Karakteri çok sevmişsem, ekibe de güvenmişsem dünyanın neresi olursa olsun seve seve giderim. Hele Antakya'yı düşününce, şanslı olduğumu hissediyorum. Antakya bana uzaktan hep büyülü bir yer gibi gelmiştir. Bence diziyi izleyen herkes Antakya'nın büyüsüne kapılacaktır.
AŞK, TEK ÖNCELİĞİM DEĞİL
- İlk bölümde bir aldatılma söz konusu. Hatta seyirciler ilk defa bir erkeğin değil kızın aldattığına şahit oluyoruz diyor. Dizinin isminden hareketle sizin kalp yaranız var mı? Kolay kapanmaz diyenlerden misiniz?
- Evet, "aldatma" kelimesini günümüzde daha fazla duymaya başladık. Hatta bazen ilişkiler bittikten sonra, aslında daha önce aldatıldığını öğrenenlere de tanık oluyoruz. Her şeye olduğu gibi aşka da emek harcarım. Bir ilişkinin sonunda, vicdanen elimden gelen her şeyi yaptığıma inanırsam, benim için herhangi bir yara oluşmaz. Bu açıdan baktığım için, bugüne kadar herhangi bir kalp yaram yok.
- Seneler içinde aşka bakışınız değişti mi?
- Seneler içinde, yaşadıkça ve olgunlaştıkça her şeye bakış açım değişti. Bence değişim, hayatın merkezinde.
- Aşk hayatınızın merak edilmesi sizi rahatsız ediyor mu?
- İşimizin bir parçası, magazin... İşin bu tarafı ile de ilgileniyor, insanlar. Ben ona bir çözüm ürettim aslında. Geçtiğimiz yıl, Instagram hesabımdan bir paylaşım yaptım. Dedim ki, "Bir ilişkim olursa, ilk benden duyacaksınız. Benden duymadığınız şeylere inanmayın." Olursa da açıklayacağım. Neden saklayayım ki?
- Kariyer odaklı ilerlemek istediğinizi ve özel hayatı ikinci plana aldığınız söylemişsiniz. Bu kararı aldıran şey neydi?
- Her üreten, çalışan kadın gibi, sizin de tek önceliğiniz aşk olmuyor. Bazı dönemlerde kariyerinize, işinize ağırlık vermeniz gerekiyor. Bunu da o günlerdeki temponuz, işiniz belirliyor. Sonuçta bir kadını sadece "aşık olmak" vasfıyla değerlendirmemek gerekiyor. Ünlü, ünsüz, aşçı, işçi, beyaz yaka çalışanı, çiftçi, ev kadını... Milyonlarca kadının kendi hayatları var. Öncelikler değişebiliyor.
HAYRANLARIMLA BERABER BÜYÜYORUZ
- Yaklaşık 10 yıllık oyunculuk kariyeriniz var. Henüz 20'li yaşların başındaydınız. Kariyerinizi, şöhreti doğru yönettiğinizi düşünüyor musunuz?
- 10 yıl boyunca, farklı farklı ve renk skalası geniş roller canlandırdım. Oyunculuğun dışında, farklı alanlarda yaptığım işlerde var. Onlar da beni çok heyecanlandırıyor. İnsanların sevdiği, saydığı ve beğendiği örnek bir oyuncu olmayı hedeflemiştim. Daha iyisini hedefliyor muyum? Tabii ki. Bunun için çok çalışıyorum.
-Gençlik dizilerinde yer alan hedef kitlesi liseli gençler olan bir oyuncuydunuz. Şimdi artık 30'lu yaşlarla birlikte hitap ettiğiniz kitle de değişti mi sizce?
- Değişti diyemeyiz belki ama genişliyor diyebiliriz. Sosyal medyanın da buna katkısı büyük tabi. Her yaştan, kitleden, dönemden kişiler var. O dönemden olanlar da çok. Birlikte büyüyoruz o dönemki kitle ile (Gülüyor)
- Kariyerinizin hayatınızın ne yönde değişmesini umuyorsunuz?
-Etkileyici insan hikayelerine hayat verebileceğim karakterleri canlandırmak en çok istediğim şey. İnsanların hayatlarına dokunacak, katkı ve farkındalık yaratacak projelerde olmak. Bu mesleğe hakkını vererek yapanlardan olmak önceliğim. Gerisi zaten kendiliğinden gelir...
NEDEN HAFIZAMI SİLDİREYİM?
- Bir ara hafızasını sildirecek şeklinde haberler çıkmıştı. Böyle bir tedavi programına başladığınız yazılmıştı. Nedir bunun aslı?
- Ne siz sorun ne ben söyleyeyim... Tabi ki yok öyle bir şey. Ben de anlamadım. Böyle bir haber çıktı bir anda. Sonrasında sosyal medyada, esprilere konu oldu. Hepimiz güldük, eğlendik. Ama baktım, insanlar sosyal medyadan ulaşıp, bana ciddi ciddi bu yöntemle ilgili sorular soruyo,r böyle bir şeyi yaptırdığıma inanıyor. Ben de o dönemde bir röportajımda böyle bir şeyin olmadığını anlatmıştım. Her yaşadığım şey, beni "ben" yapar... İyi ya da kötü... Neden hafızamı sildireyim? Hayatta yaşadığınız her şey tecrübe...
- Karakteri tarif ederken, yaşadığı zorluklara rağmen mutlu olmayı bilmesi beni çok etkiledi demişsiniz. Sizi ne mutlu eder ya da mutlu olmak için neler yaparsınız?
- Beni, sevdiklerimle zaman geçirmek, uzun dost sohbetleri... Hayattan, sanattan ve tasarımdan konuşmak... Dertleşmek... Bunun dışında iyi bir projede huzurlu bir şekilde en iyisini yapmaya çalışmak... İşimi yaparken de mutlu oluyorum. Bir de atölyemde vakit geçirmek. Yeni tasarımlara hayat vermek... Seramiklerin fırından çıktığı an... Mutluluk çok pahalı bir şey değil benim için .
- Sempatik, enerjik, pozitif bir mizacınız var. Sizi ne sinirlendirir. Neye karşı asla tahammülünüz olmaz?
- Çok naziksiniz, çok teşekkür ederim. Ama benim de öfkelendiğim anlar oluyor, ne yazık ki... Birine yapılan haksızlığa şahit olduğumda, yalan ve riyayla karşı karşıya kaldığımda içimden başka bir ben çıkabiliyor.