"Salgının da harikası mı olurmuş" demeyin. TRT Belgesel kanalında çarşamba akşamı izlediğim Salgın adlı belgesel, beni biraz korkutmasına rağmen, dağarcığıma net bilgiler doldurdu.
BBC yapımı belgesel 5 yıl önce çekilmiş. Bir grup İngiliz bilim adamı salgınların yayılma hızını ve etkilerini ölçmek için 2500 gönüllü deneğin cep telefonlarına bir yazılım yüklemiş. Bu 'elektronik' virüs onların yakın temasta bulundukları kişilere dijital olarak bulaşıyormuş. Ve... Salgın sadece 2 ayda İngiltere'de 43 milyon kişiye bulaşmış. Şimdi sıkı durun: Eğer bu virüs gerçek olsaydı, sadece İngiltere'deki ölüm sayısı 860 bin kişiye ulaşacaktı...
Belgesel sayesinde grip aşılarının tavuk yumurtalarına enjekte edilerek üretildiğini de öğrendim. Haftada 500 bin yumurtaya virüs enjekte ediyorlar. Sonra da onları kuluçkaya yatırıp, antikor üretmesini sağlıyorlar. Diyeceğim o ki, çare kafadan değil, rafadan çıkıyor...
Bu kış grip olanın vay haline...
Ne yalan söyleyeyim, beni şimdiden önümüzdeki kışın korkusu ve kaygısı sardı. Malum, kış mevsimi, grip mevsimi demek. Önümüzde bol bol hasta olacağımız günler var. Peki başımıza gelen bunca olaydan sonra nasıl gönül rahatlığıyla (!) grip olacağız? Her burnumuz aktığında, ateşimiz yükseldiğinde, öksürmeye başladığımızda içimizi ölüm korkusu sarmayacak mı? Bu tedirginlikle hastaneleri lüzumsuz yere meşgul edip, acil servislere yığılma olmasından ve sağlık sistemini felce uğratmaktan korkuyorum.
Umarım o güne kadar şu koronavirü'e bir çare bulunur...
Kurşun delikli araba modası
Sosyal medyada reklamlarını görünce bakakaldım. Meğer sürücüler arasında yeni bir moda başlamış. İnsanlar otomobillerinin üzerine kurşun deliği açılmış izlenimi uyandıran çıkartmalar yapıştırıyormuş. Böylelikle otomobiliniz kurşunlarla delik deşik edilmiş bir görüntüye kavuşuyormuş. (!)
İşte silaha, kurşuna, şiddete nasıl sevdalandığımızın yeni kanıtı. İnsan, kurşunlanmış arabayla dolaşmaktan niye zevk alır, biri bana anlatabilir mi? Adım başı polis tarafından çevrilip, sorgulanmak da cabası...
Anjelika Akbar icat çıkardı
Ünlü piyanist Anjelika Akbar, TRT 2'de harika bir program yapıyor.
Perşembe akşamı saat 23.00 sularında ekrana gelen son programındaki konuğu ünlü işkadını Demet Sabancı idi. Kültür, sanat ve yaşam üzerine enfes bir sohbet izledim. Programın sonunda da Anjelika Akbar piyanosunun başına geçti ve bir beste yaptı. Evet, yanlış okumadınız. O anda doğaçlama bir eser oluşturdu.
Ben ilk kez denk geldim. Meğer her programının sonunda karşısındaki konuğunun onda yarattığı duygu, izlenim ve ilhamın yardımıyla o konuk için bir beste yaparmış. Böyle harika bir buluşa hiçbir yerde rastlamamıştım, bayıldım.
Bu arada TRT 2'de harika işler yapılıyor. Zaman zaman buradan duyuracağım. Sizin de gözünüz orada olsun.
Gaf'let kürsüsü
Esenyurt'ta parkta oturduğu için polis tarafından uyarılan vatandaş şöyle dedi: "Nasıl olsa evde de öleceğiz, bari dışarıda ölelim."
Zap'tiye
Eskiden bankaya maskeyle girince polis çağırıyorlardı. Şimdi maskesiz girince çağırıyorlar. (Sosyal medyadan)
Ne demiş?
"Geleceği görmek istiyorsan arkana bakman yeter. Çünkü geçmişinden kaçamıyorsun." (Star TV'de yayınlanan Hızlı ve Öfkeli 7 filminden)