Belki haberiniz yoktur. İçinde bulunduğumuz günler, Organ Bağışı Haftası başlığı altında farkındalık yaratmak için çeşitli organizasyonlara sahne oluyor. Ben de çorbada bir çimdik tuzum olsun diye sevgili arkadaşım Esra Kazancıbaşı Öztekin'in atv Avrupa kanalında başarıyla sunduğu 'Sağlığım İçin Her Şey' programına konuk oldum. Önce geç yaşta anne ve baba olma konusunda sohbet ettik. Ardından günün anlam ve önemine uygun olarak organ bağışı konusuna değindik. Program bugün saat 13.50'de atv Avrupa kanalında yayınlanacak. Yurt dışındaki dostlarımız dışında izlemek isteyenler, uydu frekansından bu yayına ulaşabilirler.
Program öncesinde kuliste, Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. İbrahim Berber ve Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Nefroloji Sorumlusu Prof. Dr. Ülkem Çakır ile uzun uzun sohbet etme imkanı bulduğumda, bu konuda ne kadar bilgisiz olduğum ortaya çıktı. Öncelikle belirtmeliyim ki, şu anda ülkemizde tam 25 bin kişi hayata tutunmak için organ bağışı bekliyor. Bir kişinin bağışlayacağı organlarla yedi kişi hayat bulabiliyor. Bağışın dinen hiçbir sakıncası olmadığını zaten Diyanet İşleri Başkanlığı açıklamıştı. Ama yine de bağış için doktorlara yöneltilen sorular akıl uçuracak cinsten. Profesör İbrahim Berber anlattı; kol nakli olan hasta, mahallesindeki hocaya sormuş: "Hocam ben şimdi bir başkasına ait olan elle karımın saçlarını okşasam günaha girer miyim?"
Asıl vahim olan ise; organ bağışı bekleyenler arasında yüzde 80'lik bir bölümün henüz organ bağışında bulunmamış olması... Oysa bağış için herhangi bir hastanenin ilgili bölümünden alınan formu doldurmanız ve durumdan yakınlarınızı haberdar etmeniz yeterli oluyor. Bana göre bırakacağınız en büyük miras, organlarınızı bağışlamanız olacaktır. Sadece bir imza atarak, yedi kişinin hayatını kurtarıp 'kahraman' olmak için insanın ömrü boyunca karşısına kaç fırsat çıkabilir ki!