Z Kuşağı'na Kemal Kılıçdaroğlu döneminde SSK hastanelerinde çekilen çileyi anlatmaya çalıştığım yazımdan sonra Sabah'ın kıdemli isimlerinden Şaban Arslan'dan "Kuyrukları yazmışsın. Ben haber yapmıştım onu" diye bir mesaj aldım.
★
Mesajdaki linke tıklayınca 24.06.2000 tarihli '28 ayrı kuyruğa girip röntgen sevki alabildim' başlıklı habere ışınlandım.
★
Haber, böbrek taşı sorunu olan Şaban Arslan'ın bir sabah korkunç bir sancıyla uyanıp SSK İstanbul Eğitim Hastanesi'nin Acil Servis'inden içeri girmesiyle başlıyor. Doktor, "Tahlil sonuçlarına göre karar verelim. Yarın polikliniğe gelirsiniz" diyor.
★
Arslan ertesi gün polikliniğe gidiyor, üroloji servisinin önündeki mahşeri kalabalığı görünce evine dönüyor. Ama sancısı daha da artıyor ve Arslan "12 yıldır SSK primi ödüyordum ve taşımı bu sefer mutlaka burada düşüreceğim" diye inat edip Franz Kafka'nın 'Şato' romanındaki bürokrasi parodisini hatırlatan 'Kafkavari' bir maceraya atılıyor.
★
Arslan bir gün önce kaçtığı SSK kuyruğuna bu sefer giriyor, giriş o giriş! İdrar tahlili, eczaneye ilaç siparişi, tahlil sonucunu doktora götürme, 'taş ya da kum döküyorsun" tanısı, Bevliye Servisi Hasta Kabul'e başvuru, doktora sevk, tahlil sonucu verip, şikayet bildirme, baştabipliğe yazı vs. derken Arslan, tam üç gün o kuyruktan bu kuyruğa koşuyor ve sonunda özel bir laboratuvardan röntgen çekebilmek için talep yazısı alabiliyor.
★
Arslan laboratuvarı arıyor ve 'ilaçlı röntgen' için ancak bir ay sonraya randevu alabiliyor. Arslan tekrar SSK hastanesinin yolunu tutuyor.
SİHİRLİ KELİME KUYRUK
Arslan, SSK kuyruklarında bekleme deneyimlerini şöyle anlatıyor:
"Üç günlük tecrübelerimin sonucunda, SSK'da sağlık sorununu çözmek için yapılacak en önemli işin, kuyrukta beklemek olduğunu gördüm. 'Kuyruk', sanki sihirli bir sözcük gibi. Ortalıkta hiç görevli yok. Bütün işlemler, kilitli kapıların üzerindeki küçük deliklerden hallediliyor. Hasbelkader hasta kalabalığının arasına düşen bir görevlinin dayak yeme riski varmış çünkü... Kuyruğunuzu terk ettiniz mi, yeni baştan numara alıp bir tur daha atmanız gerekiyor. Zaman zaman kaynak yapmak isteyenlerin dayak yedikleri bile oldu."
★
Arslan, SSK'da ve sevk edildiği özel kuruluşlarda röntgenini çektiremeyeceğini anlayınca Türk Böbrek Sağlığı ve Dializ Merkezi Ahmet Ermiş Hastanesi'ne gidiyor ve orada röntgeni çektiriyor.
★
Röntgen raporunun hazırlanması için yine kuyrukta beklerken böbrek taşını düşürüyor, SSK'da çektiği onca sıkıntı yanına kar kalıyor!
★
Arslan'ın, tam 28 kuyruğa girip sadece bir röntgen sevki alabilmesi SSK hastanelerinde çekilen çilenin adeta belgeseli gibi. Bence Şaban Arslan'ın bu macerasında Z Kuşağı'nın zevkle izleyebileceği trajikomik bir film çıkar.
