Yönetmenlikte başarılı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Sinema filmi yapmak yetişkin legosu gibi. Elinizde iyi bir hikâye varsa bu hikâyeyi anlatmak için birtakım parçaları bir araya getirmeniz lazım. Ben şimdiye kadarki kamera önündeki tecrübemle bunu yapabileceğimi düşündüm. 'Yapışık Kardeşler'i de ben yönetmiştim ama aklımca ciddi bölümünü beceremediğimi gördüm. Fakat 'Müstakbel Damat'ta iyi bir hikâye anlattığımı düşünüyorum. Yönetmenlik iddiam hiç yok ama biz üç yakın arkadaş olarak bu oyuncaklarla biz oynamak istedik, oyuncakları başkasına vermek istemedik.
Peki, kendi oyunculuğunuzu eleştiriyor musunuz?
Erdal Abi'yle Hande'nin performanslarını görünce eleştiriyorum. Onlar çok iyi oynamış çünkü. Ben de onlara layık olmaya çalıştım. Ekip çok kuvvetli. Özellikle Erdal Özyağcılar'ı takdir etmek bana düşmez, ustamdır ama müthiş bir performansı var. Onun da ilk başrolü biliyor musun? Hatıralarımızdan çıkmayan, defalarca seyrettiğimiz Türk sinemasının en güçlü filmlerinin hepsinde var ama ilk defa bu filmde başrolde yer alıyor. Bu da bize kısmet oldu çok şanslıyım.
Erdal Abi filmde baya hırpalanmış. 'Hasan' karakterinin sakarlıkları yüzünden almadığı darbe kalmıyor. "Bu kadar da yeter" demedi mi?
Hiç demedi. Sevdikçe daha çok istiyor. Suratına kahve tükürme sahnesinde ise mesela o motive etti beni, tükür diye. O manada Erdal abi çok tecrübeli. Kendisinden ne istendiğini o kadar iyi biliyor ki, sahneye hizmet etmek için de her şeye çok açık.
Filmle ilgili beklentiniz nedir? Ne kadar izlenirse sizi mutlu eder ya da kendisini kurtarır?
Ben TV'den kazandığını sinemaya, sinemadan kazandığını tiyatroya yatıran biriyim. Yeni sinema filmleri için iyi bir gişe rakamına ulaşmasını tabii ki isterim. Ama bizim hesabımız artık seyirci çarpanıyla çıkmaz. Çünkü filmi çektiğimiz dönemle bugünkü arasında çok büyük bir değişim var. O günkü prodüksiyon bedeli bugünün reklam tanıtım bedeline denk geldi.
YOKLAMA KAÇAĞIYDIM KAYINPEDERİM ALBAYDI
■ Siz nasıl bir damatsınız?Kendinizi kayınpederinize ya da kayınvalideye beğendirme durumu yaşadınız mı?
Herkesin vardır. Kayınpederimle tanışmaya giderken yoklama kaçağıydım, kayınpederim de albay emeklisi. Daha ne olsun. (Kahkahalar) Çok acayip gergin bir hikayeydi. 'Hasan' kadar uğraşmadım diyelim.
■ Hayatınızın hangi döneminde olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Şu an hayatımın iş seçme bakımından en konforlu dönemini yaşıyorum. Şahsım adına olmasa da yapım ekibi adına ekonomik kaygılarımız oluyor tabii ki. Çiftlik, yapım şirketi, restoranlar derken 100'e yakın kişi buradan ekmek yiyor. O yüzden sinema ve tiyatro hayatımın devam etmesini istiyorum.
TOPRAKLA UĞRAŞMAK TERAPİ GİBİ
■ Çiftçiliğe neden merak sardınız?
Pandemi öncesinde karar vermiştim. Pandemi bahanesi oldu aslında. Çok acayip bir uğraş benim için. Neden bu kadar geç başladım bilmiyorum. Bir restoranım vardı. Büyük hevesle başladık cahil cesaretiyle. Tedarik zincirine baktığımızda kendi bahçemiz olsa daha iyi olacağına kanaat getirdik. Burayı 3 günde almaya karar verdim ama 1 ayda alabildim. Eşimi anca ikna ettim çünkü. Restoran için tarım yapmaya başladık. Tarım yapmanın ne kadar zor olduğunu 1 yılda öğrendim. O arada pandemi başladı. Kimine zarar kimine kâr oldu. Çok zor bir dönemdi, ben sabahtan akşama kadar toprakla ilgilendim.
BABALIKTAN ASLA VAZGEÇILMEZ
■ Babalık da hiç bitmeyen görevlerden biri. Nasıl bir diyalog var çocuklarınızla aranızda.
Çok iyi diyaloğumuz var. Ferit 4'e gidiyor, Ömer birinci sınıfa başladı. Ferit takılıyor arada, 'Ne iş yapıyorsun baba oyuncu musun restorancı mısın?' diye. Farklı kimlikler oluyor zaman zaman ama ilk sıraya her zaman babalığı yazıyorum. Oyunculuktan vazgeçilir ama babalıktan geçilmez.