Biliyorsunuz oyuncu Mert Fırat'ın eşi İdil Fırat anne olmak için gün sayıyor. Baba olmaya hazırlanan oyuncuya hem evliliğini, hem de babalık heyecanını sordum. "Evlilik hayatıma büyük düzen getirdi, ortak karar almak, hayatı paylaşmak gerçekten çok güzel" diyen ünlü oyuncu, baba olacağı için de çok heyecanlı olduğunu söyledi. Hamilelik dönemini de eşiyle keyifle geçirdiklerini belirten Fırat, "Ona minnettarım, bebeğimiz olduktan sonra her şeyi eşit yükleneceğiz" diyerek sözlerine şöyle devam etti: "Günde iki saat uyusam yeter bana. Kendimi hazırlıyorum şimdiden. Haberler çıktı ama bebeğimizin cinsiyeti belli değil hala."
Kadına şiddetle mücadelede yer alan oyunculardan da biri olan Fırat'a, 'Kadına şiddet gösterdiği ispatlanmış bir oyuncu ile aynı projede yer alır mısınız?' diye sorduğumda ise bana şu yanıtı verdi: "Yer almam mümkün değil. Kadına karşı suç işlemiş ve bu ispatlanmış ise o insanla iletişime bile geçmem. Bu konuda net tavır alırım. Mağdurdan yanayım."
'SİYASETE GİRMEYECEĞİM'
Kendisine yönelik belli bir kesimin sanatçısı olduğuna dair bir algının olduğunu ve bu durum hakkında ne düşündüğünü de sordum, şu yanıtı aldım: "Siyasete girme amacım da yok, siyasette bir mevki hedefim de. Bu algının yaratılmasına da karşıyım. Sanatçıyım ve herkese eşit mesafedeyim, kimsenin sanatçısı değilim. Elbette hayatta bir duruşum, bir görüşüm var. Bulunduğum her işte bunu yapmaya çalışıyorum. Sanat insanları birleştirir ve kamusal bir ihtiyaçtır. Sanat için yapılan her yatırım bu ülkenin kültürüne, hafızasına katkı sağlar. Ben ülkesini seven ve ülkeme sanat yoluyla hizmet eden bir sanatçıyım."
***
Hani nerede dilinden düşürmediğin kadın dayanışması!
Geçtiğimiz günlerde medyaya 'Atiye' dizisinin davalık olduğuna dair haberler yansıdı, siz de görmüşsünüzdür. Nedeni ise 'Atiye'nin yapımcısının, yazar Şengül Boybaş'ın haklarını ihlal etmesi. Düşünün 'Yaprak Dökümü'nü diziye çekiyorsunuz ama eser sahibi Reşat Nuri Güntekin'in adını anmıyorsunuz. Olacak şey mi? Boybaş da kendinin yok sayılmasına daha fazla göz yummamış olacak ki açtı davayı. Yapımcı firma O3'ün, 'Dünyanın Uyanışı'nın yazarı Boybaş'a haksızlık yaptığı ortada.
KAFASINI KUMA GÖMDÜ
Peki bu yaşananlar karşısında dizinin başrol oyuncusu Beren Saat ne yaptı? Hiçbir şey! Şimdi diyeceksiniz ki yapımcı ile yazar arasındaki davadan ona ne? Evet, eğer dizinin başrol oyuncusu Beren değil de başka bir isim olsaydı, ben de böyle düşünebilirdim. Ama Beren için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ne yazık ki... Niye mi? Bir yandan kadın haklarını, kadın dayanışmasını ağzından düşürmeyeceksin diğer yandan başrolünü oynadığın dizide bir kadının hakkı yenecek, sen de kafanı kuma gömeceksin... İşte bu olmaz Beren. Röportajlarından paylaşımlarına kadar her platformda kadın haklarından bahsetmene ve farkındalık yaratmana sözüm yok ama bunu hayatında uygulamazsan işte buna itiraz ederim. Bir yandan kadınların koruyucu meleği gibi davranacaksın diğer yandan işin ucu sana dokunacak diye sus pus kalacaksın... Sen ki daha bu yıl Kadınlar Günü'nde "Herkes kadın haklarını savunmalı, çünkü kadın hakları insan haklarıdır" paylaşımını yaparken, dizindeki bir kadının hakkı göz göre göre gasp edildi. Senden tek bir itiraz gelmedi bu duruma...
O zaman ben de sorarım sana nerede sürekli bahsettiğin kadın dayanışması diye? 'Bu dava beni ilgilendirmiyor, ben kazandığım paraya bakarım' diyorsan eğer, o zaman lütfen bir daha ağzına kadın hakları, kadın dayanışması kelimelerini alma. Şimdi Beren'e Hz Muhammed'in 'Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır' sözünü hatırlatarak sormak istiyorum; melek misin yoksa dilsiz şeytan mı?