DENİZ SEKİ İLK ZİYARETİNİ GÜNAYDIN'A YAPTI
Ünlü şarkıcı Deniz Seki, önceki gün GÜNAYDIN'ı ziyaret etti. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra hızlı bir şekilde hayata adapte olan ve konser maratonuna başlayan Seki, cezaevinden çıktıktan sonra ilk kez bir gazeteye geldi. Seki, tek tek herkesle tokalaşıp hal hatır sordu. Hepimiz Seki'nin bu süreçte neler yaşadığını merak ediyorduk. Bu nedenle tüm ekip, Seki ile bir araya gelip sohbet ettik. Ünlü şarkıcının yaşadığı her şeyi içine sindirip hiçbir şeye isyan etmediğini gördük. Hatta Seki konuşmamız boyunca cezaevinden 'Maldivler' diye bahsetti...
Parmaklıların ardında kader birliği yaptığınız arkadaşlarınızla görüşüyor musunuz?
Görüştüğüm arkadaşlarım var. Oradaki dostluklar başka. Asıl, evine gidecek tarihi erteleyip sırf konserime gelebilmek için özgürlüğünü feda eden var. Koğuşta şarkılarımı ilk ona söylerdim.
İÇİMİZDE İRMİK AĞACI ÇIKTI
Oradan çıktıktan sonra yaşadıklarınızı unutmak istediniz mi?
Ne kadar unutmak istesen de bir şekilde hayat hatırlatıyor. Müdürümle ve savcımla görüşüyorum, hal hatırlarını soruyorum. Ben dostuna çok sahip çıkan bir insanım. Vefa benim için çok önemli. İyiliğini ve güler yüzünü gördüğüm herkesi arayıp sorarım. Artık yeni bir hayat, yeni bir sayfa, yeni bir enerji, özlem, kavuşma; hepsi bir arada.
Çok olgunlaşmışsınız...
Çilehanedeydim. 10 metrekare yerde kolay mı üç sene yaşamak? Olmuşla ölmüşün çaresi yok. Şarkımda da yazdım 'Büyümüşsündür' diye. Yanmadan sönmüyor insan.
GÜNAYDIN'ı ziyaret eden Deniz Seki, ekibin sorularına samimiyetle cevap verdi.
Öncelikleriniz değişti mi?
Aslında yine olduğum gibiyim ama öyle hikayeler dinledim ki; hayatın içindeki insanların dert ettikleri şeyler artık bana sığ ve hafif geliyor. O insanlar gelip göğsümde ağladı. Ben aynı zamanda koğuş mümessiliydim, yani 'Onları nasıl telkin edeceğim?' diye de düşünüyordum. Hayat tahmin edemeyeceğiniz şeylerden ibaret. Mesela trafik kazası yüzünden orada olan bir sürü arkadaş vardı. Allah korusun, herkesin başına gelebilecek bir şey bu.
Kendi psikolojinizi nasıl korudunuz?
Hep sabrederek. Bir kere orada Allah ile baş başasın ve bir yolculuğa çıkıyorsun. Küçücük bir odada sürekli kendini sorguluyorsun. Ben empati yeteneği gelişmiş bir insanım. Orada bin 100 kadın vardı. Ben giderken o bin 100 kadın beni arkamdan alkışladı ve 'Sen gidince biz ne yapacağız?' dediler. Onların alkışlarıyla çıkmak ne demek bilemezsin. Avukatla görüşmeye gidilen yola 'malta' diyoruz. Benim kütüphanede çalışma odam da vardı. Haftanın dört günü Adalet Bakanlığı'nın izniyle oradaydım. Mesela mahkum arkadaşlarım "Canım şunu çekti, getirtebilir misin?" derdi. Ben savcılara, müdürlere dilekçeler yazıyordum. Elimden ne geliyorsa yapmaya çalıştım onlar için. Bundan dolayı da çok mutluyum.
Oraya ilk girdiğinizde nasıl davrandılar size?
