Eleştirilecek çok yönleri var ama Youtuber'lar ve Vine fenomenleri, çağımızın yükselen yıldızları. Örneğin 8 milyon 927 bin takipçisi olan Enes Batur'un 'Enes Batur Hayal mi Gerçek mi?' filmi, ilk üç günde 454 bin, toplamda da 1 milyon 483 bin seyirci tarafından izlendi ve 17 milyon 463 bin lira hasılat yaptı. Yapımcılar, şimdilerde sosyal medya fenomenlerinin peşinden koşuyor ama her Youtuber'ın filmi büyük hasılat yapacak diye bir kaide yok.
Youtube'da 4.5 milyonun üzerinde takipçisi bulunan 'Kafalar' ekibi; Metin Akpınar, Cihan Ünal, Erkan Can gibi usta oyuncularla yola çıkarak 'Kafalar Karışık' filmini çekti. Geçtiğimiz hafta vizyona giren film, ilk üç günde 270 bin 621 izleyici sayısıyla geçtiğimiz hafta sonunun en çok izlenen yapımı oldu.
'Kafalar Karışık'ın 714 salonda vizyona girdiğini hesaba katarsak, filmin salon başına yaklaşık 379 kişi tarafından izlendiği ortaya çıkıyor. Bu da izlenme oranı açısından filmi, geçtiğimiz hafta sonunun beşinci filmi yapıyor.
Bütçe, gişe hasılatı hesapları yapımcıyı ilgilendirir. Ben sinemasever olarak geçtiğimiz cumartesi sinemada Oscar'ın favorileri arasında gösteren 'Yeşil Rehber'i (Green Book) izlemek istedim ama birçok modern sinema kompleksinde filmin gösterilmediğiniğini gördüm. Çünkü Türkiye'de sadece 30 salonda gösteriliyor bu film.
Medyada hep yerli filmler çok izleniyor diye sevinç rüzgarı estiriliyor, lakin yerli filmlerin çok izlenmesi, Türk sinemasının iyiye gittiği anlamına gelmiyor. Enes Batur'un, Kafalar ekibinin, ünlü komedyenlerin ya da büyük yapımcı şirketlerinin çok para kazanması, sinemamızı evrensel anlamda ileriye götürmüyor.
Yurt dışında ödül yağmuruna tutulan, bizi gururlandıran yönetmenlerin filmleri ya hiç salon bulamıyor ya da çok az salonda gösterime girebiliyor.
Birçok ödüllü filmi korsandan izler hale geldik. Bazı ödüllü filmlerimiz, Fransa'da Türkiye'den daha çok izleyiciye ulaşıyor.
Asıl kötü olan şu: Sinemadaki salon sorunu, kültürel yozlaşmaya neden oluyor.