Rol aldığı dizilerle ünü ülke sınırlarını aşan İlkin Tüfekçi, özellikle İspanyolların gönlünde taht kurdu. David Beckham'ın sosyal medyada ilgi ile takip ettiği güzel oyuncu sosyal medya zorbalığı için ise 'Her geçen gün birbirimize daha az saygı duyar olduk. İnsanlar çok kolay kalp kırıyorlar. Belki de zannediyorlar ki sosyal medyada popüler isimler nasılsa bu acımasız tepkileri önemsemez, görmez okumaz ya da incinmez. Ama hepimizin kırılabileceği bir kalbi var. Kimsenin de kimseyi üzmek gibi bir lüksü yok. Daha özenli davransak, kaostan beslenmek yerine hoşgörüyü, anlayışı seçsek keşke' diyor. Kariyerinde emin adımlarla ilerleyen İlkin Tüfekçi ile aşkı, Türk futbolunun efsanesi olan babası İlyas Tüfekçi'yi kısacası hayatına dair her şeyi konuştuk…
Nasılsınız İlkin Hanım? Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Çok teşekkür ederim. Hayatımın en keyifli döneminde olduğumu söyleyebilirim. Ruhumun, bedenim ve zihnimin en çok dengede olduğunu hissettiğim, özümü keşfettiğim bir süreç. Her anımın tadını çıkarıyorum.
Haliç Üniversitesi Konservatuarı Tiyatro Bölümü'nden mezunsunuz. Nasıl karar verdiniz tiyatro okumaya?
Sekiz yıllık bir bale geçmişim var. Konservatuar bale bölümüne hazırlanıyordum. Lisede hayatıma tiyatro girdi. Sahneye çıktım ve kendimi öyle tarifsiz bir duyguda hissetim ki. Mutluluk desem az kalacak ya da haz desem yeterli gelmeyecek boyutta. O tarifsiz duyguya çekildim ve peşinden gittim.
Müşfik Kenter'in öğrencilerindensiniz, Müşfik Bey'in bir oyuncuya verdiği en büyük öğüt ne olurdu? Ondan öğrendiğiniz en değerli şey neydi?
İnsan olun... Derdi. İyi insan olun… İyi insan olursan istediğin her şeyi olursun. Defalarca söylerdi. Şimdi ne demek istediğini çok daha iyi algılıyorum. İyi insan olun, sevin ve sevilin sözleri hep kulağımda. Sıkı sıkı sarıldım hep onun öğütlerine. Mesleki olarak sıkı bir disiplinle, çok çalışarak sahnede "Eğlenmek" hocamdan öğrendiğim en kıymetli öğreti.
Hayatınızdaki rol modelleriniz kimler?
Kendi özümü deneyimlemeyi seven bir ruhum ben. Ama en çok örnek aldığım, yolundan gitmeye gayret ettiğim kişi Müşfik Hoca oldu.
Bir oyuncunun olmazsa olmazı ne?
Yeteneği :)
Bir karakteri çıkarırken, üzerine çalışırken eğitim mi yetenek mi daha belirleyici oluyor?
Yetenek elbette. Yetenek her şeydir. Ancak çalışmak, sabırla, tutkuyla… Vazgeçmeden… Çok önemlidir. Ve elbette eğitim kişinin kendini geliştirmesi açısından çok önemlidir. Bizim mesleğimizde de her meslekte olduğu gibi eğitim almanın kişiyi daha donanımlı bir oyuncu haline getirdiğine inanıyorum.
Karadayı'nın Çitlembik Bahar'ı, Kara Para Aşk'ın Komiser Pelin'i… Bu iki rol için de meslek hayatınızın dönüm noktası diyebilir miyiz?
