Atv ekranlarında yayınlanan 'Ağlama Anne' adlı dizide sert baba 'Hasan'ı canlandıran Hüseyin Soysalan, GÜNAYDIN'a konuştu. Soysalan, "Kötü ve sert karakterleri oynamayı seviyorum çünkü daha akılda kalıyor" diyor...
Dizide sert bir baba karakterini canlandırıyorsunuz. İnsanların sokaktaki tepkileri nasıl?
Evet, canlandırdığım 'Hasan' sert bir karakter ama kötü biri değil. Çevrenin baskısından çekindiği için oluşan birtakım tabuları var. Bu, maalesef toplumumuzda çoğu ailede olan bir yapı. Fotoğraf çektirmek isteyen birçok insandan şunu duyuyorum: "Hüseyin Bey, rahmetli babamı görüyorum sizde. Ama sizi izleyince keşke yaşasaydı da başımızda dursaydı diyorum." Bu benim için en güzel geri bildirim. Çünkü bütün yarattığım karakterler genelde sert ya da kötü oluyor. O sertliğin, kötülüğün altına mutlaka alt metni eklemek gerekiyor ki seyirci empati yapabilsin. Önce karakteri anlamaya başlayıp doğru işlemeye özen gösteriyorum. Dizideki 'Hasan'ı da bu anlamda doğru işlediğimizi düşünüyorum. 'Hasan'a hem kızıyorlar, hem de üzülüp ağladığı sahnelerde onunla beraber aynı duyguları hissediyorlar.
Neden dizilerde genelde sert mizaçlı karakterleri canlandırıyorsunuz?
Doğrusunu söylemek gerekirse; bu zamana kadar oynadığımız karakterleri bizden çok yapımcılar seçiyor. Genelde böyle karakterlerde başarılıysanız kendilerini riske atmadan direkt sizi istiyorlar. Ama ben bu durumdan mutsuz değilim çünkü bu tür roller daha akılda kalıcı, dişi ve dikkat çekici.
YENİDEN SAHNEDE OLMAK İSTERİM
Bugüne kadar oynadığınız karakterlerden en çok hangilerini unutamadınız?
Osman Sınav'ın yönettiği 'Doludizgin
Yıllar' dizisindeki 'Adil Baba', 'Ezel'de
genç 'Ramiz'i yetiştiren 'Hayratli', 'Eşkiya
Dünyaya Hükümdar Olmaz'daki 'Baba
Gülmez' ve 'Karadayı'daki 'Kütük Nail'
karakterlerini unutamam.
Genç oyunculardan kimleri beğeniyorsunuz?
Ceren Moray'ı çok beğeniyorum.
Erkeklerden ise Burak Deniz, Çağatay
Ulusoy ve Aras Bulut İynemli hemen
aklıma gelenler. Çocuk oyuncu olarak da
Beren Gökyıldız'ı unutmamak lazım.
Konservatuvarlı bir oyuncu olarak sizi tiyatroda neden göremiyoruz?
Konservatuvarı bitirdikten sonra Devlet
Tiyatroları'na 25 yıl hizmet verdim.
Tam 59 oyun oynadım. Tiyatro yaparken
Ankara şartlarında bir-iki tane günlük
dizi çekebildim. Ben tiyatroya aşık
biriyim. Para kazandığım hiçbir kuruma
saygısızlık yapmak istemem. Her ay
hak etmiş olduğum maaşı bankamatikten
çekmek, benim için daha kıymetliydi.
2008 yılında kızım İstanbul'da okul kazanınca
İstanbul'a tayinimi istedim ama
vermediler. Ben de kınadığım bankamatik
memuru pozisyonuna düşmemek için
çok sevdiğim kurumumdan ayrıldım.
Sonrasında tiyatroyu hep özledim, özlüyorum.
Birkaç sene önce 'Balım/Bazıları
Sıcak Sever' müzikalinde oynadım. Rahmetli
Zeki Alasya ile birlikte oynamak
müthiş keyifli ve onurluydu. Bu oyun
sırasında gördüm ki; mutlaka tiyatro yapmalıyım.
Beni heyecanlandıran bir metin
bulduğum gün yine sahnede olacağım.
Yaptığınız işin karşılığını maddi olarak aldığınızı düşünüyor musunuz?
Biz yardımcı karakter oyuncuları olarak
tabii ki mükemmel paralar kazanıyor
sayılmayız. Ama yine de Türkiye şartlarında
kazandığımız paralara şükretmemiz
gerekir.
BU MESLEKTE 'BEN OLDUM' DEMEK YOKTUR
Oyunculuktaki hayallerinize kavuştunuz mu?
Biz oyuncuların hayallerine kavuşmuş olması imkansızdır çünkü yaratmanın sonu yoktur, ölene kadar da mümkün değildir. Hayaller biterse yaratıcılık da biter. Bizim işte 'Ben oldum' demek de yoktur.