Bir süredir 'online' oyunlar ile seyircilere ulaşan tiyatrolar, artık yeni oyunlarının prömiyerlerini de çevrimiçi olarak yapıyor. Moda Sahnesi'nin 'Sahneden Naklen' yayınları bu kez tiyatroadam'ın yeni oyunu 'Einstein'ın İhaneti'ne evsahipliği yaptı. Ben de evde oyun izlemenin keyfini yaşamak için bilgisayarımın başına geçtim. Evde bir yandan çayımı yudumlarken diğer yandan bu oyunu izlemek gerçekten konforluydu ama tiyatronun dünyasına aykırıydı. Yani imkanlar ortam güzel ama ruh yok maalesef.
Normal zamanda bu oyun için Kadıköy'deki Moda Sahnesi'ne gidip, oyunu seyretmek için gelenlerle sosyalleşir, oyunu beğendiysek ayakta alkışlar, sonrasında da fuayede oyuncuları bekleyip tebrik ederdik. Bu yeni normalde biz izleyici olarak oyunu izledik, sesleri duyduk ama oyuncular seyircileri göremedi, alkışları duyamadı. Oyundan sonra her prömiyerde olduğu üzere oyunda emeği geçenler sahneye çıktı ve seyircilere seslendi. Umarım en kısa zamanda normal seyrimize dönüp anı yaşamaya devam edebiliriz.
YÜZLEŞME
Oyuna geçecek olursak, Eric-Emmanuel Schmitt'in yazdığı 'Einstein'ın İhaneti' oyunu ABD'ye kaçan ünlü fizikçi Albert Einstein'ın New Jersey'de sokakta yaşayan bir serseri ile ilişkisi üzerine kurulu. 1939 yılında Almanya'dan Amerika'ya kaçan Einstein, New Jersey kıyısındaki bir gölde tanıştığı orta yaşlı bir avareyle kısa sürede ahbap olur. Giderek birbirlerine daha çok bağlanan ikilinin sohbeti sırasında ünlü bilim insanını yakından tanıma fırsatı buluyoruz. Bilindiği üzere, Einstein, Hitler'in ve Nazilerin, herkesten önce atom bombasını icat etmelerinden büyük endişe duymaktadır. Komünist ve barış yanlısı Einstein'ın Amerika'nın Almanlardan önce atom bombası imal etmesini sağlamalı mıdır? Bu çelişkiler üzerine kendisinin bu bomba üzerine yaptığı çalışmaları Başkan Roosevelt'e meşhur mektubunda yazar. Roosevelt'in bu mektuptan yola çıkarak başlattığı Manhattan Projesi, daha sonraki yıllarda Hiroşima patlamasına sebep olur ve Nobel ödülü sahibi ünlü fizikçi büyük bir vicdan azabı çeker. 1945'te Amerika'nın Hiroşima'ya attığı atom bombası 200 binden fazla insanın ölümüne ve Japonya'nın teslim olmasına sebep olur. Bu, dünyayı barış içinde görmeyi hayal eden Einstein'ın da yıkımı olur. Çünkü Almanların atom bombasını üretmek için yeteri kadar donanımlı olmadıklarını daha sonra öğrenecektir.
Oyun, 26 seneye yayılıyor. Einstein'ın ABD'ye ihanet edip etmediğini araştıran bir FBI ajanının gözünden evsiz barksız cahil bir adamla yaptığı sohbetler sayesinde, dünyaca ünlü bir dehanın çelişkileri, başarısızlıkları ve üzüntüleri anlatılıyor. Ve izlerken 20. yüzyılda yaşatılan insanlık suçuyla yeniden yüzleşiyoruz. Oyunda Einstein'ı aynı zamanda rejiyi de üstlenen Deniz Özmen, FBI ajanına karşı Einstein'ı koruyan, ajanın vaat ettiği parayı elinin tersiyle reddederek hem dostunun hem de seyircinin güvenini kazanan serseriyi Berk Yaygın, ajanı da Süleyman Sucuoğlu canlandırıyor. Teknolojinin tüm imkanlarından yararlanılarak hayata geçirilen oyun, arka plandaki dijital perdesiyle etkileyiciydi.
Yalnız değiliz çok kalabalığız
Oyun sonrası ekip şu açıklamayı yaptı: "Oyunda geçen 'Yaşamak bisiklete binmeye benzer, dengeyi kaybetmek istemiyorsan sürmeye devam etmelisin' repliği, içinde bulunduğumuz duygu ve düşünce halini tam olarak destekleyen bir itici güç oldu. Pandemi süresince sahneden ve seyircimizden uzak kalmak birçok meslektaşımızda olduğu gibi bize de bir yalnızlık ve beraberinde mutsuzluk duygusunu getirdi. Fakat hem provalar sırasında hem de prömiyer yaptığımız gece uzanan dost elleri, aslında oyunu sahnede izlemeyi tercih etmelerine rağmen bizlere destek olmak için online gösterime katılan seyircilerimiz, bizlere yalnız olmak şöyle dursun ne kadar da kalabalık olduğumuzu bir kez daha hatırlattı. Bu vesile ile ilk oyunumuzda bizi evinize misafir ettiğiniz için sizlere çok teşekkürler ediyoruz."