Evet diyebiliriz. Kariyerimdeki ilk projem 'Arka Sıradakiler' oldu. Daha sonra Metin Akpınar'la 'Papatyam' dizisinde birlikte oynama şansım oldu. Okul tadında müthiş bir süreçti. Ancak 'Karadayı' gerçek bir dönüm noktasıydı. Çok sevildiğim, kendimi ve performansımı gösterebildiğim bir süreç oldu. Devamında 'Kara Para Aşk' geldi. Ve 80 ülkeyi aşkın bir izlenmesi olan büyük projenin bana çok büyük katkıları oldu. Seyircinin sevgisi, ilgisi çok özel bir armağandı. 80 ayrı ülkede 80 ayrı evim var diyebilirim. Bu müthiş bir şey…
Kesinlikle oynamak istediğiniz bir rol var mı?
Beni her rol mutlu eder. Çünkü her bir farklı role katabileceğime inandığım farklı lezzetlerim var. Ekranda henüz oynamadığım tarzdaki roller elbette daha bir heyecanlandırıyor. Şaşırtmak, ezber bozmak benim kalemimdir ve her zaman keyiflidir.
Oyuncu olmak için illa çok güzel ya da seksi olmak mı lazım? Asıl kıstas size göre ne?
Oyuncu olmak için Allah vergisi bir yetenekte olmak lazım. Yetenekliysen sahnede kimse gözlerini senden alamaz zaten.
İspanya'nın Televizyon Oscar'ı olarak bilinen 'Telenovelas Espana 2020" adlı ödüllerinde "En İyi Türk Yardımcı Kadın Oyuncu" ödülüne layık görüldünüz. İspanyol seyircilerinin oylarıyla belirlenen ödülü 4 kez aldınız. Nasıl bir duyguydu?
Müthiş bir duygu elbette. Seyircinin sizi beğeniyle izlemesi zaten mutlu edici. Üstüne bir koşulsuz sevgi eklenince tadından yenmiyor. Dünya insanıyla ortak buluşabildiğin öncelikli dil, bence sevgi. Hem izledikleri karaktere ve performansa olan ilgi ve beğenileri, hem de şahsıma olan sevgileri bana inanılmaz bir enerji veriyor.
Amerika Birleşik Devletleri, Güney Amerika ve Avrupa'da İngilizce ve İspanyolca yayınlanan yüksek tirajlı televizyon dergisi "Mavi Kuş"a röportaj verdiniz. Sizi Türkiye dışında, diğer ülkelerde de yeni projelerde görecek miyiz?
Umarım. Ben her sezon iki ya da üç oyunla sahnede de yer aldığım için gerçekten yoğun tempoda çalışıyorum. Daha önce Arjantin, İspanya, Mısır ve Arabistan'dan proje bazında görüşmelerimiz oldu. Tarihsel olarak uyumlanamadığım için hayata geçemedi. Ancak bundan sonrası için daha da kolaylıkla olacağını düşünüyorum.
İşinizle ilgili ya da özel hayatınızda büyük hırslarınız var mıdır? Bir şeyi kafaya koyunca, olana kadar inat eder misiniz?
Ben hırsı pek sevmem. Ama azimli bir insanımdır. Oldurtmaktan çok olana izin vermeyi seçerim. Kendimi mutlu hissediyorsam devam ederim, ruhsal olarak yorulmaya başladıysam dümeni çevirir, evrenin başka bir hediyesi var demek İlkin der devam ederim. İnatçılık kendime ya da bir başkasına zarar vermeme pahasına vardır biraz.
Hiç star kaprisi yaptığınız oldu mu?
Yok.
Sanat camiasında gerçek dostluklar var mı?
Evet var. Benim senelerdir süren çok güzel dostluklarım var.
İlkin'in aşk tanımı nedir?
Tarif edemediğim, tanımsız gelen duygular daha çekici gelir bana. Aşkta böyle… Tarifsiz, tanımsız, zamansız…
Bir erkekte sizi en çok ne etkiler?
Aramızdaki çekim gücü, zekâsı, özgüveni, mesleğindeki yeteneği.
Nasıl biri ayaklarınızı yerden keser?
Akışa teslim olabilen, cesur ve "Anda" kalabileceğim biri.
Babanız sevgili İlyas Tüfekçi Türk futbolunun en çok sevilen isimlerin biri. Kızının penceresinden nasıl bir baba?
