Kıyafetler ve aksesuvarlar, bedenimizi değiştirir ve dönüştürür. Bu dönüşümü sanat haline getirenler ise moda tasarımcılarıdır. Yaşadığımız topraklara ve kültürlere ait özellikler taşıyan tasarımların ayrıcalığı ise tartışılmaz. Niyazi Erdoğan ve Mehtap Elaidi; ülkemizin en iyi tasarımcıları arasında yer alıyor. İstanbul gibi bir metropolde yaşayan bu iki sanatçı, modanın olmazsa olmazı evrensellik ve güncellik boyutlarını yansıttıkları 2016 ilkbahar/ yaz koleksiyonlarına ait tasarımları ile gündemde. Uzun bir zaman önce yüzyıllardır moda dünyasına hükmeden kadın kıyafetlerinin artık yavaş yavaş ikinci plana düştüğünü, bunun karşısında ise erkek modasının güçlendiğini söylemiştim. Artık tasarımcıların 'Erkekler ne ister?' sorusunu kendilerine daha çok sorduklarını çünkü erkeklerin de kıyafet alanında kendi isteklerinde özgür olmak istedikleri bir dönemin başlangıcında yer aldığımızı belirtmiştim. Erdoğan, mimarlık eğitimi aldıktan sonra ülkemizin belli başlı tasarımcılarını bize kazandıran İTKİB Genç Tasarımcılar yarışması ile tanınan bir tasarımcı. Erdoğan'ı son dönemde sanırım en çok, 'Delibal' filminin galasında Çağatay Ulusoy'un giydiği bordo siyah takım elbisenin tasarımcısı olarak size hatırlatabilirim. Erdoğan, 2016 ilkbahar/ yaz koleksiyonunda tasarıma ilk başladığı alana; mimariye dönmüş. Aslında tasarımcının ayakkabıdan çantaya tüm tasarımlarında güçlü temellendirilmiş bir yapının varlığını hissetmemiz, kendisinin eğitimini aldığı mimarlıktan hiç kopmadığı anlamına geldiğini düşünüyorum. Çelik ve çimentonun birleşimi ile basit ama sağlam mimari yapıların yaratılmasına imkan sağlayan betondan ilham alan Erdoğan'ın son tasarımları, bu nedenle sade ve güçlü. Tasarımlarını hareketlendirmek için 1850'li yıllarda sanatın yapı sektörüne yansımasıyla Akdeniz ülkelerinin mimari tasarımlarında görülen yer süslemesi karosimanlardan yararlanan Erdoğan; moda tasarımının evrenselliğini yerel ögeler ile beslemesi bahsine harika bir örnek.
ÇOCUKLUĞUMUZA DÖNÜYORUZ
Sade ve ölçülü tasarımları ile 'Her zaman, her yerde şık' olunabilecek kıyafetler yaratan Mehtap Elaidi, 2016 yazına renk getirmeyi planlamış. En güzel yaz anılarımızın saklı olduğu çocukluktan ilham alan Elaidi, her birimizi birer küçük hanımefendi yapmaya kararlı görünüyor. 'Ya! Ya!' isimli koleksiyonunda siyah-beyaz birlikteliği kadar, kız çocuklarının olmazsa olmazı pembeye de yer veren Elaidi'nin tasarladığı beyaz gömleklere kız isimleri vermesi ise güzel bir sürpriz olarak karşımıza çıkıyor. Swarovski ile iş birliği yaparak kristal taş detayları eklediği tasarımları, çocukluktan genç kadınlığa geçiş dönemimizi anımsatıyor; ne çocuk, ne kadın ama alabildiğine dişi. Bu dönemin revaçta olduğu 1930 ve 1960'lı yılların esintilerini taşıyan koleksiyonu ile Elaidi, şu soğuk günlerde iple çektiğimiz yaz aylarına daha çok özlem duymamıza yol açıyor.