Müzik ve Sahne Sanatçıları Sendikası, sanatçıların yeşil pasaport uygulamasından yararlanması için Cumhurbaşkanlığı'na başvuruda bulundu.
Gerekçeleri ise şöyle; yurt dışındaki diğer sanatçılarla bağlantılarını artırıp ülkemizin hem turizm, hem de kültür ve sanat alanındaki yükselişinde pay sahibi olabilmek.
Hiç güleceğim yoktu. Siz şuna 'Vize bekleme işkencesinden kurtulmak istiyoruz' desenize...
Aslında her şey bir işadamının "Benim kız kardeşim öğretmen, emekli oldu, yeşil pasaportu var; dünyayı geziyor.
Ben işadamıyım, sanayiciyim, fabrikatörüm; bana vermiyorlar yeşil pasaport..." diye serzenişte bulunduğu video, sosyal medyaya düşünce başladı.
Önce 1 milyon dolar ihracat yapan ihracatçılara yeşil pasaport verildi. Sonra bu limit 500 bin dolara indi. Ardından 15 yıl kıdemi bulunan avukatlara yeşil pasaport verildi. Doktorlar 'Bizim avukatlardan neyimiz eksik?' dediler, onlar da Yeşil Pasaport istediler.
Şimdi de sanatçılar yeşil pasaport istiyor.
Yeşil Pasaport'un da suyunu çıkardınız!
Yeşil Pasaport'un anlamı; devletin vatandaşına kefil olmasıydı. Yani 'Benim bu vatandaşım devlet görevlisidir, güvenilirdir, seyahat süresini aşmaz, ülkenizde kaçak olarak yaşamaz' demesiydi.
Devlet şimdi yurt dışı ile 500 bin dolar iş yapan ihracatçıya da terör soruşturması ile kovuşturması olmayan avukatlara da kefil oluyor.
Peki, devlet hangi sanatçıya, doktora kefil olacak?
"Sen sakıncalısın vize vermem" dese kıyamet kopar!
Herkese Yeşil Pasaport çıkartılsın da bitsin bu tartışma!
Yakında Avrupa ülkeleri Yeşil Pasaport'a da vize isterse şaşırmam.
Ali, Cem'i geçti
Ali Atay'ın çektiği 'Cinayet Süsü' (toplamda 700 bin izleyici), Cem Yılmaz'ın 'Karakomik Filmler'inden (toplamda 697 bin izleyici) bir hafta sonra vizyona girmesine rağmen gişede rakibini geçti.
İlgimi çekmediği için her iki filmi de izlemedim. Çünkü Cem'in 'Bakın ben çok özenerek film çekiyorum' anlayışından sıkıldım. Atay'ın ise önceki filmlerini hep büyük bir beklentiyle izledim ama kendisi hâlâ 'Leyla ile Mecnun' kafasında.
O absürt anlayışı, sinemaya aktarmaktan vazgeçmeli. Kendisi ve ekibinin film çekerken sette çok eğlendiklerine eminim. Ama kendilerini eğlendirmekten izleyiciyi güldürmeye fırsat bulamıyorlar galiba.
Bu arada Atay'ın gişede Cem'i geçmesi onun daha başarılı olduğu anlamına gelir mi? Cem biraz da boykota kurban gitmedi mi?
Küçük dokunuşlar!
Şeyma Subaşı, estetik yaptırdığı yönündeki iddialara "Sadece burnumun üstüne dolgu koydurdum ve bazen de botoks yaptırıyorum. Yani yüzümde estetik yok, cerrahi yok.
Küçük dokunuşlar var" diyerek yalanladı.
Fotoğraflar öyle demiyor ama bu küçük dokunuşların bir üst seviyesi yüz nakli!
Cep telefonlarını da mı bantlayacağız?
Google, geçtiğimiz günlerde Android işletim sistemli cep telefonlarda Temmuz ayında keşfedilen ve hacker'ların kullanıcıları gizlice dinlemelerine yarayan bir güvenlik açığı olduğunu açıkladı. Güvenlik açığı Pixel ve Samsung cihazlar da dahil olmak üzere yüz milyonlarca kullanıcıyı etkilemiş.
Bu açıklamanın ardından Facebook da sosyal ağ uygulamasının bir hata sonucu iPhone telefonlarının kameralarına erişebildiğini kabul etti.
Söz konusu şirketler, sistemlerindeki açığı kapattılar ve güncellemeler yayınladılar.
Yine de cep telefonlarının kameralarını bantla kapatma vakti geldi mi dersiniz?
Cep telefonları, laptop'lardan daha çok özel hayatımızın içinde. İndirdiğimiz birçok uygulamada uzaktan erişime kendimiz izin veriyoruz.
Yani bantlamak için daha çok nedenimiz var.