Televizyon ekranı karşısındaki esaretimin arasına, bu hafta da iki kitap ve bir albüm sıkıştırmayı başardım. Öncelikle Leyla Karaca'nın ilk kitabı Reyting Aşkına'dan söz etmek istiyorum.
Sıkı bir televizyon izleyicisi olan Karaca; ekranın giderek kirlenmesine daha fazla sessiz kalamayıp isyanını kelimelere dökmüş.
Eminim, okuyan televizyon izleyicileri her cümlenin ardından "Evet, gerçekten yaa", "Vallahi aynısını düşünmüştüm", "Hay ağzına sağlık" türünden onay cümleleri kuracaklardır.
Ekrandaki yozlaşmanın ve sığ reyting kayalıklarının adeta MR'ını çekmiş Karaca...
Üstelik bunu yaparken; harika bir mizah dili de kullanmış. Kitaptan alıntı yapmak isterdim ama kitap öyle bir bütün ki, bir parçasını ayırırsam, diğerlerine haksızlık edeceğimden korktum. Eğer siz de çoğunluk gibi reyting karanlığında yolunuzu bulmakta güçlük çekiyorsanız, bu beyaz bastona ihtiyacınız var demektir. Mutlaka okunmalı...
İki kitap arasında bir müzik molası... Mehtap Meral'in ismini duydunuz mu bilmiyorum. Ben albümü elime ulaşana kadar duymamıştım. Hem kendisinden hem dinleyicilerinden bu cehaletim için özür diliyorum. Ve 'gecikmişliğime' kahroluyorum.
Ben ki tangoyu, rumbayı, mamboyu ve tüm Latin ezgilerini seven, Şecaattin Tanyerli ve Esin Engin tangolarına yetiştiği için kendini şanslı addeden biriyken, Mehtap Meral'i nasıl ıskalamışım, bilmiyorum...
İmbikten damlayan saf su gibi bir ses... Arkada muhteşem kemanlar, harikulade akerdeonlar, enfes ritmler... Biri hariç, (Ben Her Bahar Aşık Olurum -
Söz: Aysel Gürel Beste:
Selmi Andak) tüm şarkıların söz ve müzikleri Mehtap Meral'e ait... Uzun zamandır sonbahara bu kadar yakışan bir albüm dinlememiştim.
Napoliten sevenlere şiddetle tavsiye ederim.
Magazin medyası insanları bazen ne kadar yanlış ve eksik tanıtıyor. Çıldırtan Öyküler'i okuduktan sonra yazarı Nilüfer Açıkalın'ın yıllardır sadece bir magazin karakteri olarak karşımıza çıkarılmasının ne kadar büyük bir haksızlık olduğunu fark ettim.
Bu, Açıkalın'ın 8'inci öykü kitabıymış meğer...
Adını sonuna kadar hak ediyor. İnsanı çıldırtan, tahrik eden, uyaran acayip bir dili var. En heyecanlı yerinde, yağmurun rüzgarı kesmesi gibi sonlanan acayip vurucu finaller... Her yazarı kıskandıracak harika tasvirler, teşbihler... Her cümlesinde "Bu kızın bir stili var" dedirten kendine özgülük... Meğer Nilüfer çoktan beridir dalmış edebiyat alemine ve çıkmış Açıkalın'la...