Evet, şu anda hepimiz potansiyel dolandırıcılık mağduruyuz.
Haber, cumartesi günü gazete sayfalarının eteklerinde, bültenlerin son sıralarında yer aldı. Ama 'hayati' önemdeydi.
Başka ülkede olsa yer yerinden oynardı ama 'şerbetli' insanların ülkesi Türkiye'de ne yazık ki 'İnternet fenomeni Enis gerçekten evlendi mi?' sorunsalı kadar ilgi görmedi.
Bir dolandırıcılık çetesi, GSM bayisinin erişim bilgilerini kullanarak ana şirketteki tam 50 milyon kişinin (yazıyla elli milyon) nüfus bilgilerini, özel şifrelerini vs. ele geçirmiş.
50 milyon kişi...
Yani nüfusun üçte ikisi...
Çete üyeleri yakalanmış ama bu bilgileri kimlerle paylaştıkları meçhul. Diyeceğim o ki, bu topraklar üzerinde yaşayan her üç insandan ikisi şu anda dolandırıcılık açısından güvende değil. Her an sizin adınıza sahte kimlikle telefon aboneliği başlatılabilir, alım satım işlemleri yapılabilir ya da banka hesabınız boşaltılabilir. Zaten haber bültenleri neredeyse her gün bu mağdurların dramatik hikayeleriyle dolu değil mi?
Peki ne yapılmalı? Aklıma gelen ilk çözüm, TC Kimlik Numarası'nın 'mahremiyetinin' korunması. Gelin görün ki en basit günlük işlemlerde bile bu bilgiyi sizden alabiliyorlar. Örneğin, size bir kargo geldi. Özel kargo şirketi, TC kimlik numaranızı almadan size o paketi teslim etmiyor.
Bankalar, GSM şirketleri gibi özel kuruluşlar da en basit işlem için bile sizden TC numaranızı istiyor.
Öyle olunca da hackerlar ya da dolandırıcıların sizin en özel bilgilerinize ulaşmaları kolaylaşıyor.
Bence basit günlük işlemler için bu tür özel kuruluşlar abonelerine birer işlem numarası versin. TC numarasına gerek kalmadan işlemler her ay değiştirilmesi mecburi olan bu şifreler ile gerçekleştirilsin. Bizler de her akşam yastığımıza kafamızı koyarken, 'Acaba bugün dolandırılmış olabilir miyim?' kaygısından kurtulalım.