Hatay yanarken Birgün ve Cumhuriyet gazeteleri bölgede maden ocağı yapılacağını ve bu yüzden yangının çıkartılmış olabileceğini öne sürdü. Sonra solcu muhalif kesimlerden "Yok canım PKK yakmamıştır" yorumları geldi.
Örneğin oyuncu Bülent Emrah Parlak "Hatayİskenderun yanıyor. Ciğerimiz yanıyor be" diye tweet attı. Sonra yangını, terör örgütü PKK/YPG'ye bağlı Ateşin Çocukları İnisiyatifi üstlenince Parlak hemen tweet'i sildi. Aslında genel bir isyanı ifade eden zararsız bir tweet'ti ama Parlak yanlış anlaşılmaktan çok korktu! Bu trajikomik tweet silme vakası bile çevreci geçinen sanatçıların, aydınların ve solcuların hem ikiyüzlü oluşlarını, hem de üzerlerindeki büyük PKK baskısını gösterdi bizlere.
Berlin duvarı ve SSCB'nin yıkılmasıyla birlikte ütopyası, ideolojisi çöken Türk solu, önce geçmişi özlemle anan 'romantik solculuğa' evrildi, sonra da PKK'nın kanatları altına girdi.
Oysa Türk solu, ilk kurulduğunda PKK'yı küçük görüyor, Kürt sorunundan fazla bahsetmiyor ve kapitalist düzeni yıkarak bütün sorunları çözeceğini hayal ediyordu.
Şimdi ise Türk solu, etnik ayrılıkçı, faşist PKK'nın esiri oldu. PKK, 1990'dan itibaren ne zaman Türk ordusu karşısında ağır yenilgi alsa orman yaktı.
Belki Hatay yangını, Türkiye'nin Azerbaycan'a desteğinden ya da Akdeniz'deki faaliyetlerinden rahatsız olan ülkelerin mesajı olabilir!
Ne de olsa PKK, yabancı ülkelerin Türkiye'yi zor duruma düşürmek için kullandığı taşeron bir örgüt!
Gerçekler ortadayken doğa aşkıyla yanıp tutuşan solcular, orman yakan, binlerce hayvanın ölümüne neden olan PKK'yı lanetleme cesareti bile gösteremediler.
Gezi isyanının çıkış noktası ağaçlar değil miydi? Kaz Dağları için eylem yapan muhalifler, solcular, sanatçılar Hatay yangınında neden sustu? Yangını çıkaranları üstü kapalı bile kınayamadılar. Gezi ve Kaz Dağları'ndakiler ağaç da, Hatay'da yananlar plastik dekor mu?
Halit'i, Bergüzar'ı Cem'i aradık!
Günaydın'dan arkadaşlar, Hatay yangınıyla ilgili görüş almak için doğaya duyarlı Halit Ergenç, Bergüzar Korel ve Cem Yılmaz'ı aradılar, mesaj attılar ama geri dönen olmadı.
O zaman akla ilk şu soru geliyor: Hani siz Gezi'deki ağaçlar için yürümüştünüz, ağaçlar sizin için çok önemliydi, PKK yakınca neden tepki göstermiyorsunuz? Tweet bile yazmadınız!
Kaz Dağları için elinde kazla zekice mizah yapıp çevre duyarlılığı kasan Cem Yılmaz, neden Hatay için aynı duyarlılığı göstermedi?
Şahan Gökbakar, ağaçlar için paylaşımlar yapıyordu, şimdi neden susuyor?
Zeytin ağaçları için üzülen Tarkan, Hatay'da asırlık zeytin ağaçları yandı!
Sessiz kalma özgürlüğünüz elbette var ama hükümeti eleştirme fırsatı doğuran en küçük çevre olayını kaçırmıyordunuz! Tweet'ler atıyordunuz, gösteri yapıyordunuz.
PKK orman yakınca ölü taklidi yapıyorsunuz! Bu ne yaman çelişkidir? Hatay'da hükümeti eleştirecek malzeme çıkmadı mı? Şimdi bu halk sizin samimiyetinize nasıl inanacak?
Suskunlar!
Cem Yılmaz, Tarkan gibi sanatçıların sessiz kalmalarını haklı olarak eleştiriyoruz. Peki, dev bütçeli dizilerde, reklam kampanyalarında rol alan Bülent İnal, Murat Yıldırım, Kenan İmirzalıoğlu, Engin Altan Düzyatan gibi büyük hayran kitleleri olan oyuncular da fazla sessiz kalmıyor mu?
Böyle önemli rol modellerin, milyonlarca takipçisi olan sosyal medya hesaplarını sadece kendi işleri için kullanmaları bencillik değil mi?
Elbette onların da yorum yapmama özgürlükleri var ama bazı meslektaşları sırf hükümetin doğru yaptığı bir işi beğendiği için bile linç edilirken bu oyuncuların hiç ama hiç konuşmamaları garip değil mi?
Beğendiğiniz ya da kızdığınız hiçbir şey yok mu? Hiç olmazsa bazı olaylarda toplumu birleştirici görevi üstlenin! Bir gazeteci olarak aynı soruyu size de sormak zorundayım: Hatay yanarken neden sustunuz?