İlkine bayıldığım için Hükümet Kadın 2'nin galasına koşa koşa gittim ama içimde de hafiften bir kaygı vardı. Çünkü seri filmlerin ikincileri, üçüncüleri genellikle ilkini aratır.
Bu konuda tek istisna vardı: Eyyvah Eyvah... İkincisi, birincisinden bile güzeldi. Tesadüfe bakın ki, onun da başrol oyuncusu Demet Akbağ idi...
Sermiyan Midyat belli ki birinci filmi 'laboratuvar' olarak kullanmış. Seyircinin tepkisine göre ikinci filmi şekillendirmiş. En çok neye gülündüyse, onun üzerine gitmiş. Yani işin içine senaryo ve kurgu ile beraber 'mühendislik' de girmiş.
Aslında bu ağız burkan 'ekşi' tadın beni filmden soğutması gerekiyordu ama hiç de öyle olmadı. Özellikle ilk yarım saatte kahkaha üzerine kahkaha attım.
Sermiyan, kelimelerle adeta dans ediyordu. İşin içine Demet Akbağ'ın, Ercan Kesal'ın, Mahir İpek'in şahane oyunculukları da girince, keyfim ikiye katlandı.
FANTASTİK OLMUŞ
Aslında kullanılan dil hiç de 40'lı yıllara ait değildi. Kullanılan otobüs de öyle... Ama bunlar, sanki hikayeye bilerek eklenmiş 'fantastik' öğeler gibi durdu. Başka bir filmde görsem, şiddetle eleştirirdim ama Hükümet Kadın'ın içinde hiç de iğreti durmuyordu.
Film, sosyal ve siyasi mesajlarla yüklüydü ama bunları didaktik tarzda insanın gözüne sokmak yerine usulca beyin lobumuza yerleştiriyordu. Özellikle seçim arifesinde olduğumuz şu günlerde, filmin 1940'lardan günümüze yaptığı projeksiyon son derece etkileyiciydi.
Filmden daha çok hoşuma giden ise Sermiyan Midyat ve Demet Akbağ'ın gala gecesinde sinema salonunun önüne, açık havaya çıkıp konuklarını kapıda karşılamalarıydı. Böylelikle film daha başlamadan izleyiciyi sımsıkı sarıverdi.
OLACAK ŞEY DEĞİL
Ertesi sabah bizim gazetedeki habere çok şaşırdım. Filmde anlatılan kadın belediye başkanı Zekiye Midyat'ın oğlu, "Annem cahil değil, beş dil biliyordu" diyerek, senaryoyu yazan yeğeni Sermiyan Midyat'a dava açmış.
Olacak şey değil... Evet, Xate (Demet Akbağ) öyküde okuma yazma bilmeyen bir kadın olarak resmediliyor ama aynı zamanda ilçedeki çocukları kilometrelerce öteye her gün at arabasıyla taşıyan, seçim yatırımı olarak ilçeye okul yaptırmayı tercih eden, üvey evlatlarını kendi çocuklarından ayırt etmeyecek kadar yüce gönüllü, hapisteki kocasının yerine seçim propagandası yapacak kadar vefakar, üç üniversite bitirmişlerden daha aydın ve demokrat bir 'bilge kadın' olarak tanıtılıyor. Keşke her ilçeye, her köye bu cahillerden(!) birkaçı düşse...