Keyifli bir baba- kız ilişkimiz vardı. İşimle ilgili gelişmeleri de flörtlerimi de keyifle paylaşırım. Dinler… Eğleniriz birlikte.
Sporcu bir babanın kızı olarak sosyal medyadan takip ettiğimiz kadarıyla siz de spora çok düşkünsünüz. En keyif alarak yaptığınız spor hangisi?
Benim su sporlarıyla aram iyidir. Paddle Board yapıyorum. Yüzmeyi çok severim. Futbol ile de aram iyidir.
Pole dansı yaptığınızı görüyoruz paylaşımlarınızdan. Bu sporla nasıl kesişti yolunuz?
Pole dans dünyanın en zor sporlarından biri. Ciddi bir kol gücü ve esneklik gerektiriyor. Denge çok mühim. Demin dediğim gibi ben haftada üç dört akşam sahneye çıkan performans sergileyen bir oyuncuyum. Enerjimi bu şekilde dönüştürmeye alışmışım. Corona süreciyle beraber sahneye çıkamadığım süreçte enerjimi evde de yapabileceğim, mesleğimde de bana yarar sağlayabileceğine inandığım bir alan dahil etmek istedim. Bale ve dans geçmişimde olduğu için kısa zamanda öğrendim, kendimi geliştirebildim.
Sosyal medya ile aranız nasıl?
İletişimi seviyorum. Belli bir ölçüde dengede olmakla beraber Instagram ve Twitter kullanıyorum.
David Beckham'ın sizi sosyal medyada takip etmesi magazin gündeminde çok konuşulmuştu. Peki David Beckham sizce neden hikayenize baktı, sizi nasıl buldu?
Beni nasıl bulduğunu bilmiyorum. Dünyanın en iyi ve popüler futbolcularından biri. Ben de görünce şaşırdım tabii ki. Bir kereyle kalmayıp belli bir süre izledi. Paylaşımlarıma dair ilgisini bir şeyler çekti demek ki.
Son zamanlarda insanlar, sosyal medyadan ünlülere çok laf söylemeye başladı. Siz bu acımasız yorumlarla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Yani maalesef her geçen gün birbirimize daha az saygı duyar olduk. İnsanlar çok kolay kalp kırıyorlar. Belki de zannediyorlar ki sosyal medyada popüler isimler nasılsa bu acımasız tepkileri önemsemez, görmez okumaz ya da incinmez. Ama hepimizin kırılabileceği bir kalbi var. Kimsenin de kimseyi üzmek gibi bir lüksü yok. Daha özenli davransak, kaostan beslenmek yerine hoşgörüyü, anlayışı seçsek keşke.
Estetikle aranız nasıl? Sevmediğiniz her vücut hattınız için bıçak altına yatar mısınız?
Ben yatmam herhalde. Sağlık her şeydir. Sırf keyif için bıçak altına yatmak benim kulağıma hoş gelmiyor. Ama herkesin düşüncesine saygı duyarım elbette.
Mesela güzellik size göre ne anlam ifade ediyor?
Güzellik göreceli olmakla beraber bir bütündür. Aura, enerji, özün sadeliği, bakım, çekicilik, zeka, kalp, özgüven, yetenek, duruş hepsi bir araya gelir. Ortada bir bütünlük oluşur.
Hayata dair kaygılandığınız olmuyor mu hiç?
Artık olmuyor. Olan her şeyin bir sebebi olduğuna inanıyorum. Yaşanılan her şeyde bir armağan olduğunu biliyorum. Gelen, giden herkesi katkı olarak algılıyorum. Böylelikle hayata dair kaygı değil, yaşama dair zevk duyuyorum.
Sabırlı bir insan mısınız?
Kimi zaman evet, kimi zaman hayır.
Hayattaki en büyük hayaliniz ne?
Gerçekten yaşamak. Anın tadını çıkara çıkara… Neşeyle, hazla, aşkla… Ve tabii ki mesleğine tutkuyla bağlı olan biri olarak, hem sahnede hem ekranda yepyeni karakterlere can vererek, gürül gürül akan bir enerjiyle daha da çok seyirciye ulaşmak.