Altın Portakal ödüllü oyuncu Beste Bereket, bir süredir ekranlardan uzak kaldı. Bu süreçte internet projelerine ağırlık veren ve bir atölyede bir araya geldiği çocuklarla sahne üzerinde bir masal performansı gerçekleştirmeye hazırlandıklarını belirten Bereket'le, Welder Moody'nin Milano'daki tanıtımında buluştuk. İki yıl önce Serdar Önal ile dünya evine giren Bereket'le, sohbetimiz sırasında düğün gününe yolculuk yaptık. Aynı heyecanla, gözlerinin içi parlayarak yaşadıklarını anlatan ünlü oyuncu, eşine olan sevgisini de defalarca dile getirdi. Milano sokaklarını da turladığımız Bereket ile evliliği, fotoğraf merakını ve yeni projelerini konuştuk...
Bir süredir ekranlardan uzak kaldınız. Bu süreçte bir saat projesi için objektif karşısına geçtiniz. Eşiniz Serdar Önal'la çekimler yapıyorsunuz. Nasıl bir deneyim oldu?
Projenin en başından beri işin içindeyim. Saatler üretilmeden biz bu projeye başladık. Benim için heyecan verici bir iş oldu. Fotoğraf çekimleri, işin sanatsal tarafı da çok keyifli. Başkalarının çekimlerinde de bulundum.
ZAMAN GİTTİKÇE DAHA HIZLI GEÇİYOR
Zaman sizin için ne ifade ediyor?
Saati sorarak öğrenirim. Bizi yaşadığımız gerçek dünyaya bağlayan şey tek şey zaman. Sahip çıkmak gerekiyor. Dün size 10 dakikanın ifade ettiği şey, bugün bambaşka. Zaman gittikçe daha hızlı geçiyor ve insan daha çok yakalamak istiyor. Tadını çıkararak yaşadığında zamana daha fazla sahipmiş gibi oluyorsun.
30'lu yaşlar sizde bir farkındalık yarattı mı?
Bu konuda çok gelişme kat edemedim sanırım. 34 yaşındayım ama 20'lerden çok farklı hissetmiyorum kendimi. Yaş aldıkça insanın sahip olabileceği en önemli özellik kıymet bilmek. Çok daha gençken zamanın hep kullanılabilir olduğunu düşündüğümüz için daha rahat tüketiyoruz. Tabii yaş ilerledikçe daha fazla ölüm korkusu da olabiliyor.
Sizin ölüm korkunuz var mı?
Ölüm korkusu olmayan çok insan olduğunu düşünmüyorum. Bütün korkuların kaynağında ölüm korkusu olduğunu düşünüyorum. Sonsuz yaşayabiliyor olsak neyin önemi olurdu, onu bilemiyorum. Neyin gerçek olduğunu keşfetmemiz gerekiyor. Bence bu da sevgidir.
Daha önce fotoğraf çekmeye ilginiz var mıydı?
Fotoğrafla ilgileniyordum. Bir rol kişisi için fotoğraf çektirmek benim için çok keyifli. Ama ben olarak çektirme konusunda biraz stres oluyorum. Eşimden sonra teknik kısmını öğrenmeye başladım.
İki yıl önce dünya evine girdiniz. Sade ve şık bir tören yapmıştınız. O günü nasıl anlatırsınız?
Kuaföre falan gitmemiştim. Seramonik şeyleri çok beceremiyorum. Doğum günü bile kutlamam. Samimi oldu. Genelde insanlar çok hazırlanıyor ve kendileri tadını çıkartamıyor. Gelenler de çok memnun olmuyor. Biz başından sonuna kadar gelen misafirlerle takıldık. İsteyen herkese evliliği tavsiye ediyorum. Evlilik karşıtı cümlelerim yok. İnsanın sevdiği insanla birlikte olması kadar güzel bir şey yok.
EŞİM ÇOK YÖNLÜ BİRİ
Evliliğe uzak mıydınız?
