Ne yalan söyleyeyim, bizim Yasemin (Şefik), bir yıl önce "Hazır mısınız, tek kişilik gösteri yapacağım" dediğinde, Hisar ahalisi olarak gözlerimizi 'Hmmm!' modunda devirmiştik. Kim bilir başımıza neler gelecekti... Çünkü birimizin hayatında olan, hepimizin hayatında oluyordu. Kendisi radyoların ödüllü DJ'iydi ama stand-up? Offf korkutucuydu! Ya heyecanlanırsa, ya bize evde yaptığı şakalardan yaparsa, ya unutursa? Hem kadın kısmının o kadar da komik olabileceğine inanmayan bir toplumuz biz.
HADİ Bİ' CESARET!
Şarkı söyleseniz, sırtınızı şarkılara ve orkestranıza dayarsınız. Tiyatro desen ekip işi... Stand-up ise büyük delilik. Tek başına dikilip anlatacaksın ve sana 'Hadi bakalım, marifetlerini görelim' bakışıyla gözlerini dikenleri güldüreceksin. Sahneye çıkan herkes biraz delidir ama stand-up işine girenler delilik şampiyonudur bence. Baş deli de Cem Yılmaz herhalde.
İşte bizim Yasemin, çarşamba akşamı Beşiktaş Kültür Merkezi Mutfak'ta İstanbul Komedi Festivali kapsamında sahneye çıktı. Annem gelse kapıdan dönerdi çünkü tek bir yer bile yoktu.
Bir yıldır her oyununda taş üstüne yepyeni taşlar koyarak gidiyor, alkışları topluyor Yasemin. Bense onu hayranlıkla izliyorum. Sözün özü şunu söylemek istiyorum: Başarılı olmak için bir şeyi istemek yetmez. İstedikten sonra cesaretini toplamak, çalışmak ve defalarca denemek gerekir. Çünkü her çıktığın yol otoban kıvamında olmuyor. 'Bakalım sen bunu gerçekten istiyor musun?' diye başına binbir türlü caydırıcı hadise geliyor. Eğer bir yıl önce Yasemin korkup kaçsaydı, bugün salonları doldurup alkışlarla izlenmenin mutluluğunu yaşayamayacaktı. Belki bi' şeylere başlamak isteyip de cesaret edemiyorsunuzdur diye yazdım bu yazıyı. Hadi bi' cesaret... Hiç denememiş olmaktan daha kötü ne olabilir ki?