NOT: Haberi şu link'ten okuyabilirsiniz: https://www.sabanarslan.com/2016/04/bobrektasm-icin-28-ayr-kuyruga-girdim.html?m=1
SERDAR ORTAÇ GİBİYİM
'Menajerimi Ara' dizisine konuk olan Serdar Ortaç'ın "Hiç iyi değilim. Böyle bir boşluk, karamsarlık, böyle bir hissizlik. Evde oturuyorum" sözleri 'karantina modu'ndaki ülkenin duygularına tercüman oldu adeta.
Çoğumuz Serdar Ortaç gibi hissetmiyor mu?
Aslında acilen 'haydi eller havaya' yaptıracak yeni bir Serdar Ortaç şarkısına ihtiyacımız var.
SİLAHA DOYMUYORLAR
ABD'de 2020 yılında 39 milyon 695 bin kişi silah almak için başvuru yapmış.
ABD'de bütün evler cephanelik, her halde ikinci silahı olmayanların canı sıkıldı. Ya da yılda bir gece herkesin herkesi öldürebilmesini anlatan 'Arınma Gecesi' diye bir film vardı, o gerçeğe mi dönüşüyor?
Covid-19 salgınının yanı sıra ülkede artan kutuplaşmanın Amerikalıları daha çok silah almaya yönlendirdiği söyleniyor. Dünyayı büyük bir kıtlığın beklediği yönünde komplo teorileri de yapılıyor. Komplo teorilerini seven Amerikalılar da daha çok silah alıyor.
FİLİSTİN'E 5 BİN DOZ AŞI
9.3 milyon nüfuslu ülkenin 3'te birini aşılayan İsrail, Filistin'e 5 bin doz koronavirüs aşısı göndermeyi kabul etti.
Nüfusu 5.159 milyon olan ülkeye 5 bin doz aşı! Yoksa o 5 bin doz da İsrailli dostlar için mi?
Peki, diğer Arap ülkeleri Filistin'e aşı yolladı mı?
İŞTE HIZLI MÜDAHALE!
Covid-19 salgınından ilk kez Çin'in 31 Aralık 2019 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) bildirmesiyle haberdar olmuştuk...
Bir yıldan fazla bir süre geçti ve nihayet DSÖ ekibi, Covid-19'un kökenlerini araştırmak üzere salgının çıktığı Vuhan kentinde deniz ürünleri pazarında incelemelerde bulundu. Salgına hızlı müdahale diye ben buna derim! Ne gerek vardı biraz daha bekleseydiniz. Vuhan halkı artık parti veriyor, DSÖ daha yeni araştırmaya başladı. Vuhan halkı balık fiyatlarından şikayetçi mi bari onu öğrenin!
KADININ BEYANI ESASTIR!
Bir genç kadın yaklaşık üç yıldır ilişkisi olan adam tarafından evlilik vaadiyle kandırılıyor. Adam kadına, kadının ablasına ve annesine kredi çektirtiyor. Sonra da ortadan kayboluyor.
Eve hacizler gelmeye başlayınca abla ve kız tepkisinden çok korktukları babalarını 'cinsel istismar' iftirası ile tutuklatıyor.
Daha sonra pişman olan kız kardeşler, ifadelerini geri çekiyorlar ama baba serbest bırakılmıyor. Bunun üzerine dolandırılan genç kadın intihar girişiminde bulunuyor...
'Kadın beyanı esastır' ilkesinin ne kadar suistimale açık olduğunu anlatmaya çalışırken kastettikleri şey tam olarak bu olay galiba.
10 olaydan belki birinde böyle bir durum yaşanıyor olması bile 'kadının beyanı esastır' ilkesini tartışmalı hale getiriyor.
Öte yandan bir erkek kadına cinsel tacizde bulununca "İki kişinin dışında kimse bilemez" demek de hiçbir şeyin açıklığa kavuşamamasına neden oluyor ve taciz, tecavüz davalarının bilinmezliğe sürüklenmesi riskini ortaya çıkarıyor. Bıçak sırtı bir konu.
Hem 'Kadının beyanı esastır' ilkesinin suistimal edilmesini önleyecek, hem de taciz ve tecavüz vakalarının açıklığa kavuşmasını zorlaştırmayacak bir ara formül bulunmalı, yeni bir ilke yaratılmalı.