Dün Uluslararası Engelliler Günü'ydü. Bu vesilesiyle çok özel bir isimle, Ufuk Koçak ile konuştum. 1999 Gölcük depreminde enkaz altında üç gün yaşama tutunan ve bacaklarını kaybeden Koçak'ın hikayesi hepimize örnek olacak türden. Hayatındaki tüm engelleri aşarak Dünya Serbest Dalış Rekortmeni olan Koçak, şimdi de Everest Dağı'na Türk bayrağını dikmeye hazırlanıyor. Koçak'ı, hem bu başarılarını hem de hedeflerini konuşmak için aradım. Öncelikle kendisine 'engelli' denilmesinden hoşlanmadığını belirten Koçak, "Bizler 'engelli' değil, 'engellen' insanlarız" dedi.
"Engelli olan yollar, kaldırımlar, mimari yapılar ve kalbinde sevgi taşımayan insanlardır" diyen Koçak, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz uzvumuz olmadığı için engelleneniz.
Uzuv kaybını engelli olarak tanımlayacaksak, o zaman parası olmayanı da 'ekonomik engelli' olarak tanımlamalıyız. Ben hayatta ne yaşarsam yaşayayım hep tevekkül ettim. Depremde enkaz altında üç gün kaldım. Kurtuluşum mucizeydi aslında. Enkaz altındayken kendimi yerin ve göğün sahibi olan Allah'a bıraktım, ona teslim oldum. Benim için en kıymetli şey yaşamak ve mücadele etmek. İnsanların imkansız diye gördüklerini başardım. İki defa dünya serbest dalış rekortmeni oldum. Rekorumun birini PKK'lı teröristler tarafından öldürülen Eren Bülbül kardeşime adadım. Rekor kırdığım zaman Türk bayrağını taşımak benim için çok büyük bir onurdur. Rekorları kırdıktan sonra Venedik'teki engelsizlerin yarıştığı dalış şampiyonasına, sporculara moral-motivasyon için beni konuşmacı olarak çağırdılar. Çok büyük mutluluktu benim için."
'SPONSOR BULAMIYORUZ'
Kendi imkanları çerçevesinde dalış rekortmenliğine hazırlanan Koçak, şunları söyledi: "İki yıl önceki rekor çalışmalarım için sponsor bulamadım, hazırlanmak için de kredi çekmek zorunda kaldım. İki yıl önce çektiğim kredi daha üç ay önce bitti. Bizim gibi kendi imkanlarıyla uluslararası başarı için mücadele eden sporcularımıza umarım büyük şirketlerimiz sponsor olur."
Hollanda hükümeti Ufuk Koçak'a onları yarışmalarda temsil etmesi için vatandaşlık ve maddi yardımda bulunma teklifinde de bulunmuş. Ancak bu teklifi "Ben Türk vatandaşıyım, ülkemi dünyanın hiçbir yerine değişmem" diyerek reddetmiş. Türk bayrağını Everest'e taşımak için de hazırlık yapan Koçak, pandemi sürecinden dolayı hazırlıklara bir süre ara verdiğini ancak bu hedefini en uygun zamanda gerçekleştireceğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
"Enkaz altından çıkarılıp hastaneye yatırıldıktan sonra düşünecek çok vaktim oldu. Ayaklarım olmadan ellerimi kullanarak en rutin ihtiyaçlarımı bile kimseden yardım almadan gidermek istiyordum. İşte o günlerde ilk tırmanışımı klozete tırmanmak için yapmıştım. O günden bugüne hayatıma çok şey kattım. Dün klozete bile zor tırmanırken bugün gözümü Everest'e diktim. Hayatımıza sınırlar koymayalım. Azmederek, çalışarak sınırları aşabileceğimizi insanlara göstermek en büyük amacım. Şimdi görüyorum pandemiden dolayı insanlar evde kalmaktan şikayet ediyor. Bir de 'engelli' diye tanımladığınız insanların hayatlarına bakın. Onlar eve mahkum, çok nadir dışarıya çıkabiliyor. Evlerde kaldığımız bu süreçte engellenen insanlarla empati yapmak için güzel bir fırsat bu durum. Umarım, hayatın normal akışında dışarı çıkmak için türlü çaba harcayan, koşullarını zorlayan, 'engellenen' vatandaşlarımızın neler hissettiğini daha iyi anlarız."