Kadın; seni hayata getiren annen...
Kadın; sana okumayı yazmayı öğreten öğretmenin...
Kadın; haberlerde izlediğin suçsuz yere şiddete maruz kalan çaresiz...
Kadın; evine gitmeye çalışırken minibüste cinsel istismara uğrayan...
Kadın; 'Elinin hamuruyla erkek işine karışma' diye hor görülen...
Kadın; erkek egemen dünyada hayata 0-1 mağlup başlayan...
Kadın; terk edildiği kocasının arkasından çocuğunu büyütebilmek için üç işte çalışan...
Kadın; evine internet kurmaya gelen birisi tarafından, koli bandı ile bağlanarak tecavüze uğrayan...
Kadın; her başarılı erkeğin arkasında duran gizli kahraman...
İşte o kadın, tüm zorluklara rağmen hayatta kalmaya çalışırken 'anahtarlık kadınlar' tanımını hiç mi hiç hak etmiyor...
Kadın baş tacıdır; hiçbir erkeğin anahtarlığı değil. Kadınlar sınıflandırılamaz, sınıflandırılmamalıdır. Sözlerim, GÜNAYDIN yazarı Mert Vidinli'ye.
Mert, geçtiğimiz günlerde bir yazısında; yeni bir kadın sınıfının oluştuğundan bahsetmiş, anahtarlık kadınlar diyerek ayrımcı bir dil kullanmış.
Yazıdan anladığım; erkeklerin, kadınları anahtarlık niyetine kullandığı.
Kadınları aşağıya çeken değil, yukarıya taşıyan, tüm kadınlara örnek ve ilham olacak güçlü kadın hikayeleri yazmalıyız ki geleceğe hep birlikte umutla bakabilelim. Sözüm yalnızca Mert Vidinli'ye değil, tüm yazarlara...
Bir kadın yazar olarak temennim; kadın ve çocuk gibi hassas bir konuda ayrımcı dil kullanmadan iki kere düşünülmesi ve kadını aşağılayan yazıların bir an önce son bulması. Güçlü kadınlar, güçlü nesiller yetiştirir.