Yaşadığınız hayattan memnun musunuz?
Yoksa kendinizi ait hissetmediğiniz bir evlilikte ya da sektörde mi buldunuz?
Belki hayattaki beklentileriniz öngördüğünüz gibi gerçekleşmedi.
Ya da istediklerinizi elde ettikten sonraki hissiniz değişti. Hayatınızdaki sorumluluk ve stres arttıkça daha sabırsız, tahammülsüz bir insan oldunuz ve hayattan keyif alamıyorsunuz...
50'li yaşlara geldiğimizde daha genç yaşlarda vermiş olduğumuz iyi ya da kötü bazı kararların önemini sonradan anlıyoruz. 'Her şeyin bir sebebi var' diye geçmişi kabullenenlerden de olsanız, 'Keşke şöyle yapsaydım' diye pişmanlık duyanlardan da olsanız; geçmiş hatalarınızdan mutlaka öğrendiğiniz bir şeyler vardır.
Doğru karar verme yeteneği tecrübe ile gelişiyor. Tecrübe ise yanlış kararlar vermeden kazanılmıyor.
Hayat bizi sınamadan, bazı şeyleri idrak edemiyoruz.
Benim mesela 20'li yaşlarda özgüvenim hiç yoktu. Aradan geçen onca yıla ve yaşanmışlığa rağmen, 50 yaşımda da müthiş bir özgüven sahibi olduğumu söyleyemem.
Aslında dışarıda güçlü görünen insanların bile ne kadar özgüvensiz olduklarına tanık oluyorum sürekli. Yüzeyde gösterişli bir hayat yaşamak, içinizdeki eksikliği kapatmaya yetmiyor.
GEÇMİŞİ DEĞİŞTİREMEZSİNİZ
Zaten illa özgüven kazanmanın peşinde koşmayı da boşverin bence.
İnsanız... Her zaman içimizde bir şeyler eksik kalacak.
Önemli olan korkusuz olmak değil; korkunun ötesine geçebilmek ve fonksiyonunu sürdürebilmek.
Sorunlarla karşılaştığınızda dünyanın sonu gelmiş gibi hissetmeyin. Başınıza gelen her kötü tecrübeyi 'tek başına' hayatınızın bütünüymüş gibi görmeyin. O tecrübeden çok daha büyük bir hayatınız var. O yüzden, olur olmaz her şey için çok ama çok gereksiz yere endişelenip sağlığınızı, ruhunuzu ve ilişkilerinizi yıpratmayın.
Geçmişi değiştirmeye de çalışmayın. 'Böyle olmamalıydı', 'öyle yapmamalıydım' demeye devam ettiğimiz sürece; var olan bir gerçeğe karşı koyuyoruz ve müthiş enerji tüketiyoruz. Geçmişi değiştiremezsiniz, ama ona yazdığınız hikayeyi ve o hikayeden nasıl etkilendiğinizi değiştirebilirsiniz.
Sürekli başkalarının olmamı istediği gibi olmak için çırpınan genç kızlık halime şunu söylemek isterdim: 'Hayatta her şey yolunu buluyor. O yüzden rahat ol ve içinden geldiği gibi yaşa!' 20 yaşındaki kızım Mira, iğneden çok korkar. Çocukluğu boyunca her aşı olacağı zaman ortalığı birbirine katardı. Geçen gün sağ elinin bileğine (en acıyacak yerlerden biri) kendi çizdiği ayçiçeği dövmesini yaptırdı. 'Neden ayçiçeği?' diye sordum. 'Ölene kadar dik durduğu için' dedi.
Hayatınızdaki sorunlara ve kayıplara karşı dimdik ayakta varolabilmek ve her seferinde yüzünüzü güneşe dönebilmek...
Mutluluğun temeli bu! Hatta ta kendisi...
İçinizdeki ayçiçeğini ortaya çıkartın.
Bütün kalbimle iyi yıllar.