Can Ataklı İSPARK'ın zararının iki yılda 115 milyon liraya çıktığını belirtip yıl sonu zararın 200 milyon lirayı bulacağını ve İSPARK'ın yakında konkordato ilan edebileceğini yazdı. İBB sözcüsü Murat Ongun da Ataklı'yı yalanladı, 2021'in sonunda kâra geçeceğini belirtti.
İSPARK'ın içinden haber kaynakları Ataklı'yı yanıltmış olabilir, gazeteci hata yapabilir. Belki de Ataklı haklı çünkü söz verdiği otoparkları bir türlü yapmayan, işlek caddelere adam koyup park parası alan, çok az maliyetle büyük kazançlar elde ettiği düşünülen bir işletmenin yıllardır zarar etmesi akıl ve mantığa sığmıyor!
FAZLA PROJESİ YOK
Fikirlerini beğenin, beğenmeyin Ataklı gerçeği ortaya çıkarmaya çalışıyor. Peki, sonra ne oluyor?
Onu da Ataklı'dan dinleyelim: "Ekrem İmamoğlu'nun etrafında bir çetemsi bir şey var. Sadece Cumhurbaşkanı adaylığını düşünüyor, kafasında başka bir şey yok. İSPARK'ı eleştirdiğim için patronlarıma kovulmam için baskı yaptılar. TELE1'e kaç kere baskı yaptılar 'atın bu adamı' diye. Yetmedi, CHP'li trolleri üzerime saldılar. Böyle aşağılık şey olur mu ya? Anladığım kadarıyla Cumhurbaşkanlığı o kadar sarmış ki kafalarını başka bir şey düşünmüyorlar. Onun için her hareketi bir düşmanlık."
Bunları iktidara sert eleştirilerde bulunan muhalif bir yazar söylüyor!
Bu açıklamalardan iktidar partisini sosyal medyada trol hesaplara destek vermekle suçlayan CHP'nin de trollerinin olduğunu anlıyoruz. Zaten bunu bilen biliyordu.
Her fırsatta basın özgürlüğünden bahseden CHP'lilerin Ataklı'yı kovdurmaya, susturmaya çalışmasına ne demeli? Ataklı'nın açıklamalarındaki en önemli bölüm ise şu: "Ekrem İmamoğlu'nun etrafında bir çetemsi bir şey var. Sadece Cumhurbaşkanı adaylığını düşünüyor, kafasında başka bir şey yok."
İmamoğlu, yıllar sonra İstanbul'u CHP'ye kazandırınca muhalifler arasında Cumhurbaşkanlığını da kazanır diye bir algı oluştu. Ve İmamoğlu bu algıyı çok sevdi.
Dikkat edin İBB'nin İstanbul için ürettiği fazla proje yok, altyapı çalışmaları az. İstanbul'un kaynakları, İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için tanıtım çalışmalarına ve maddi yardımlara gidiyor. Sürekli yardım kampanyaları düzenliyorlar.
İmamoğlu'nun ekibi sosyal medya ajansı gibi çalışıyor, sürekli İmamoğlu'nu siyasi bir lider, Cumhurbaşkanı adayı gibi yansıtmaya çalışıyorlar. İmamoğlu kendisini ilgilendirmeyen siyasi olaylarda çıkıp muhalefet lideri gibi açıklama yapıyor. Eski belediye başkanları böyle miydi? Altyapı çalışmaları, metro, trafik vs. ilgilenirler. Çok gerekmedikçe de medyanın karşısına çıkmazlardı. Ama İmamoğlu, son birkaç aya kadar Kemal Kılıçdaroğlu'ndan daha çok medyaya konu oluyordu! Olan İstanbul'a oluyor! Otobüsler yollarda kalıyor, İstanbul'un filtrelenmeyen atık suları müsilaj yaratıyor, metro hatlarının inşaatı yavaş ilerliyor. Trafik daha da arttı, eskisi gibi büyük altyapı projeleri yapılmıyor. Para İmamoğlu'nun reklamına ve yardım kampanyalarına gidiyor. Elbette yardıma muhtaç insanlarımız desteklenecek ama bu İstanbullunun parasıyla sırf İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olsun diye yapılmamalı. İnsani yardım önce devletin yapacağı iştir, ihtiyaç duyulunca yerel yönetimler harekete geçer!
