Geçtiğimiz yıllarda 'Kırgın Çiçekler' dizisindeki rolüyle dikkat çeken Burak Arslan; yedi enstrüman çalıyor, dört dil biliyor, sosyal sorumluluk projelerine destek oluyor. Hem oyunculuk, hem de müzik eğitimi olan Arslan, eğitimini Londra'da tamamladı. Üstelik Al Pacino'dan ders alma şansını da yakalamış. Arslan, bir süredir de Yeşilay ile çalışıyor; köy okullarını geziyor, çocuklarla buluşup söyleşilere katılıyor. Oyuncu ile Renaissance Polat İstanbul Hotel'de bir araya geldik ve hakkında bilinmeyenleri konuştuk:
Hayalimde Hollywood yok ama Oscar var. Hollywood, daha çok bir hedef benim için. Yurt dışında oyunculuk yapmak, drama okumak çok zor ama bu zorluklar ayrı bir perspektif katıyor insana. Oraya gitmeden önce daha az okuyan, araştıran ve merak eden bir insandım. Beni en çok merak anlamında geliştirdi.
Her oyuncunun hayalidir Al Pacino ile buluşmak. Ben her yıl Pacino'dan altı ay ders alıyorum, bu sürede inanılmaz şeyler öğreniyorum. Oscar'lı çok büyük bir oyuncu olmasına rağmen; paylaşmanın ve bir şeyler öğretmenin zevkini gözlerinde görebiliyorsunuz. Bu kadar mütevazı bir aktör görmedim.
Bir oyuncuda dış görünüş önemli çünkü yaptığımız işte insanlar bizi, tamamen dış görünümümüzle algılıyor. Bunu sadece yakışıklılık ve güzellik anlamında söylemiyorum ama...
'ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZ'
Yeşilay, sivil toplum kuruluşlarının içinde bence en güçlü olanı. Çünkü dokunduğu konu, Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri olan bağımlılık problemi. Yeşilay ile birlikte bir köy okulu projemiz var. Hem köy okullarındaki çocuklara yardım ediyor, onlara bir hayal aşılamaya çalışıyoruz, hem de Yeşil Sahne Platformu ile öğrenci ve gençlerle buluşuyoruz. Bizler örnek alınan, yeri geldiği zaman özenilen insanlarız. Bu durumda bizim de, pozitif bir değer katmamız gerekiyor onlara. Ben de Yeşilay'a sonuna kadar destek vereceğim.
O ücra bölgelerde yaşayanlar batıdaki şehirlerden daha çok ziyaretler yapılmasını istiyorlar. O tarafa doğru bir korkumuz mu var, önyargımız mı var bilemiyorum ama giden çok az insan var. Bizleri Oscarlı oyuncu, Hollywood ünlüsü gibi karşılıyorlar. Hem öğrenciler, hem devlet, hem esnaf, hem bürokratlardan çok ilgi görüyoruz. O çocuklar bizim geleceğimiz; onları sahipsiz bırakmamız, yarın sahipsiz kalmamız demek...