Türk eski futbolcu ve teknik direktör olan İlyas Tüfekçi'nin oyuncu kızı İlkin Tüfekçi, Sabah TV'den Yasemin Döngel'e konuştu. Oyunculuğa başlama sürecinden bahseden İlkin Tüfekçi, "Bu duygunun bende karşılığı yok" dedi. 8 yıldır ALS hastalığıyla mücadele eden babası İlyas Tüfekçi hakkında da konuşan güzel oyuncu, "Hareket edemiyor, makineye bağlı. Ama günün sonunda babam hayatta. Ben hayatta olduğu kısmıyla ilgileniyorum" sözleriyle duygulandırdı. İşte İlkin Tüfekçi'nin açıklamalarından satır başları…
-Öncelikle hayat nasıl gidiyor, nasılsın iyi misin?
Yaklaşık bir 5 aydır Alaçatı'daydım. Yılın 6 ayı İstanbul'da olup yılın 6 ayı orada olmak nasıl olur diye bir hayal kurdum ve gerçekleştirdim. Çok iyi geldi.
BU DUYGUNUN BENDE KARŞILIĞI YOK
-Projelerinden konuşmadan önce bu sektöre nasıl atıldığını öğrenmek istiyorum. Oyuncu olmaya nasıl karar verdin, bilmeyenler için biraz bahsedelim mi?
8 yıl bale yaptım. Konservatuar bale bölümüne hazırlanıyordum. Sonra ortaokulda bir sahneye çıktım tiyatro yapmak için. Bir şey de yapmıyorum aslında ama o kadar mutlu oldum ki. Bu duygunun bende karşılığı yok. Sonra lisede oyuna seçildim, çok iyi bir süreç oldu benim için. Ödüller aldım. Lise sondayken "Evet ben konservatuvar okuyacağım, Müşfik Kenter'in öğrencisi olacağım" dedim. Sonra "İlkin iyi ki kalbinin sesini, ruhunun yol önderliğini izlemişsin iyi ki" dedim. Okulu bitirir bitirmez de kendimi ekranda buldum.
BABAM HER ZAMAN YANIMDA DEĞİLDİ, ÖZLEM DOLU YILLARDI
-Futbolcu bir babanın kızı olarak, nasıl bir çocukluk geçirdiğini merak ediyorum...
Çok güzel bir ailede büyüdüm. Prensesler gibi büyümenin karşılığını aldım diyebilirim. Hiçbir zaman şımarık bir çocuk olmadım sevgiyle büyüdüğüm için. Bencil bir çocuk olmadım. Babam futbolu bırakmıştı 90'da. Benim aklı başımda olduğum dönemde babam hep teknik adamdı. Anadolu'nun belki 20 ayrı takımında çalıştı. Babam her zaman yanımda değildi. Biz benim okul düzenimi hiç bozmadan hep hafta sonları babamın yanına gidiyorduk. Özlem dolu yıllardı. Doya doya babam yanımda bir sürecim olmadı benim.
BU YOLCULUK BENİ ÇOK GÜÇLÜ KILDI
-Peki babanız İlyas Tüfekçi'nin ALS hastalığına yakalandığını duymuştuk, şuan sağlık durumu nasıl?
8. yılında. Hareket edemiyor, makineye bağlı. Bu yolculuk beni de çok güçlü kıldı, dönüştüm. Şükretmeyi öğrendim. Günün sonunda babam hayatta. Onun için tabii ki kolay değil. Serçe parmağı bile oynayamıyor. Ben hayatta olduğu kısmıyla ilgileniyorum. Moral motivemi buradan beslemeye gayret ediyorum.
-Ve kariyerinizdeki ilk proje olan "Arka Sıradakiler"e gelelim. Bir döneme damga vurdu, tüm Türkiye ekranlara kilitlenirdi... Nasıldı bir duyguydu ilk işinin böylesine tutan bir dizi olması?
Ben hep şanslı oldum Yasemin. Okulu dereceyle bitirdim, Birol Güven ile çok kısa sürede yolum kesişti. Arka Sıradakiler çok keyifli bir süreçti. Hazır olan bir diziye ben dahil oldum. 55. bölümde dahil olarak başladım. Ondan sonra da Papatyam. O daha da benim için özeldi. Çünkü Metin Akpınar gibi dev bir usta ile çalışmak çok büyük bir şans, okul gibi.
KARA PARA AŞK'IN BU KADAR SEVİLECEĞİNİ TAHMİN ETMİYORDUM!
-Aslında her işin büyük yankılar uyandırdı. Arka Sıradakiler'den sonra Papatyam, ondan sonra da yine bir dönemi sallayan "Karadayı". Ama asıl bir iş var ki, sadece Türkiye'de değil dünya çapında yankı uyandırdı: Kara Para Aşk. Hepsinden şöyle bir kısaca bahsederek Kara Para Aşk'a gelmeni istiyorum.
Öncelikle Karadayı'ya değinmek istiyorum. Karadayı benim dönüm noktam. 300 kişi içinden seçildiğim gerçeği var çünkü karşımda Kenan ile oynayacağım için ama hikayede bu kadar yer bulacağı çok planlanan bir şey değildi. Ben çok sevdim Bahar'ı. Ayrılmayı beklemiyordum, hikaye gereği ayrılmak şaşkınlık vericiydi ama bana hediyesi Pelin'le oldu.
