'O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler...' Zeki Alasya da gitti. Keşke gitmeseler, çocukluğumuzu, en mutlu anlarımızı da alıp götürüyorlar. Blog yazarı Emre Özbey çok güzel özetlemiş: "Bazı yerli duygular hiçbir 'emoji' ile, 'smiley' ile ifade edilemez.
Bir ifademiz daha eksildi şimdi."
Alasya, 'Mavi Boncuk', 'Köyden İndim Şehire', 'Salak Milyoner', 'Nereye Bakıyor Bu Adamlar', 'Devekuşu Kabare' ve 'Yasaklar' gibi birçok unutulmaz film ve oyun da bıraktı geride.
Tüm Türkiye'yi mutlu eden, güldüren Zeki Alasya galiba pek mutlu ayrılmadı aramızdan. Bir röportajında "Emekli olamam, param yok.
Bana yetecek kadar param olsa hiçbir güç beni bu piyasada tutamaz. Param olmadıkça da oynayacağım. Metin Akpınar'ın var mesela. Demek ki Zeki Alasya'nın da vardı da bir şey oldu diyelim. Eli açıklık, hesapsızlık; ne derseniz artık. Üç sene balık lokantası işlettim, 1.2 milyon dolar para kaybettim."
Aslında şu telif hakları doğru dürüst toplansa, Alasya da son dönemde ekonomik açıdan zorlanmayacaktı. Parasızlıktan içine sinmeyen bazı TV dizileri ve filmlerde oynamak zorunda kalmayacaktı. Bir röportajında, Türk sinemasındaki kalitesiz işlerden yakınırken de şöyle demişti zaten: "Kalitenin peşinde olan insanlar gittikten sonra sen sağ ben selamet. İnsanlar ölüyor biliyorsunuz değil mi?" Bilmiyoruz abi, ölünce hatırlıyoruz gerçekte neleri kaybettiğimizi. Senin gidişinle birlikte her evden bir cenaze çıktı sanki.
EVREN'E VERDİĞİ YANIT
Alasya'nın, bizim gazetenin deneyimli sinema yazarı Olkan Özyurt'un moderatörlüğünde 16 Kasım 2011 tarihinde Mithat Alam Film Merkezi'de yapılan söyleşide paylaştığı şu anı enteresan: "1982 senesinde bir gün Kenan Evren beni çağırdı... O zaman devlet başkanıydı, henüz referandum yapılmamıştı. 'Bizimle niye uğraşmıyorsunuz?' dedi, 'Uğraşıyoruz da farkında değilsiniz' dedim. 'İnsanlığın Lüzumu Yok' adlı oyunu oynuyoruz, onda öyle sahneler var ki, farkına varmıyorlar ne demek istediğimizin.
Onlardan biraz daha zeki olmanız lazım, zekiyseniz kurtarıyorsunuz paçayı..."
Zeki olmanın yanında iyi adam olmak da önemli. Bir Kenan Evren'in, bir de Zeki Alasya'nın bıraktığı isme bakın!
Para, güç, şan, şöhret hepsi hikaye; asıl önemli ve zor olan arkanda iyi bir isim bırakabilmek.
Alasya, büyük bir sanatçı olmanın yanı sıra iyi bir insan olarak ayrıldı aramızdan. Aramızdan kötü insan olarak ayrılan değerli sanatçılar, ünlüler de oldu ama ölülerin arkasından kötü konuşulmaz!
Orhan Veli'nin dediği gibi "Ölünce biz de iyi adam oluruz..."
İYİ İNSAN
Mithat Alam'daki söyleşide "Zeki-Metin ikilisinden bahsedelim mi biraz?
Aranızda nasıl bir işbirliği vardı?" sorusuna verdiği yanıt bence Zeki Alasya'nın adamlığını göstermeye yetiyor: "...Benim oyunculukta hiç gözüm olmadığı için -hani yatılıda ya da askerde dağıtım işi hep zayıf, iştahsız adamlara verilir çünkü o kendine zaten az alır ya-
Haldun Bey'in (Taner) olduğu dönemden itibaren yıllar yılı bütün rol dağıtımlarını ben yaptım ve kendime iyi roller almadım.
Ahmet'le (Gülhan) Haldun Bey ayrıldıktan sonra da ben yapmaya devam ettim dağıtımı ve bütün iyi rolleri Metin'e verdim. Bir dönem bana 'Abi sen bir zamanlar çok daha farklı bir oyuncuydun, sonra bıraktın bu işin ucunu gitti' diye eleştiriler de geldi. Bilerek bıraktım tabii, sevmiyordum. Bütün büyük rolleri Metin'e verdim. Bunda hem oyunculuğu sevmeyişimin, hem de Metin'in büyük bir oyuncu olmasının etkisi var. Bana göre Metin Akpınar cumhuriyet döneminin en önemli oyuncularından biridir."
Bütün iyi rolleri arkadaşına verecek kadar iyi kalpli, mütevazı ama büyük bir sanatçıyla çalıştığı için ne mutlu Akpınar'a... Ne mutlu Alasya'nın filmleriyle mutla olan bizlere. Hoşça kal iyi insan, büyük sanatçı.