Ben çok mütevazı biriyim. Zaten oraya girdiğinizde sıfatlar kapıda bırakılıyor; herkes eşit. Ben her girdiğim ortama uyum sağlayabilen biriyim. Tabii ilk gittiğimde çok üzgündüm, özgürlüğüm elimden alınmıştı, sevdiklerimden uzaktaydım. Oradakiler beni kucakladı. Aile gibi olduk ister istemez. Bizim bir çilemiz vardı. Ben çilemi çektim.
Deniz Seki, evlendikten sonra bir bebek sahibi olmak istediğini söyledi: "Bu dünyaya benden bir parça kalsın istiyorum."
Çok zayıflamışsınız...
Daha da zayıflayacağım. Kilo güzel şey değil ama yemek yemek dünyanın en güzel şeyi.
Yemekler nasıldı?
Ortalama bir ailenin sofrasına her zaman konmayacak kadar çok çeşit yapıyorlar. Aslında çok sağlıklı besleniyorsun; nohutunu, etini, tavuğunu yiyorsun. Her cuma balık, her salı tavuk günüdür mesela. Bir tek yağ sorunu oluyor. Ben kendimi hasta yemeğine yazdırmıştım. Yağsız ve tuzsuz geldiği zaman sen kendin ayarlayabiliyorsun.
Kendiniz de yemek yapıyor muydunuz?
İrmik ağacı çıkmıştı içimizde. İrmikten börekler, pastalar bile yaptık çünkü un ve yumurta yasaktı.
Tatil yapacak mısınız?
Zaten yeterince Maldivler'de kendimi dinledim. Çıktıktan sonraki 48 saat içinde stüdyoya girip şarkı söyledim. Oradayken de mini konserler yapıyordum. Doğum günlerinin aranan ismiydim. Orada en sevilen şarkımın 'Ağlamak Yok' olduğunu öğrendim. Bir repertuvar hazırlamıştım oradaki isteklerden. Özellikle Halil Sezai'nin 'İsyan' şarkısını 7 bin 500 kere falan söyletmişlerdir.
HEPİMİZ BİRER TASARIM USTASI OLDUK
Güçlü bir kadın olduğunuzu söylediniz. Peki bu kadar güçlüyken nasıl böyle bir hata yaptınız?
İnsanım ben! Hatalar insanlar içindir.
Herkesin başına gelebilir. Suçlu
olup olmamanla ilgisi yok. Kader diye
bir şey var, zaten ana rahminde düşermiş
hapishane. yani anne karnındayken
yazılırmış. Nice duaların içinde
de yok mu?
Yaşananlardan pişman mısınız?
Beni sevenleri üzdüğüm için
üzgün ve pişmanım. Gerçekten elimde
olmayan sebeplerden dolayı pişmanım.
Haksızlığa uğradığımın da altını
çizmek istiyorum. Hatalar insan içindir.
Yaşanması gerekiyordu, yaşandı.
Ben bir insanım ve beni kucaklayan
insanlar da haksızlığa uğradığımın
farkında. Hak etmediğimi düşünüyorum
ama bu da benim sınavımmış.
Artık daha sakin bir hayat yaşamayı
düşünüyorum. Orada yokluk insana
çok şey öğretiyor. İmkansızlık, insana
harikalar yaratıyor. Orada hepimiz
Philippe Starck gibi tasarımlar yaptık.
Mukavva kartonlardan çamaşır suyu
kaplarına kadar değişik malzemerle
çok şey yaptık. Raflar, saksıların içine
örgüden çiçekler yaptık çünkü çiçek
orada yasaktı.
Hakkınızda kötü yorumlar yapanlar da oldu. Onlar için ne diyeceksiniz?
Boşver, onları geç. Onlar mutsuz
insanlar. Ben iyi kalplilerle ilgileniyorum.
O klavye kahramanları beni ilgilendirmiyor.
Allah kalplerine hidayet
versin. O güvercini hayranım Leyla
getirdi. Ve şahane düşmüş o resim,
her yerde kullanılmış. Ben elime
güvercin verilince şok geçirdim. Zaten
sudan çıkmış balık gibiydim.
Üç senede dışarıda ne değişmiş?
