Atv'nin fenomen dizisi 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da 'Enişte'yi oynayan Hakan Karsak sorularımızı yanıtladı. Düzce depreminde ve Diyarbakır Cezaevi'nde pek çok sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü olarak çalışan Karsak, bilinmeyenlerini anlattı.
-
EDHO'ya nasıl dahil oldunuz anlatır mısınız?
Bugüne kadar dört sezon hiçbir projede oynamadım. Aslında hesap yapan biri değilim, 'dizi şöyle olursa dört sezon gider' diye düşünmedim.
Rolü, projeyi sevmem lazım. Zor süreçti, annemi kaybetmiştim ama zoru çok seviyorum ben. "Bir daha bu projeye girseniz hangi rolü istersiniz?" diye sorarsanız, yine 'Enişte'yi isterim. 'Enişte'yi vermem kimseye, çok severek oynuyorum.
EĞLENCELİ BİRİYİM
-
'Enişte' nasıl ortaya çıktı?
Oynadığınız her rolün bir çizgisi vardır tabii ki; 'Enişte' nasıl yemek yer, nasıl yürür vs. Ama çok karakterize etmek yerine bütün doğallığıyla seyirciye sundum. Sanırım izleyici bunu sevdi.
-
Dizideki gibi sakin biri misiniz?
Duygusalım ama duygularımı ve mantığımı yönetmeyi biliyorum. İkisini birbirine karıştırmamaya çalışıyorum.
Tepkilerimi daha çok içimde biriktiririm ama eğlenceli olduğumu söylüyorlar.
-
EDHO çok popüler bir iş olmasına rağmen geride kalmayı özellikle mi tercih ediyorsunuz?
Ben popüler kültürün dayattığı bir yaşam süren biri değilim. Ben bir meslek erbabıyım ve mesleğimi en doğru biçimde yapmayı ve yaşamayı tercih ediyorum. Şöhret ya da unvan peşinde hiç koşmadım.
Bana en güzel unvanı sağ olsun yoldan geçen insanlar veriyorlar.
Milyonlar sizi izliyor, yaşam biçiminizle özellikle gençlere örnek olabilirsiniz.
Yaşamımda da sadece Hakan'ı değil, bu mesleği yapan insanları, oynadığım projeyi, beraber çalıştığım insanları da temsil ediyorum. Bu da daha fazla düşünmeyi gerektiriyor. Beni sahneye çıkarın, istediğinizi yapayım ama 'fotoğraf çekelim, röportaj yapalım' demeyin, elim ayağım dolaşıyor.
TAKSİCİLİK, PİDECİLİK YAPTIM
-
Sokakta neler diyorlar size?
Küçük enişteden sonra en çok konuşulan enişteyim.
-
'Enişte' karakteri olarak tanınmak sizi rahatsız ediyor mu?
Beni etmiyor ama genç arkadaşlar için tehlikeli olabilir böyle bir durum.
Bizim jenerasyon rüştünü ispatlamış insanlardan oluşuyor. Seyircinin bir rolde gördüğü zaman sevebildiği ya da 'Seni bu rolde sevmedim' diyebileceği bir noktadayız. Çünkü uzun süredir seyirci ile aşinayız birbirimize.
-
Oyunculuk dışında müzik tutkunuz olduğunu da duyduk...
Küçük bir grup kurduk. Çok iddialı değiliz. Türküleri, 70'lerin şarkılarını söylüyoruz. Bizde genellikle bir filmin jenerik müziği olduktan sonra hatırlanıyor bu kıymetli şarkılar... Biz de grubumuzla bu eserleri yeniden gündeme getirmeyi amaçladık.
-
Başka hobileriniz var mı?
11 yaşında bir kızım var, onunla şarkı söylemeyi seviyorum. Mutfağa girmeyi severim. Çok güzel et yemekleri yaparım. Yeni tatlar denemeyi ve gitmediğim yerlere gitmeyi severim.
Bir oyunculuk atölyemiz var ve aynı zamanda eğitmenlik yapıyorum.
-
Hayalleriniz neler?
Ben sürekli hayal kurarım. Hayalde kalmasına da izin vermem, denerim.
Şimdiki hedefim atölyemi okul haline getirmek. Atölyeden kazandığımızla dört gence burs imkanı sağlıyoruz.
Ben de zorluklardan geldim.
Taksicilik, pidecilik, palyaçoluk bile yaptım. Ben toplumun bir parçasıyım.
Bilgimizi paylaşmadığımız sürece bildiğimiz ne işe yarar? Büyüklerimden ne gördüysem onu yapıyorum.
ARI ALERJİM VAR, SETTE SÜREKLİ AMBULANS BEKLEDİ
Sinema filminiz 'Kovan'ı anlatır mısınız?
Festivallerde yarışacak. İlk Kafkas arısı üreten bir kadın arıcının hikayesini anlatıyoruz. 1.5 ay Karadeniz'de çalıştık. İmkansızlıklar yaşadık. Su sıkıntımız vardı. Derede bile yıkandım. Bir sahnem vardı; arıları elimle topluyorum, üstelik arı alerjim var. Sette sürekli ambulans bekliyordu. 45 yıl sonra arı ile olan ilişkimde orta yolu bulduk.
ROLÜN BENİ ZORLAMASINI SEVERİM
"Ters köşe rolleri oynamayı, karakterin beni zorlamasını seviyorum. Her rol parmak izi gibi özeldir. Fark yaratan rollerde oynamak isterim.