'NEDEN?' DİYE SORARLAR
Bu durum Avrupa'da yaşansa. 'Benim paramı nereye harcıyorsun? Nerede otoparklar? Neden her mahalleye bir yüzme havuzu yok? Neden sosyal tesisler az? Neden otobüs seferleri yeterli değil?' diye sorarlar. Önce 'Belediyecilik görevlerini yap. Biz seni belediye başkanı olarak seçtik. Seni kaynaklarımızı cumhurbaşkanı adaylığına harcaman için seçmedik' derler!
İmamoğlu kapıldı bir hayalin peşine gidiyor. Ve İstanbul halkı yarattığı maddi kaynağın ve ödediği vergilerin karşılığını alamıyor!
***
HAFTADA 2 GÜN PCR TESTİ ÇİLESİ
İtalya'da dün itibariyle "Yeşil pasaport" olarak anılan Covid-19 sertifikalarının kullanımı okullarda ve uzun mesafe taşımacılığında da zorunlu olacak. Birçok ülkede benzer kararlar alındı. Bizde de PCR testi zorunluluğunun alanı genişletiliyor ama daha radikal kararlar almalıyız. Doğrusu aşı olmayanlar haftada iki gün o büyük acı veren PCR testini nasıl olacaklar merak ediyorum. Haftada iki gün sağlık kurumlarına gitmek virüsü kapma riskini de artırıyor!
Toplum sağlığı aşı olmayanların keyfine bırakılamaz. Aşıyla da iş bitmiyor! Aşı olan da virüs kapıp, bulaştırıyor. Açık kapalı her ortamda maske kullanımı zorunlu olmalı!
***
FALCAO'YU TARAFTAR İSTEDİ
Radamel Falcao, iki sezon boyunca sakatlıklarla boğuştu. Sadece 43 maçta forma giyebildi. 20 gol atıp 3 asist yaptı.
Yıllık maliyeti 9.5 milyon dolar olan Falcoa sonunda İspanyol kulübü Rayo Vallecano ile anlaştı. Zararın neresinden dönülürse kârdır ama Falcao'nun ücretinin bir kısmını Galatasaray'ın ödeyeceği konuşuluyor.
Bu transfer fiyaskosunda başta Abdurrahim Albayrak olmak üzere yöneticiler ve teknik ekip suçlanıyor. Falcao alınsın diye taraftarın sosyal medyada yaptığı baskı ise unutuluyor! Artık sırf adı var diye oynayıp oynamayacağı belli olmayan emekli futbolcuları transfer etmekten vazgeçilmeli.
***
KRAVATLI SİMİTÇİ
Bursa'da takım elbise giyip, kravat takarak seyyar simitçilik yapan 62 yaşındaki Ahmet Berksun'un haberi büyük ilgi gördü.
Berksun, "Vatandaşlar beni çok sevdi. Sıcak havada takım elbiseyle simit satmak çok terletse de şıklığımdan taviz vermiyorum. Beni Bursa'da tanımayan esnaf yoktur. Beni ismimle kimse bilmiyor, herkes beni kravatlı simitçi olarak biliyor" diyor.
Berksun hijyene de çok önem veriyor simitleri eldivensiz tutmuyor. Pandemiden önce öğlene kadar 500 simit satıyormuş. Şimdi yarım günde 200 simit satıyor. İşler iyi olunca günde 400-500 lira kazanıyor.
Bir gün izin yapsa ayda 10 bin lira kazanıyor demektir. Yarım günde güzel bir kazanç. Berksun'un başarısının sırrı işini severek yapması. Bu janti beyefendi hem kendini marka yapmış hem de simitçiliğe değer katmış.
***
KAZANCI YOKUŞU!
Ferhan Şensoy denince akla ilk tiyatro oyunları ve filmleri geliyor ama o aynı zamanda kıvrak zekalı, nüktedan bir yazardı. Türkçe'nin sınırlarını zorlayıp dilimizi geliştirip, okuyucularının ufkunu açardı.
'FerhAntoloji', 'Eşeğin Fikri', 'Falınızda Rönesans Var', 'Ayna Merdiven', Hacı Komünist', 'Başkaldıran Kurşun Kalem' gibi geride birçok kitap bıraktı. Ama içlerinde bence en iyisi harika finaliyle ters köşeye yatıran 'Kazancı Yokuşu'ydu. Ölümünden sonra Şensoy'un kitaplarına da ilgi artacaktır. Şensoy'un bazı kitaplarının yeni baskısı yok, umarım hepsi yeniden basılır.
***
ALTYAZI
'Bana aptalca hayaller peşinde koşmayan bir kalp gösterin, ben de size mutlu bir adam göstereyim.' (Ölü Ozanlar Derneği)