Sanatçıların en önemli partneri şüphesiz menajerlerdir. Menajerler 'ego yönetimi' gibi çok zor bir görevi üstlenmektedir. Müzik camiasında sanatçının imajı ve kariyer yönetiminde menajerin payı yabana atılacak bir durum değildir.
Geçenlerde Koray Avcı'nın Voce Music organizasyonu ile Amerika'da düzenlenecek olan festival için katıldığı basın toplantısındaydım... Orada Koray Avcı, menajer-sanatçı ilişkisi hakkında şu güzel tespitte bulundu: "Menajer profesyonel olarak maddi kazanç sağladığı için bu duruma duygu yüklemeyip tamamen iş olarak görüyor. Sanatçının uyku düzeni, çalışma şartı, konaklama, yolculuk ağı, program ilerleyişi gibi her detayı planlıyor. Çok ilginç bir örnek vereyim; açıkhavada konser verdim. Kulisteyim, menajerim geldi.
'Müsaitliğiniz var mı?' diye sordu. Ben de ne için olduğunu sordum. 'Babanız geldi, içeri alayım mı?' dedi. 'Yahu sonuçta babam, ne demek içeri alayım mı? Tabii gelsin' dedim. Ama sonra düşününce menajerin bu durumu iş olarak gördüğü için sergilediği tutumu da anlayabildim."
Dediğim gibi Koray Avcı, bu durumu çok güzel özümsemiş, efendiliğini de ortaya koymuş. Ancak birçok sanatçı buna böyle bakmıyor. İsimleri mühim değil, kulisine habersiz şekilde ailesi veya sevgilisi alındığında sinirlenen çok isim biliyorum. Anlayacağınız bilinmezlikle dolu bir denklem bu durum!
BU YAZA DAMGAYI TAN VURDU
Ülkemizin her yerinde aylardır konser maratonları devam ediyor. Müzik adına, sektör adına çok güzel bir seyir var. Sezon devam etmesine rağmen bana göre bu seneye damgasını vuran isim Tan oldu.
Kiminle konuşsam, nereye gitsem, sosyal medyadaki hangi afişe baksam 'Biletleri tükendi' ibaresiyle Tan konserini görüyorum. Tan, 'Sold Out' (Bitti) kelimesinin hakkını verdi.
'SEN TOKYO'DA VURDUĞUN SON YUMRUKLA HESABI ÖDEDİN'
Japonya'daki 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda altın madalya alarak Türkiye'nin olimpiyat tarihine adını yazdıran milli boksör Busenaz Sürmeneli'yi ne kadar anlatsak, ne kadar konuşsak, ne kadar paylaşsak az...
Başarısı ile hepimizi, tüm Türkiye'yi gururlandırdı, sevindirdi.
Haliyle Sürmeneli bu aralar nereye gitse, ne yapsa manşetlerde yer alıyor. Geçenlerde Trabzon'daki evine pide sipariş etmiş... Pideci de, olimpiyat şampiyonu Busenaz'ın yemeğin fişine, "Sen Tokyo'da vurduğun son yumrukla hesabı ödedin" yazarak milli boksöre jestte bulunmuş.
Bunlar gerçekten çok kıymetli, çok bize has, çok insani ve yurdum insanı hareketler...
Ancak fişte notun yazdığı kısımda pide dükkanının adının açık kalması ve pidecinin sahibinin görüş vermesi bana biraz garip geldi doğrusu. Yani bunun üzerinden böyle bir reklam yapılmasını anlamakta zorlandım gerçekten!
MODERN SUFİLİĞE YOLCULUK
Yazar Ali Yağmur Özbek, Aşık Veysel'den Mevlana Celaleddin Rumi'ye, Nasreddin Hoca'ya kadar pek çok sufi öykülerini 'Aşk' adlı kitabında bir araya getirdi. 103 sayfalık kitap, hikayelerle modern sufiliğe farklı bakış açısı kazandırıyor.
Sayfalarda Nursezer Tezsezer'in karakalem çizimleri ile okur derin ve keyifli bir yolculuğa çıkıyor.
HER PROJEDE ÇITAYI YÜKSELTİYOR
Erkan Güleryüz, 'Gülmek Gerek' isimli yeni bir şarkı çıkardı. İçinde bulunduğumuz sıkıntılı, kasvetli günlere inat şarkıda Güleryüz, "Ne olursa olsun gülmek gerek, o ne yazdıysa şükretmek gerek" diyerek pozitif bir mesaj veriyor.
Uzun süredir takip ettiğim Güleryüz'ün her çalışmasının üzerine bir tuğla daha koyması, çıtayı yükseltmesi takdir edilmesi gereken bir durum... Yeni çalışmaları ve sahne performanslarının hiç bitmemesi dileğiyle...