Bakalım bu itiraflar bizi nereye götürecek... Çevremde; sosyal medyadan bıktığını, zamanlarını boşa harcadığını, kötülük dolu yorumlara sinirlendiğini, yani aslında sosyal medyadan fazlasıyla yorulduğunu söyleyenlerin sayısı gittikçe artıyor.
En Instagram bağımlıları, günde üç fotoğraf ve onlarca hikaye yükleyenleri, 'kim kimi beğendi', 'kim kimi takibe aldı' bekçileri bile ara sıra isyan çığlıkları atıyor. Geçenlerde bir davette baktım; filtresiz tek karesini bile sosyal medyaya koymayan, habersiz çekilen videolara 'Çabuk sil onu, nasıl yaparsın!' çığlıklarıyla tepki veren bir arkadaşım da ipin ucunu salmış. Davetten video çeken fenomen arkadaşına (-Mesleğiniz ne? -Fenomenim efendim) "Amaaan koy gitsin ya uğraşamam" dedi.
Dün de magazin haberlerinde şarkıcı İrem Derici'nin, "Sosyal medyadan soğudum, fotoğraflara filtre yapmaktan parmak kanseri olacağım!" açıklamasını okudum.
Şöyle yüreğime bir ferahlık geldi, bu itiraf hoşuma gitti.
Ne dersiniz acaba filtreler, açı manyaklığı, renk ayarı takıntısı, fotoğraf çekip takipçilere her anı bildirmeden iki dakika duramama, ağrıyan gözler, yorgun parmaklar, gün sonundaki tükenmişlik ve esasen kayda değer hiçbir halt etmemişliğin verdiği iç sıkıntısı; finalde hayatlarımızdan tüm bunları atma arzusuna sebep olacak mı?
Bünye zehrini kusacak mı?
Bu sahtelikten bir gün herkes bıkacak mı?
Kurtuluşumuz yakın mı?
Ne dersiniz?