İnsanlar çok mutsuzlaşmış, kalpleri
kararmış ve herkes çok maddiyatçı
olmuş. Varsa yoksa para olmuş,
değerler yok olmuş. Koşulsuz sevmek
çok önemli. Allah'ın yarattığına, üstelik
daha tanımıyorken neden hasetlik
edilir ki! Tanımadan insanlar birbirini
yargılar olmuş.
NİŞANLIM DA EV HAPSİNDEYDİ!
Nişanlınız Faruk Salman'la ne zaman evleneceksiniz?
Önce Serkan'ım evlenecek, sonrasında
Allah nasip ederse biz.
Çocuk istiyormuşsunuz...
Evet, anne olmak istiyorum. Geride
benden bir parça kalsın istiyorum.
Bunun için plan var mı?
İnanın yok, artık gerçekçi biri oldum.
Hayat sen planlar kurarken başına
gelenlerden ibaret. O yüzden çok
hayal kurmamaya çalıyorum. Bir tek
şarkı yazarken o dünyaya giriyorum.
Oradayken nişanlınızı hiç kıskanmadınız mı?
Çok güzel taşıdı beni. İçime kurt
düşürecek bir şey olmadı. Yoksa çok
zor olurdu benim için de. Aslında onun
için de sınavdı; o da eve hapsetti kendini.
Üç sene boyunca sevgilinden ayrı
kalmak ve bir dünya kurmak kolay bir
şey değil. Ona teşekkür ederim.
DİĞER KADIN MAHKUMLAR GİBİ RENGİM KARARMADI
Yaşadığınız süreç sizin için milat olmalı. 'Milattan önce şunu da yapmasaydım' dediğiniz bir şey oldu mu?
Mutlaka tecrübelerim eksikti
ki Rabbim bana bunu yaşattı.
Benim de imtihanım bu.
Bak bakalım hayatın böyle koşullarında
ne oluyorsun diye
bana bir sürü işaretler sundu,
ben de o işaretleri okudum.
Ama bu süreçte kalbimin kirlenmediğini
ve kararmadığını
fark ettim. Mesela oradaki
birçok kadının gözaltları
güneş görmediği için ve moralsizlikten
yemyeşil. Benim
rengim hiç kararmadı, kalbimi
karartmadım yani. Benim
başıma bu geldi diye kötü bir
insan olmadım. Ben oraya
Maldivler diyorum. Orada herkesi
kucakladım. Annem, ben
oradayken üç ameliyat geçirdi.
Ben oradayken bir doğum
yaşandı, kardeşim baba, ben
hala oldum. Oradaki bütün
arkadaşlarıma elim yettiğince
hep bunu aşılamaya çalıştım.
Biz kadınız, anayız, kardeşiz,
arkadaşız... Biz iyi olalım ki
onlar geldiğinde iyi görsünler
bizi. Çünkü dışardakilerin hali
bizden de beter. Orada çok
güçlü olduğumla yüzleştim.
NASIRIM EN KIYMETLİM, BANA MESLEĞİMİ HATIRLATIYOR
Elinizdeki nasıra sürekli dokunuyorsunuz. Sizin için bir anlamı var mı?
Benim için çok kıymetli, bu mesleğe olan aşkımı hatırlatan parmağımdaki nasırdı. Oradayken geçmişti çünkü mikrofon tutamıyordum. Şimdi sahneye başladığımdan beri o nasır tekrardan oluşmaya başladı. Çok mutlu oldum. O benim en kıymetlim.
'ANNEMİ GÖRMEDEN ÖLMEYEYİM' DİYE AĞLADIM
Hain darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesini orada nasıl yaşadınız?
Çok ağır bir tramvaydı bizimkisi. Kapalı bir yerde o darbeyi yaşamak, darbe üzerine darbeydi bizim için. Işıklar kapandı, televizyonlar gitti, radyolar zaten doğru düzgün çekmiyor. Vazelinden kendimize mum yaptık. Demir kapılar yıkılıyor. Tepemizden F-16'lar geçiyor. Biz bombalanıyoruz sanıyoruz. 'Allah'ım annemi görmeden ölmeyeyim' diye bağırıyordum. Yatakların altındaydık. Çok fenaydı.