Birleşik Krallık'ta önceki gün 7 bin 540 Covid-19 vakası görüldü. Geçen hafta 4 bin 330 olarak kayda geçen günlük vaka sayısı ise bir hafta içinde yüzde 74 arttı. Böylece 7 bin 434 vakanın kaydedildiği 27 Şubat'tan bu yana en yüksek günlük vaka artışı görüldü.
★
İlk olarak Hindistan'da görülen Delta varyantının, Alfa (İngiltere) varyantını geride bırakarak ülkede en baskın tür haline geldiği duyurulmuştu. Delta varyantının bulaştığı kişilerin hastaneye yatış olasılığının iki kat daha fazla olabileceği düşünülüyor.
★
Mayıs ayı sonunda İngiltere'de hükümete danışmanlık yapan bir bilim insanı, ülkede Covid-19 salgınının üçüncü dalgasının başlıyor olabileceği uyarısında bulunmuştu. İngiliz hükümeti ise 21 Haziran'da 'normale dönüş' sürecini başlatmayı düşünüyordu. Şimdi İngiltere'de "Normale dönüş ertelensin mi?" tartışması başladı. Oysa İngiltere aşılamadan büyük bir başarı elde etmişti.
★
İngiltere'de yetişkin nüfusun yüzde 77'si ilk, yüzde 54'ü de ikinci doz aşısını yaptırdı. İngiltere'de Nisan ayının ortasında kısıtlamalar hafifletilmiş, restoran, kafe, mağaza, berber, spor salonları ve kütüphaneler yeniden hizmete girmişti. Ve kademeli olarak normalleşmeye devam edildi.
★
İngiltere'den sosyal hayata dair gelen görüntüler bizi de sevindirmişti. "Aşılamayı artırırsak biz de güzel günler göreceğiz" diyorduk. Elbette normale dönünce vaka sayıların artması bekleniyordu ama aşılamada İsrail'den sonra en başarılı ikinci ülke olan İngiltere'de vaka sayısının birden 7 bin 540'a çıkması iyi haber değil. Türkiye'de de aşılama tam gaz devam ediyor ama normalleşmeyle birlikte bizde de vaka sayısı artacak. Eylül ayında okulların açılacağı söyleniyor. Hepimizin beklentisi de o yönde. Normalleşme sürecine girerken vaka sayısı hedefimiz olan 5 bine henüz ulaşamadık.
★
Peki, eylül ayında okulların açılması için vaka sayısı kaç olmalı? Hedefimizi şimdiden belirleyip ona göre normalleşmeye devam etmeliyiz. Yoksa salgında yaz sonuna doğru yeni bir dalga yaşarsak ve eylül ayında okullar tam kapasite açılmazsa toplumda hayal kırıklığı yaşanabilir. İngiltere'de vaka sayısındaki artış geleceğe dair daha temkinli hareket etmemiz gerektiğini gösteriyor.
***
DONDURMA REKLAMI ŞARKILARI BİLE DAHA İYİ!
Bir sanatçıya şarkı sipariş etmekle, bir müzisyenin kendiliğinden, birden gelen ilham duygusuyla şarkı bestelemesi arasında büyük fark var. Bazen bir melodi şarkıcının kafasında yıllarca döner durur ve bir mucize gerçekleşir o melodinin devamı gelir. Elbette çalışmak önemli ama müzik ve şiir ile ilham perisi arasında güçlü bir bağ var.
"Hadi şampiyona için şarkı besteleyelim" diyerek yola çıkıldığı için, spor organizasyonları için bestelenen şarkılar genelde vasat olur. O yüzden Mustafa Sandal'dan Euro 2020'de boy gösterecek A Milli Takımımız için şarkı hazırlaması istenince ortaya iyi bir şarkı çıkacağını düşünmüyordum. Ama beklentimin çok altında bir şarkıyla karşılaştım. Mustafa Sandal, Derya Uluğ ve Eypio'nun seslendirdiği 'Bizim Çocuklar' şarkısının güftesi, vokalleri, bestesi, klibi gerçekten kötü.
