Hülya Avşar'ı izliyorum, gözlerim ve kulaklarım açık. Hülya Avşar'ı izliyorum, onun kulakları kapalı, mavi gözleri açık. Ve de Hülya Avşar'ı izliyorum, onu
Arda Turan'ın karşısına geçmiş top kapmaya çalışan üçüncü lig futbolcusu gibi görüyorum, açık, açık. Onun yeni kanalında, yeni programının adı:
'Hülya Avşar Soruyor'. Bir kere peşin peşin seyirci şunu anlıyor:
Hülya Avşar kesinlikle soramıyor!
TAHTAKURUSU GİBİ EZER
Halbuki bu işi gayet iyi kıvırıyordu eski kanalında...
Acaba Hülya Avşar bu programa hazırlanamıyor mu? Ekibinde sıkıntı mı var? Geçen hafta Hülya Avşar soramadığı için,
Yaşar Nuri Öztürk yayını terk etti. Ki malum, hocamız pek sakin, sabırlı ve pamuk bir kişilik değildir. Onu hele ki canlı yayında tutabilmek sıkı bir deneyim ve profesyonellik gerektirir. Baş edemeyeceksen çağırma, çalışmadan ekrana çıkma. Bu hafta da
Okan Bayülgen Hülya'yı ezdi geçti. Yani tabii, sen Okan Bayülgen gibi bir laf cambazını canlı yayına çıkartıp hala,
"Kızınızın adı neden İstanbul?" kıvamında sorular sorarsan, Okan da seni tahtakurusu gibi ezer. Üstelik bunu sana kahkahalar attırırken yapmak gibi de hünerleri vardır. Ağzını açıp "Gık" diyemezsin. Hadi gık'ı geçtik, öyle kalakalırsın ki, adamın dediklerini de anlayamayıp seyirciyi komaya sokarsın. Oysa
Hülya Avşar zeki kadındır, Hülya Avşar özel kadındır, Hülya Avşar doğru planlandığı zaman harikalar yaratır. Ki daha önce yapmışlığı vardır. Ama bu ekiple, bu konuk seçimiyle, bu sorularla olur mu? Nayır, nolamaz! Kabak tadından farkı kalmaz. İyisi mi Hülya Avşar gerçekten sormaya başlasın, dersine çalışsın. İmza: Bir seven.