Kara Para Aşk, her oyuncuya kısmet olmayacak bir projeydi. Çok fazla ülkeye satıldı. Ben Kara Para Aşk'tan sonra 2,5 sene babamın rahatsızlığından dolayı ara vermek zorunda kaldım. Şimdiki aklım olsa bunu bir seçim olarak görmezdim ama o dönem ben de küçüktüm ben de yolda büyüdüm. Ben üst üste 4 tane ödül aldım, Rusya'da bebeğim yapıldı. Bu kadar sevileceğini tahmin etmiyordum.
SET BİZİM YUVAMIZDI
-80 ülkeye satılan, hala konuşulan bir işten bahsediyoruz. Neydi bu dizinin böylesine sevilme sırrı?
Önce yönetmenimiz, çok detaylarla çok emekle sağlam kıldı. Ve ekip arkadaşlarım Tuba (Büyüküstün) ve Engin (Akyürek) ile çok güzel vakit geçirirdik. Çok da uzun vakit geçirirdik. O dönem biz bir karavanda hep birdik. Sıkılsak da yorulsak da yine aynı karavandaydık. Nice güzel anı biriktiriyorduk. Set bizim evimizdi yuvamızdı. Ve burada gerçekten de herkes işini sahiplendi.
'KARA PARA AŞK' WHATSAPP GRUBUMUZ VAR!
-Hala görüşüyor musunuz?
Görüştüğüm arkadaşlarım var. Tuba ile hiç kopmadım zaten. Bizim "Kara Para Aşk" Whatsapp grubumuz var hala. Onun dışındaki büyün oyuncularla bayramdır, özel gündür doğum günüdür atlamadan sürdürüyoruz.
-O kadar güzel anlattın ki bir unutulmaz set anısı elbet vardır diyorum…
Ahmet Hoca, Engin, Tansu ve ben poligona gittik bir gün. Doğru silah tutmak için pratik yapıyoruz. Engin güzel atışını yaptı, Tansu da atışını yaptı sıra bana geldi. Beyler de arkadalar. O ara Ahmet Hoca "İlkin" dedi, ben "Efendim" derken silahla onlara döndüm. Bir anda üçü birden elleri kaldırdı (gülüyor). "Tamam sakin ol ve öbür tarafa dön" dediler ve inanılmaz güldük.
-Peki biraz da kişisel ilgi alanlarından bahsetmek istiyorum. Sosyal medyada da gördüğümüz üzere pole dansı ile ilgileniyorsun. Pek görmeye alışık olduğumuz bir spor dalı değil, nasıl heves ettin?
Covid hayatımıza gelmeden önce haftanın 3-4 günü sahneye çıkıyordum. Korona ile bütün sistem durdu. "Bir şey üretmeliyim" dedim. Evde yapabileceğim, hem disiplinli hem spor olacak hem de dans ne yapabilirim diye düşündüm. Pole dansı da merak ettiğim bir dans türüydü. Kısa zaman içinde de kıvırdım.
DAVID BECKHAM HİKAYELERİME BAKMAYA DEVAM ETTİ
-Sosyal medyayı da aslında aktif kullanıyorsun diyebiliriz. Seninle ilgili sosyal medya dediğimiz zaman aklıma David Beckham'ın hikayelerine bakması ve bu haberin gündeme bomba gibi düşmesi geliyor aklıma. O süreçte de konuşmuştuk ama, seni nasıl buldu, ne kadar sürdü stalk, hala devam ediyor mu diye sorsam?
Artık sosyal medya çok güçlü. Bugün kime istersen mesaj atıyorsun ve ulaşabiliyorsun. Herkes mesajlarına bakıyor, görüyor. Bir gün Müşfik hocayla fotoğrafımı paylaşmıştım, bir baktım David Beckham. O zaman sahte filan dediler ama öyle bir durum da yok. O gün de 5 tane hikayemin hepsine bakmış. Ben de onu ekran görüntüsü alıp "Aa doğru mu görüyoruz?" diye yazdım ve ondan sonra patladı. Bir iki gün kadar bakmalar devam etti.
-Hiç mesaj attın mı?
Yok atmadım.
-Peki bu gelişmeden sonra başka stalk yapan, seni şaşırtan bir ünlü oldu mu? Bu arada Messi'nin de Kara Para Aşk'ı izlediğini görmüştük. Belki David Beckham da izliyordur...
Bizim yaptığımız işler de artık dünya çapında. Çok büyük bir yıldız ama nihayetinde bir insan. Ama cevap budur diyeceğim bir şey yok.
HİÇ BIÇAK ALTINA YATMADIM
-Hakkınızda zaman zaman değişim ve estetik haberleri yapılıyor. Var mı hiç estetiğin?
Hiçbir bıçak altına yatmışlığım yok. Çok saygı duyarım ama o yapıda değilim. Bir gün olur muyum pek sanmıyorum ama. Bizim mesleğimiz mimiklerle ya, kötü bir şey olarak görmüyorum ama ele aldıkları yaş 18. Verdiğim kilo, yüzümün oturması… Değişiyorsun, dönüşüyorsun. Öyle olsa dişlerimi de yaptırırım. Estetik kaygısı olan bir insan değilim.
KENDİMİ AŞKSIZ BIRAKMAM
-Şıpsevdi biri misin?
Aşk hep var. Hep aşığımdır. Aşksız kalmam. Aşka aşık bir yapım var. Kendimi aşksız bırakmam.