Amerikalı rock grubu The Flaming Lips ; koronavirüs önlemleri çerçevesinde konsere dev şeffaf balonların içinde çıktı, 100 dinleyici de konsere bu balonların içinde katıldı. Çok tuhaf bir görüntüydü...
Çin'in tüm dünyaya sattığı bu toplar; yıllardır sahne sanatçılarının performans için veya plajlarda tatilcilerin içine girerek denizdeki etkinliklerde kullandığı bir materyal aslında. Ben de bu işi iyi bilen bir isme, etkinlik ve sahne sanatları yönetmeni Özgül Tuncer'e "Bu balonlar sanat dünyasının kurtarıcısı olabilir mi?" diye sordum.
Tuncer, bu sistemin uygun olup olmayacağı konusunda şunları söyledi: "Bir insan bu şeffaf topun içinde en fazla 12 dakika kalabilir, Çünkü top içine giren kişinin üzeri fermuarla kapatılıyor. Ufak bir yerden elektrikli hava pompası ile hava verilerek top şişiriliyor."
ÇİNLİLER'E YARADI
Bir konserin bu sürelerden daha fazla olduğu düşünülürse, kişinin oksijensizlikten hayatının tehlikeye gireceğini belirten Tuncer, sözlerine şöyle devam etti:
"Her top başında görevli bir personel olmasının getireceği maliyet de hesaba katılmalı. Bu arada içeride biriken karbondioksidin dışarıya atılması için süreye ihtiyaç var. Sağlık risklerinden dolayı tercih etmediğimiz bir sahne şovu. Bence internet ortamında reklam yapılmış bir haber gibi geliyor. Görülen o ki; top satışlarındaki patlama Çinlilere yaradı."
Tuncer haklı, bu iş Çin ekonomisine yaradı...
BU NE KISKANÇLIK!
Kültür ve Turizm Bakanlığı, tanıtım çalışmaları kapsamında yurt dışında Türkiye'yi tanıtması planlanan 19 ünlü Türk şefini belirledi. Liste de Nusret Gökçe de vardı. Bu gelişme sonrasında bir 'elçilik' tartışması başladı. Herkes dünyaca ünlü kasap Nusret Gökçe hakkında eleştirel yazılar yazdı. Yok 'Adam kendini kültür elçisi ilan etti', yok 'Et tokatlayan Nusret şef değil', yok 'Ali Nazik yapman gerek senin'... Liste uzayıp gidiyor.
Yahu Saltbea hareketi ile dünyada popüler olan Nusret'in herhangi bir liste ile birileri tarafından elçi seçilmesine gerek yok ki, bu neyin hazımsızlığı! Adam zaten tüm dünyada marka. Bir de çıkıp büyük büyük şefler Gökçe'yi eleştirmiyor mu, akıl alır gibi değil... Düştükleri komik durumun farkına varamadıktan sonra reçeteli tarifle yemek yapsalar ne olur?
Erzurum'un Paşalı Köyü'nden zirveye çıkan Nusret'i küçük görüp aşağıya çekme girişimleri sadece sizden götürür. Nusret'i belki köylü, cahil, görüyor olabilirsiniz ama kendisinin geldiği nokta, sizin övündüğünüz Michelin Yıldızı da dahil tüm samanyolunu kapsıyor.
KONUŞTU YİNE BİZİM SAKSI
Sabun köpüğü şöhretler bir süre sonra sektörden atıldıklarında saçmalamaya başlıyor. O zavallılardan biri de Hilal Cebeci... Geçtiğimiz günlerde dizi sektörü üzerine manasız açıklamalar yapan Cebeci, reyting belirlemedeki sınıflandırmalardan biri olan 'Total' için 'embesil' ifadesini kullanmış. 'Herbokolog' sıfatını layıkıyla taşıyan Cebeci'nin yaptığı bu saygısızlık üzerine tek bir şey söylemek gerekir: Embesil senin gibi saksıyla çıplak poz verene denir!
GERÇEK BİR HİKAYE
At yarışından anlamam ama Gazi Koşu'larını takip ederim. At sahipleri, jokeyler, seyisler ile olan hikayeler hep ilgimi çekmiştir. Bu nedenle 40'a yakın atı olan ve 'Inspector' isimli atıyla 2007'de Gazi Kupası'nı kazanan Hayrullah Doğan'ın çıkardığı ilk romanı 'Başkası İçin Yaşayanlar'ı hemen okudum. 'Hepimiz kendimiz için doğarız ama ne yazık ki çok azımız kendimiz için yaşarız' motto'lu kitap; gerçek bir hikayeyi anlatıyor...