14 yaşında bir kız çocuğunun zengin bir aileye berdel olarak verilmesini ve çocuk yaşta zorla evlendirilmesini konu alıyor, 'Küçük Gelin'. Ana karakterler: Masum bir kız çocuğu, acılı anne, zalim baba, zengin damat adayı ve kızın evlendirilmesine karşı çıkan modern bir öğretmen. Dizide, aile ile içi çatışmalar ve entrikalarla dolu olay örgüsü ağlak bir dilde anlatılıyor.
'Küçük Gelin' daha önce defalarca işlenmiş bir konuya sahip, oyunculuklar abartılı, senaryo vasat. Dizide herkes ağlıyor ya da bağırıyor. Bazı sahnelerin uzunluğu 15 dakika.
Ve bu dizi son iki haftadır reytinglerde TOTAL'de ilk iki de yer alıyor. Üstelik 'Küçük Gelin', Samanyolu TV'de yayınlanıyor, yani diğer büyük kanalların yüksek genel izlenirlilik oranından da faydalanmıyor.
KÜÇÜK GELİN'
Aslında 'Küçük Gelin'in küçük bir kanalda bu reytinglere ulaşması destansı bir başarı. Ancak bu sonuç yeni reyting sistemi açısından düşündürücü.
Daha önce birkaç kez yazdım. Reytingleri belirleyen denek aileleri seçme kriteri olan 'Sosyo-Ekonomik Statü' (SES) değişti.
Bu çok karışık bir mevzu, kabaca özetlemek gerekirse... Eskiden A grubu denek ailede yer almak için, aile reisi ve eşinin üniversite mezunu olması bile yetmiyordu; onların anne ve babalarının da üniversite mezunu olması gerekiyordu. Şimdi ise aile reisinin ve eşinin geliri ve meslekleri önem kazanıyor. Aile reisi ve eşinin üniversite mezunu olmasına da gerek yok. Yani çok iyi para kazanan, vasat bir üniversiteden mezun bir tüccarla, bir profesör aynı kefeye konuyor.
Eskiden A ve B grubu deneklerin reytinglere etkisi büyüktü şimdi ise eğitim seviyesi daha düşük. C ve D grubu deneklerin değeri arttı.
Evet, yeni reyting sistemi daha gerçekçi bir Türkiye tablosu çıkarıyor, ülkemizin eğitim durumuna bağlı olarak izleme alışkanlıklarını daha net ortaya koyuyor ama bu veriler reklam verenin işine çok yarıyor mu; orada bazı şüphelerim var.
Hep yazıyoruz; reyting ölçümü, bir toplumsal araştırma değildir. Reyting reklam verenin malını daha iyi pazarlayabilmesi için yapılan bir ölçümdür. Reklam veren de; genelde markalı ürünlere para harcayan kitlelere ulaşmayı hedefler!
Dikkat ediyor musunuz; son dönemde büyük kanalların IQ'su yüksek senaryolu, '20 Dakika', 'Son', 'Kızım Nerede?' gibi dizileri tutmadı. Daha basit konuları olan 'Keşanlı Ali Destanı', 'Kuzey Güney', 'Koyu Kırmızı', 'İntikam' gibi diziler de bekleneni veremedi. Sit-com'lar da eskisi kadar izlenmiyor. Aslında büyük iş yapan yeni bir dizi de yok.
'Kurtlar Vadisi'ni eskiden gelen bir fenomen olarak görürsek, 100'ü aşkın yeni dizi arasında büyük iş yapanın sadece 'Muhteşem Yüzyıl' olması garip değil mi?
Yeni reyting sistemine göre kaliteli dizilerin büyük iş yapmadığı ortada. Büyük kanallar, hiç büyük işlerin peşinde koşmasın; 'Küçük Gelin'den biraz daha basit öykülerle 5-6 reyting almaya baksın, yarışma tutturmaya çalışsın ya da yerli,yabancı vizyon filmleriyle günü kurtarsınlar.