Merakla beklediğimiz 38. İstanbul Film Festivali nihayet başladı. Festivalde bu yıl dopdolu bir içerik ve başarılı yapımlar olmasına rağmen ulusal yarışmada neden kadın yönetmenlerin filmlerinin olmadığı konuşuluyor. Festival Direktörü Kerem Ayan, bu durumun hiçbir kadın yönetmenin festivalin yarışmasına başvurmamasından kaynaklı olduğunu ve bunun festival problemi değil, sektör problemi olduğunu söyledi. Peki ya ülkemizin başarılı kadın yönetmenleri nerede? Yeşim Ustaoğlu, Pelin Esmer, Ceylan Özgün Çelik, Deniz Akçay, Çiğdem Vitrinel, Gözde Kural... Onların olduğu her festival ayrı bir güzel olur şahane filmler izletirler bizlere; kadının yaşadığı zorluğu, kadının sinemadaki temsilini en güzel şekilde yansıtırlar. Belki de yeni filmlerini çekemediler; işin bu kısmını da düşünmek ve destek olmak lazım. Sektör, 'Kadın yönetmen yok' demeyi bırakıp festivallerde bütün ödülleri silip süpüren, canla başla çalışan, detaycılıklarıyla takdir gören bu başarı timsali güçlü kadınlara biran önce sahip çıksın lütfen.
10 film gösterilecek
38. İstanbul Film Festivali'nin Selpak'ın katkılarıyla izleyiciyle buluşan bölümü Çiçek İstemez, merkezinde kadınlar olan filmleri bir araya getiriyor. Bölüm kapsamında, gerçek hayatta da sinemada da kendi yolunu çizen, ayakları üzerinde duran kadınların hikayelerinin anlatıldığı 10 film yer alıyor. İşte festivalde gösterilen ve merkezinde kadınlar olan filmler...
Bir Gün
Dünya prömiyerini Cannes Film Festivali'nin Eleştirmenler Haftası bölümünde yapan 'Bir Gün'; sürekli huzursuzluğu, dinmeyen temposu ve keskin bakışıyla ebeveynliğin insanı kendisine yabancılaştıran etkisini perdeye taşıyor
En Sevdiğim Kumaş
Prömiyerini Cannes Film Festivali'nin Belirli Bir Bakış bölümünde yapan ve Suriye iç savaşının başladığı günlerde geçen 'En Sevdiğim Kumaş'ta, ataerkil bir toplumdaki cinsiyetçi çifte standartlara feminist bir eleştiride bulunuluyor.
Oda Hizmetçisi
Film; Gabriela Cartol'un canlandırdığı, Mexico City'de son derece lüks bir otelde temizlik görevlisi olarak çalışan Eva'nın incelikli hikayesini anlatıyor. Fotoğrafçı Sophie Calle'in bir projesinden esinlenen Meksikalı yönetmen Lila Aviles, ilk uzun metrajlı filmi 'Oda Hizmetçisi'nde sıradan bir kadını, umutlarını, çilesini ve öfkesini perdeye yansıtıyor.
Kaygan Zemin
Marie Kreutzer'in Berlin'de Altın Ayı ödülü için yarışan filmi 'Kaygan Zemin': aile, hastalık, zihin ve çalışma hayatına dair çok ilginç gözlemler yapan bir gerilim.
Sofia
Meryem Benm'barek, yönettiği ilk uzun metrajlı filmi 'Sofia'da; Fas'ın evlilik dışı ilişkilere hapis cezası öngören 490 sayılı yasasından yola çıkarak ülkenin sınıf farkı, cinsiyet eşitsizliği, ataerkil gelenekler ve tabularla örülü toplumsal yapısına dair derin ve çarpıcı bir analizde bulunuyor
Onun Adı Petrunia
Teona Strugar; 'Onun Adı Petrunia'da, kadınların dik durmalarının önemini vurguluyor.
Nefes
İkinci uzun metrajlı filmi 'Nefes' ile yönetmen Arturo Castro Godoy, kentin öte ucundaki okulunda yaralanan Asperger sendromlu oğluna ulaşmaya çalışan Lucia'yı izliyor. Yürek burkan, telaşlı bir yola çıkan Lucia, Buenos Aires'in parlak, Avrupai görünümünün hemen arkasında, dev süpermarketler, halk otobüsleri, yorucu bir bürokrasi ve protesto yürüyüşleri arasından geçerken çağdaş Arjantin'in alışılmadık bir portresini çiziyor.
Bu Her Şeyi Değiştirir
ABD sinema endüstrisinden yürütücü yapımcı Geena Davis, yaşayan efsane Meryl Streep gibi önde gelen kadınlardan bazılarının yer aldığı bu belgeselle, eğlence sektörünün en büyük tartışma konularından birini ele alıyor: Kadınların eksik ve yanlış temsili. Yüzlerce tanıklığa ve birçok veriye dayanan yönetmen Tom Donahue, özünde kadın düşmanı Hollywood mekanizmasına ışık tutuyor.