Arkadaşlarım evlenmeme çok şaşırdı. 'Sen evlendiysen hepimiz evleniriz' dediler. Çok aşık olup, sevip evleneyim diye düşünüyordum. Uzun yıllardır yalnız yaşıyordum ve yalnızlıkla ilgili hiçbir problemim yoktu. Karşınıza çıkan insanın size evlilik fikrini hissettireceğine inanlardanım. O yüzden de şanslıyım. İş ve eş büyük bir şans. Seçimlerimiz de önemli. Kıymet bilmek, iyi bakmak, başının üstünde taşımak lazım. Sevdiğin insanın ihtiyacı ve seni mutlu eden şey neyse yapmak lazım.
Fotoğrafçı olarak tanınsa da Serdar Bey aynı zamanda doktor...
Serdar çok yönlü biri... Ben de yıllardır deli gibi tıp makaleleri okuyan, tıpla çok ilgili biriyim. Ona bazı şeyleri anlatıyorum, 'Bunu biliyor musun?' diye soruyorum.
Siz egolarınızdan arındınız mı? Kimsenin başka birinden üstün olduğunu düşünmüyorum. Muazzam bir sesiniz vardır, ben sizi dinlerken çok mutlu olurum ama bu sizi diğer insanlardan üstün kılmaz. Ego dediğimiz şey, insanı ayakta tutuyor. 'Beni değiştirmeye çalışmayın' lafı bana enteresan geliyor. Beni daha iyiye götürecekse, lütfen değiştirsinler.
Bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?
Çok erken uyanırım. Her sabah mutlaka gazete alıp kahvemi içerim. En geç 08.00'de kalmış olurum. Bazen çok sıkı spor yapıyorum, bazen de hiç yapmıyorum. Evde kedilerim var, onlarla oynuyorum. Evde vakit geçirmeyi çok seviyorum. Film ve dizi izliyorum, kitap okuyorum. Kendime ne iyi gelecekse onu yapıyorum. Bizim işte en zor şey, iş yapmazkenki psikolojik durum. Ruhunu, bedenini iyi kullanman gerekiyor.
Bilmediğimiz bir hobiniz var mı?
Resim yapmaya çalışıyorum. Şarkı söylemeyi çok seviyorum. Oralardan kendimi tatmin ediyorum. Müzikle ilgili bir şeyler yapma hayalim hep var.
Çocuk sahibi olmayı istiyor musunuz?
Allah kısmet ederse çocuğumuz olmasını istiyoruz.
Eşinizin kızı Leyla ile aranız nasıl?
15-16 yaşında genç bir kız. Çocuk noktasında değil. Güzel, açık ve tatlı bir kafası var. Onunla Serdar'ın kızı gibi değil de bağımsız iki insan olarak anlaşıyoruz. Arkadaş gibiyiz. Tatillerde beraber vakit geçiriyoruz. Sanatın bir sürü dalıyla ilgili. Çok iyi anlaşıyoruz. Bu biraz hazıra konmak gibi ama çok güzel bir şey.
EN GÜZELİ KOMEDİ OYNAMAK
Türk dizilerini izliyor musunuz?
Düzenli izlediğim bir dizi yok ama hepsine hakimim. Danimarka işlerini seviyorum. Soğuk ama iyi anlatımları hoşuma gidiyor.
Bir süredir sizi ekranda göremiyoruz. Nasıl bir projeyle dönüş yapmak istersiniz?
Ağırlıklı olarak komedi oynamayı seviyorum. Bu dönemde en güzel şeyin komedi olacağını düşünüyorum. Oyuncu olarak da enerjime yakın buluyorum. TV'deki varlığım çok da yönlendirilir bir şey değil. Benden bağımsız birilerinin kararlarına bağlı oluyor.
Hazırlandığınız yeni projeleriniz var mı?
İnternet projelerine ağırlık verdik. Bununla ilgili çalışmalarımız var. Kültür sanat programı üzerinde çalışıyoruz. Bir de Masal Akademi'de çocuklara masal anlatıyordum. Onlarla sahne üzerinde bir masal performans yapmaya başlayacağız. O bizim için heyecan verici. Şu an çok sürprizli ve tatlı bir proje. O hayata geçerse çok mutlu olacağım.
Antalya Film Festivali'nde jüri üyeliği yaptınız. Sizin için nasıl bir deneyim oldu?
Jüri tarafında olmak çok heyecanlı. İyi sinemacılarla bir hafta 7-24 bir arada olmak çok fazla şey öğretiyor. Stres ile sorumluluğun da içinde olduğu heyecan verici bir deneyim.