Sözlerin neresini ezberleyip hep birlikte söyleyeceğimiz belli değil. Dondurma reklamlarında bile herkesin aklında kalan bir nakarat olur! Ayrıca şarkı hiç 'gaza getirmiyor', coşturmuyor. 'Mıy mıy' söylenen basit bir pop şarkısı gibi duruyor.
"Hadi gel birlikte zirveye çıkalım..." nakaratıyla çocukları bile gaza getiremezsiniz. Ben Tarkan'ın 2002 Dünya Kupası için seslendirdiği 'Bir Oluruz Yanında' şarkısını bile fazla beğenmemiştim ama o şarkı, 'Bizim Çocuklar' şarkısının yanında başyapıt kalır.
Sosyal medyada çıkan yorumlarda da 'Bizim Çocuklar' şarkısını beğenene rastlamadım. Yani halkın ortak kanısı da bu şarkının kötü olduğu yönünde.
Takım marşı dendiğinde aklıma ilk Athena grubunun efsane '12 Dev Adam' şarkısı gelir. Milyonlarca insanın hafızasına kazınmıştı o marş. Grubun 'Holigan' şarkısı da çok iyidir. Athena'yı hemen göreve davet edelim. İddia ediyorum 48 saat içinde 'Bizim Çocuklar'dan daha iyi bir şarkı çıkarırlar ortaya. Olmadı, üç büyüklerden amigolar bir araya gelsin, bir tribün bestesi yapsın daha iyi sonuç çıkar ortaya.
***
KALİTESIZ UYKU SORUNU!
Teknoloji geliştikçe insanların uykuya ayırdığı zaman da azalıyor. Yatmadan önce sevdiğiniz diziden bir bölüm daha izleyeyim, Instagram'a bakayım derken geç saatlerde uykuya dalıyoruz.
Türkiye Uyku Araştırması sonuçlarına göre; Türkiye'nin yarısına yakını günde sekiz saat uyuduğunu söylüyor. Yaşlandıkça uyku süresi azalıyor elbette ama normalde sekiz saat uyuması gereken bireylerdeki uyku süresi ve kalitesi hızla düşüyor.
Birleşik Krallık'taki Surrey Üniversitesi'nde yapılan yeni bir araştırmada, uyku şikayeti olan ve diyabet hastası olan insanların ölüm riski diğer insanlara göre çok daha yüksek çıktı. Zayıf uyku ve kötü sağlık arasında bir bağlantı olduğu birçok araştırmada ortaya çıktı ama az ve kalitesiz uyuyup, bir de diyabet sorununuz varsa önlem almanızda fayda var.
***
YENİSİ YAPILIRKEN BU MU OLMALIYDI?
Giresun'da Rumlara ait eski çan kulesinden esinlenerek inşa edildiği iddia edilen saat kulesi (solda), halktan tepki alınca yıkılmış ve yerine yeni saat kulesi (sağda) inşa edilmiş.
Halk beğenmemiş ve kamuoyunun ortak kararıyla yıkılmasına karar verilmişse "Halkın tercihi" der, saygı duyarım. Ancak yeni yapılan saat kulesi estetik açıdan eskisinden kötü olmamış mı? Yeni, daha güzel bir saat kulesi yapma iddiasıyla yola çıkılıyorsa ortaya iyi bir eser çıkmalı değil mi?
Osmanlı mimarisi örnek alınmış demek bile içimden gelmiyor. Bu saat kulesini yapanlar hiç mi Süleymaniye'yi, Selimiye'yi görmediler?
Estetik açıdan sınıfta kalacak bir kule yapılmış. Konya'daki Nasrettin Hoca, İnegöl'deki köfte heykeli, Eğirdir'deki elma heykeli vs. heykel konusunda da iyi değiliz. Estetik kaygıdan yoksun, espri konusu olacak heykeller yapılıyor.
Bu heykellerin çoğu belediyeler tarafından işin uzmanı olmayan kişilere yaptırılıyor. Heykel ya da şehri, ilçeyi temsil edecek sembolik bir eser ortaya çıkarılmadan önce tavsiye alınacak heykeltıraş, sanat tarihçileri, mimarlardan oluşan bir kurum olmalı.
Her belediye canı istediği müteahhite heykel, saat kulesi vs. yaptırırsa ortaya sosyal medyada ti'ye alınan eserler çıkar.