'Sefiller'deki rolüyle Oscar'a aday gösterilen, 'Wolverine' karakteriyle hafızalara kazınan Hugh Jackman, 17-20 Mart'ta Zorlu PSM'de İstanbullu hayranlarının karşısına çıkacak. Önceki gün gösterisi için bir basın toplantısı düzenleyen Jackman, izleyicileri kendi hayatından hikayelere yer vereceği hoş bir Broadway gösterisinin beklediğini söyledi. 32 kişilik orkestrası ve dans ekibiyle İstanbul'a gelen Jackman, büyük dedesinin Osmanlı İmpatorluğu ile olan bağından da bahsetti. Büyük dedesinin Sakız Adası'nda doğduğunu ama İstanbul'da yaşadığını belirten ünlü yıldız, yıllar önce İstanbul'a geldiğinde 25 dolarlık bir odada kaldığını anlattı. Oyunculuğa ilk başladığında sadece 800 dolar kazandığını belirten ünlü aktör, "Kariyer başarısı ve para, her zaman mutluluk getirmez. Önemli olan, anı yaşamak" dedi. Eşiyle birlikte yıllar önce İstanbul'u gezdiğini, hatta Fethiye'ye uzanan 18 saatlik bir otobüs yolculuğu da yaptıklarını söyleyen Jackman, toplantının ardından GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı...
Basın toplantısında çok mütevazıydınız. Bütün Hollywood yıldızları böyle mi?
Her Hollywood yıldızı, daha fazla ön plana çıkmak, daha popüler olmak ister diye bir kural yok. En azından benim deneyimim öyle olmadı. İlk oyunculuk işimi aldığımda 26 yaşındaydım. Gençliğimde birçok seçmeye katıldım, kazanamadığım roller ve başarısızlıklarım oldu. Şu anda bulunduğum noktayı eskiden hayal bile edemezdim. Oyuncu olarak nereden geldiğimi biliyorum ve elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bu işi yaptığım için çok şanslıyım.
OSMANLI'YI ÇOK GEÇ ÖĞRENDİM
Gazetecilik eğitimi aldığınızı biliyoruz. Sonra yarıda bırakıp tiyatroya başladınız. Eğer siz gazeteci olsaydınız, Türkiye'ye gelen Hugh Jackman'a ne sorardınız?
'Neden oyunculuktan hoşlanıyorsunuz?' diye sorardım. Bu soruyu yanıtlamamı da ister misin? Birini tanımak istiyorsanız, yaptığı işi neden yaptığını, severek yapıp yapmadığını sormanız gerekir. O zaman o kişiyi daha iyi anlamaya başlarsınız.
Zaten basın toplantısında işinizi ne kadar çok sevdiğinizi söylemiştiniz.
Kesinlikle... Oyuncu olarak elde ettiğim bu fırsatların hepsi bana mucize gibi geliyor.
Hem Osmanlı İmparatorluğu, hem de Atatürk hakkında kitaplar okuduğunuzu söylediniz. Tarihimiz hakkında en çok ne dikkatinizi çekti?
Osmanlı İmparatorluğu'nun genişliği ve gücünü görünce çok şaşırdım. Bu büyük imparatorluğun kültürel zenginliği de beni etkiledi. Osmanlı İmparatorluğu'nun; dünyanın en büyük hükümdarlıklarından biri olduğunu ve Roma İmparatorluğu'nun hakimiyetine son verdiğini öğrenciyken bilmiyordum. Bunlar bize öğretilmedi. Osmanlı İmparatorluğu'nun büyüklüğünü geç öğrenmiş olmam trajedi aslında. Atatürk'ün sahip olduğu güç ve vizyon da beni çok etkiledi. Çökmekte olan bir imparatorluktan ülke kurarken, kim bilir ne kadar büyük bir baskı altındaydı... Atatürk ülkesini modernize etmiş, bunun için çok çabalamış bir lider.
BU KÜLTÜRÜ ÖĞRENMEYE GELDİM
Gösterinizde nasıl öyküler var?
Sahnede sevdiğim, anlatmaktan zevk aldığım öyküleri anlatacağım. Ve bu öyküleri şarkılarla süsleyeceğim. O şarkıların benim için ne anlam taşıdığını da anlatacağım. Örneğin 'Wolverine' rolünü ilk aldığımda hissettiklerim ve onunla bağlantılı bir şarkı seslendireceğim. Babamla özel anlarımı ya da 21 yaşında hayatımı tamamen değiştiren anla ilgili hikayeler anlatacağım.
Türkler'i eleştirmek isteseniz ne söylerdiniz?
Biri benim evime gelse ve beni eleştirmeye başlasa, ona kapıyı gösteririm! Misafir eleştirmez; hepimiz insanız ve kimse mükemmel değil. Ben buraya bu kültürü daha iyi tanımaya geldim, yargılamaya değil. Şovumda, Avustralya'nın yaptığı hatalardan da bahsediyorum. Aborjinler'le ilgili talihsiz olayları anlatıyor ve bunlardan ders çıkarmaya çalışıyorum.
İKİ MİLLET BİRBİRİNE HEP SAYGI DUYDU
Çanakkale'de savaştığımız Anzaklar'ı, hiçbir zaman düşman olarak görmedik, siz de aynı duygulara sahipsiniz. Sizin Çanakkale Savaşı'ndan çıkardığınız ders nedir?
İki millet de birbirine saygı duyuyor. Anzaklar savaş sırasında bile Türkler'in sonuna kadar direneceğini biliyordu. Russell Crowe da 'The Water Diviner' filminde bunun altını çiziyor. Gelibolu, bizim açımızdan çok önemli. İlk defa bu savaştan sonra, kolonisi olduğumuz İngilizler'i sorgulamaya başladık. Daha önce de bize "Gidin savaşın" diyorlardı ama ilk kez Gelibolu'da yenildiğimizde, 'Bir dakika! Artık her söyleneni yapmayacağız; bağımsız bir ülke olarak yolumuza devam edeceğiz" dedik.
'ÖPÜŞMEK İŞİMİN BİR PARÇASI'
People dergisi tarafından 2008 yılında 'Yaşayan En Seksi Erkek' seçilen Hugh Jackman'ı, basın toplantısında takip eden gazetecilerin çoğunun kadın olması dikkat çekti. 1996'dan bu yana Deborra Lee-Furness ile evli olan ünlü aktöre, "Kadın hayranlarınızın çok olması, evde sorun yaratıyor mu?" diye soruldu. Jackman, "Hayır, olmuyor. Bu tip şeyler işimin bir parçası. Öpüşme sahnelerini de işin bir parçası olarak görüyorum" dedi.
TÜRK MÜZİSYENLE AYNI SAHNEDE
Türk müzisyenleri tanımadığını ifade eden Hugh Jackman, "Ama biriyle tanışacağız. Gösteride bir Türk sanatçıyla aynı sahneyi paylaşacağım" dedi.