Merkür yine ömrümüzü törpülüyor... Siz gezegen işlerine ister inanın ister inanmayın. Ben artık fena halde inanmaya başladım... Gezegen aleminde ne oluyor son günlerde? Merkür geri gidiyor. Aç parantez;
iletişimle ilgili her şeyin canına okunuyor. Elektronik eşyalar bozuluyor. Sonracığıma randevularınız aksıyor. Bir türlü işlerle ilgili haber gelmiyor, sonuç çıkmıyor. Öylesine adamı kanırtan bir belirsizlik hali yani.
FACEBOOK'A BAK!
Bu arada suya dikkat edilmesi gerekiyor tabii. Misal geçen sabah uyandığımda mutfağımı su basmıştı. Mutfağım da bir şey mi, sanki hayatımı su bastı bu aralar. Her şey duruyor gibi, biri beni pause'lamış gibi... Geceleri uyuyamıyorum, yatakta bir sağa bir sola dönüyorum, sebepsiz sıkıntılarda boğuluyorum. Neyse... İşte öyle bir gecenin ertesi gazeteye geldim. Bu sefer temizlikle kafayı bozmuşum, odada ne var ne yok atıyorum... Ve sabahlarımın beklenen anı; İpek daldı içeri. Suratı sirke satıyor. Karşıma oturdu... "Ne bu surat İpek?" "Canım sıkkın, facebook'uma bak, yazdım" Hımm... İpek karşımda ama derdini anlamam için facebook'taki durumuna bakmam lazım. Ben de ikiletmeden açıyorum İpek'in facebook'unu. Uyumlu insanım maşallah! Şöyle yazmış
İpek: "Her an her şeyi yapabilir, gidebilir, kalabilir, boş verebilir, vazgeçebilir..." Ne ya bu? Yeni
Sertab Erener şarkısı mı? Hemen cevap yazıyorum:
"İpek n'oldu?" Fakat İpek karşımda ha! O anda silkelenip kendime geliyorum. Merkür bu kadar da etkili olamaz değil mi? En yakın arkadaşımın derdini niçin facebook'tan öğrenecekmişim? Ama o kıvama geldik mi geldik! Bu topumuzun başarısı mı? Evet! Bu topumuzun karın ağrısı mı? Evet! Bu topumuzun iletişememesi mi? O da evet!
Allah aşkına her şeyimiz bu kadar ortadayken, an be an durum bildirirken nasıl oldu da kopuk, soğuk, samimiyetsiz bir hale gelebildik? Bu neydi? Günün sorusu!
Merkür sen de bir ileri git be kardeşim! Bu da günün temennisi...