Devrim Yakut
Kitap yazma fikrim hep vardı, hep çok okuyan bir çocuktum ama yazmak biraz uzaktı sanki. Pandemide "En çok neyi yapmak istiyorum?" diye sordum kendime, 35 yıldır böyle bir boşluğum olmamıştı. "Şu masaya oturayım" dedim ve iki ayda kitabım 'Aklımın Aynalı Çarşısı'nı yazdım. Her gün 9 saat mesai yaptım.
Kitapta kurgu hikâyeler de var, hiçbir şeyi birebir yazmadım çünkü hiçbir şey tek başına yaşanmadı. Kitapta benden çok şey var ama son öyküm tamamen birebir, anneme yaptığım bir güzellemedir.
Mübadele, bu toprakta yaşayanların ortak noktası. Çocukluğumdan beri iç içe olduğum bir konu, çünkü asker kızıydım, tabii ki yaşadığımız mübadele aynı değil. 12 yaşımdayken babamın tayini Kıbrıs'a çıktı ve o tarihte Kıbrıs savaşının üstünden 4-5 sene geçmişti, bu yüzden çok sıcak bir ortama gittim. O zamanlar Lefkoşa'nın sınırı varillerle ayrılmıştı; bir tarafta Rum askeri, bir tarafta Türk askeri vardı. Ben her gün oradan okula gidiyordum. Rum lojmanında kalıyor- duk, çocuk aklımla her gün o sınırdan geçerken "Acaba benim yatağımın sahibi nerede?" diye düşünürdüm, kalbim acırdı. Toprağından edilen insanlara hep hassasiyet gösterdim.
Rol aldığım projelerde kendimden farklı karakterleri oynamayı seviyorum, kendime yakın bir karakteri oynarsam kimse beni izlemezdi, ben onlara çok sıkıcı gelirim.
Komedi kadınlar için zor bir alan çünkü güzelliğinizden ve aklınızdan vazgeçmeniz gerekiyor. Komedi oynarken kendinize çalım atmanız gerekiyor ve ben de kendime çalım atmayı, komedi oynamayı çok seviyorum.