Sonunda her şeyiyle 'mükemmel' bir kamu spotu izleyebildim.
Çift, çocuklarının okul başarısından söz ediyor. Baba, duyduklarından son derece memnun.
Anne "Ama karne hediyesi olarak köpek istiyor" deyince, kocası tereddüt etmiyor: "Ben ona en iyisinden köpek alırım."
Sonra dış ses devreye giriyor ve her yıl hediye olarak çocuklara alınan binlerce köpeğin sokağa atıldığına vurgu yaparak "Evcil hayvan alırken iki kere düşünün" diyor.
TERK EDİLMEK ...
Terk edilmenin hüznü, sadece insanlara özgü bir duygu değildir. Bunu, şimdilerde hayvan barınaklarında yaşayan ve bir dönem el üstünde tutulan cins köpeklerin gözlerinde görebilirsiniz.
Gerçekten de karne sonrası, özellikle yazlık yörelerde her çocuğun elindeki tasmanın ucunda bir cins köpek görürsünüz. Pet shop'lardan yüzlerce liraya alınmış bu yavruları Eylül ayında bir başka hüzün bekler: Terk edilmek...
Kış aylarında pek çok tatil beldesinde başıboş kalmış, sokağa terk edilmiş bu 'oyuncak'(!) köpekleri, kedileri hatta hemstırları görürsünüz.
Annem, ağabeyim ve yengem kış boyunca Küçükkuyu'da nöbetçi veteriner gibi çalışırlar. Miniklerin hevesi geçip de sokağa terk edilen ne kadar 'yazlıkçı' kedi, köpek varsa, sanki en iyi şekilde bakılacaklarını biliyorlarmış gibi bizim evin önünde toplanırlar.
Kim bilir kaç kez yazdım, 'can'dan hediye olmaz diye... Karne hediyesi olarak alınan, yaz bitince de sokağa terk edilen her evcil hayvan, çocuğun ruhsal gelişimine zarar verir. Yazlık dönüşü, çocuğu için aldığı evcil hayvanı sokağa terk eden her annebaba bilmelidir ki; o çocuk, yaşlandığınızda sizi sokağa terk etmekte herhangi bir sakınca görmeyecektir.