İngiliz modacı Viviene Westwood'un kendi ismini taşıyan markasını yöneten CEO'su Carlo D'amario, Hürriyet'ten Demet Cengiz Bilgin'e verdiği röportajda
"İstanbul Asya'nın Londra'sıdır" demiş. Avrupa'nın yaşlı, Türkiye'nin genç olduğundan söz etmiş.
"Gençlik enerji ve heyecan taşır. Avrupa'da bunu hissetmek imkansız" diyerek şehrimizin hiç bitmeyen enerjisine hakkını teslim etmiş. İstanbul Asya'nın Londra'sı mı? Bence daha da fazlası. Yeter ki biz farkına varalım… Sadece D'amario değil, Türkiye ve İstanbul hakkında övgülerini sıralayan...
Dünya moda devlerinin gözlerinin Türkiye üzerinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Fashionable İstanbul etkinliği nedeniyle İstanbul'a gelen yabancılar bu enerjiyi hem hissettiler hem yaşadılar.
Fashionable İstanbul bu anlamda çok önemli bir iş başardı. Olayı sadece iki günlük bir moda etkinliği olarak değerlendirmemek gerek. Yabancılar Türkiye'deki enerjiyi görüp buralara gelince her şeyin kaderi değişiyor. Nişantaşı'nı düşünün…
Bütün o yabancı markaların Nişantaşı'na gelmesi oradaki piyasayı nasıl canlandırdı düşünelim. Geçenlerde İsviçre'ye yaptığım seyahati anlatırken, arkadaşım İsmail Caner'in Luzern'de ve Zürih'te yaptığı işlerden söz etmiştim. Orada da durum aynıydı. Buranın enerjisini oralarda görmek benim için süperdi. Moda-tekstil işiyle uğraşan İsmail; yıllar sonra keşfettiği İstanbul'dan söz ederken
"Avrupalı için Türkiye ve İstanbul çok iyi bir adres. Her ihtiyacı karşılayabilen bir adres. Pekçok İsviçreli yatırımcı her seyahatimde benimle birlikte Türkiye'ye geliyor ve zaten burayı bir kez gördükten sonra da vazgeçemiyorlar. Bu seyahatler iş olmanın ötesine de geçiyor, turizm açısından da müthiş bir potansiyel oluşturuyor.
Çünkü İstanbul herkesi büyülüyor" diyor. (Ki kendisi de bugünlerde yine buradaydı.) Evet, Fashionable İstanbul nedeniyle İstanbul'a pek çok yabancı geldi. Çalıştılar, yediler, içtiler, gezdiler, eğlendiler.
Roberto Cavalli, önce Al Jamal'de eğlendi, ardından Harvey Nichols'ın Les Ottomans'da düzenlediği davete katıldı. Çok da keyif almış. Cavalli yaşadığı anları burada bırakmayacak, beraberinde götürecek. Bundan daha güzel bir tanıtım olabilir mi?
Harvey Nichols'ın da içinde yer aldığı DEMSA Grup'un sahibi Demet Sabancı Çetindoğan'ın Les Ottomans'da verdiği davet de bu açıdan çok önemli. Bakın Çetindoğan bu konuda neler söyledi: Fashionable İstanbul organizasyonu kapsamında öncelikle dünyaca ünlü modacılar ve tasarımcılar İstanbul'u ve Türk moda dünyasını yakında görme fırsatı buldular.
İstanbul'un ve Türkiye'nin potansiyeline birebir tanıklık ettiler. Yakın zamanda bunun yeni yatırımlar ve yeni işbirliktelikleri olarak sektörümüze büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Ayrıca organizasyonu Türk medyasının yanı sıra uluslararası basın da izledi.
İtalya, Fransa, İspanya, Almanya, İngiltere, Rusya ve ABD'den moda sektörünün en önemli kalemleri tüm etkinlikleri bire bir izledi. Onların haberleri ve yazılarıyla İstanbul'un da dünya modasındaki önemini bir kez daha vurgulanacak.
Bu arada Türk tasarımcılar da yeni ilişkiler geliştirme fırsatı buldular, bu da modacılarımızın yurtdışına açılımlarında önemli katkılar sağlayacaktır. Bir diğer gelişmede tekstil üreticilerimizin modaya yön veren bu isimlerle çalışma imkanının bu tür etkinliklerle artmasıdır.
Fashionable İstanbul ve benzeri etkinliklerin sektörümüze sağladığı bu katkılar dolayısıyla önümüzdeki dönemlerde de devam etmesini umut ediyorum.