Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Nihat Çelik, "5 bin lira maaşla çalıştıracak çoban bulamıyoruz, hayvancılık yapamıyoruz. 150 bin çoban açığımız var.
Bunun için Afgan çoban ithal etmek istiyoruz. Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli de Afgan çoban konusuna sıcak bakıyor" dedi.
Buna benzer '15 bin lira maaşla vinç operatörü bulamıyorlar', 'Oto kaportacılar çırak bulamıyor', 'Tekstilde çalıştıracak işçi bulamıyoruz' haberlerini hep okuyoruz.
Sonra da gençlerimiz iş beğenmiyor denildiğinde kızıyorlar.
Elbette herkes eğitim gördüğü ya da sevdiği mesleği yapmak ister ama ülke şartları, ekonomik nedenler, kişiye bağlı faktörler nedeniyle dünyanın hiçbir yerinde herkes istediği işi yapamıyor. Öte yandan gençlerimiz kafelerde ellerinde cep telefonuyla ömür tüketiyorlar.
Ebeveynler "Olsun falancanın çocuğu üniversitede okudu, benimki de okusun!" diyor.
İş bulacağı bir bölümü kazanıyorsa tabii ki okusun! Ne yazık ki, üniversitelerimiz birçok bölümde geleceğin işsizlerini mezun ediyorlar.
İşverene ise düşük maaşla göçmen çalıştırdığı için kızılıyor. Ee işveren de 'Kaportacı, tekstil elemanı, çoban bulamıyorum' diye ağlıyor!
Ülke şartlarında 5 bin lira kötü bir maaş mı? Hali hazırda Anadolu'nun birçok köyünde, zor coğrafi koşullara alışkın Afgan çobanlar çalıştırılıyor. 15 bin Afgan yerine, bu toprağın 15 bin evladı çobanlık yapsa kötü mü olur?
İş beğenmemek de işsizlik kadar büyük bir sorun.
Şoför yine sabıkalı çıktı
İstanbul-Beşiktaş'ta güzergahı dışında hareket eden özel halk otobüsü durağa daldı. 1 kişi öldü, 12 kişi yaralandı. Kaza sonrası şoför Necdet K. elinde bıçakla otobüsten inip bir vatandaşı bıçakladı, Beşiktaş iskelesine doğru koştu ve denize atladı. Sonra da "Polis yok mu, öldürün beni" diye bağırdı. Bu haberi ilk okuduğumda şaka sandım ama her şey gerçekti. Bu yazı yazılırken olayla ilgili detaylar daha ortaya çıkmamıştı. Belki de şoförün psikolojik sorunları vardı ya da başka bir olay yüzünden cinnet geçirdi. Asıl tartışmamız gereken, şoförün 'taksirle yaralama' ve 'kasten yaralama' suçlarından iki ayrı suç kaydının olması. Özel halk otobüslerinde, minibüslerde, taksilerde, okul servislerinde sabıkalılar şoförlük yapmasın diye daha önce de tartıştık. Elbette sabıkalı insanların da çalışma hakkı var ama insanların hayatını teslim ettiği taşıma sektöründe sabıkalı, psikolojik testten geçmemiş insanlar çalıştırılmamalı. Bunun önlemini almak çok mu zor?
Bir tezgah dönüyor!
Kayserispor-Fenerbahçe maçında Tolga Ciğerci'nin ceza sahası içerisinde ortaladığı top, Kayserisporlu savunma oyuncusunun açık kolundan döndü. Hakem "Oynayın" dedi. Kaleci Altay'ın Henrique'ye diziyle yaptığı faul de kırmızı kartlıktı.
Vedat'ın iki Kayserili savunma oyuncusu arasında kaldığı pozisyon da penaltıydı.
Kayserispor'un attığı gol öncesi Vedat'a faul yapıldı.
Devamında Umut golü attı.
Peki, tüm bu yanlış kararlar için VAR'a bakılmamasına ne demeli?
ADI 'YOK' OLSUN
Biz evde maç izlerken bu verilmeyen penaltıları, kırmızı kartları görürken VAR görmüyorsa, VAR niye var? Bari VAR'ın adı YOK olsun da sorun çözülsün!
'Süper Lig'de bir tezgah dönüyor' diyorlar. İşte Ahmet Ercanlar'dan bu iddiayı güçlendirecek bir tespit: "Bu sezon Fenerbahçe'nin kazandığı hiçbir maçın ardından o karşılaşmanın hakemi maç alamadı. Galatasaray'ın kaybettiği hiçbir maçtan sonraki hafta o maçın hakemi maç alamadı." Yarıştan kimsenin kopmaması ya da Fenerbahçe'nin kazanmaması mı isteniyor bilmiyorum lakin ligin durumu bir garip. "Süper Fenerbahçe", "İyi gidiyor Trabzonspor", "Ne olacak bu Galatasaray'ın hali?" ve "Beşiktaş küme düşer mi?" deniliyordu. Ancak bu dört takımın arasındaki puan farkı bir ya da iki.
Evet, ligde bir tezgah dönüyor, aslında bu tezgah hep dönüyordu. Kazananın, şampiyon olanın, bu tezgah işine geldiği için susmaya devam ettiği, adil, temiz bir lig istemediği sürece bu tezgah hep döner.