Türkiye'nin en başarılı komedi oyuncularından biri olan Alper Kul, eşi Aylin Kontente'nin hamilelik döneminde bir erkek olarak yaşadıklarını 'Hamileyim' adıyla sahneye taşıdı. Bir erkek çocuk babası olan Kul, oyununu 'Hormonları ip atlayan lohusa bir anne, uyumayan bir evlat ve şaşkın bir babanın hikayesi' olarak özetliyor....
Hamileliğiniz nasıl geçti?
Güzel geçti. Sıkıntılarım oldu ama bu sıkıntıları eşimle beraber atlattık. (Gülüyor) Hamilelik, biliyorsunuz annenin değil, babanın da yaşadığı bir süreç. Bu durum erkekler tarafından çok dile getirilmediği için ben o süreçte yaşanan enteresan hikayeleri oyunlaştırmaya karar verdim. Çünkü hamilelik sürecinde erkek tarafı da sıkıntılar yaşıyor.
BİZİM DE GRUPLARIMIZ VAR
Genelde daha çok anne adayının yaşadığı sıkıntılara odaklandığımız için erkeklere de mi dikkat çekmek istediniz?
Ben bu gösteride; yeni evli ve hamileliğe ilk adımı atmış çiftlere, neler yaşayacaklarını, erkek bakış açısıyla anlatıyorum. Aslında bu oyun, biraz da erkekler için hayatı kullanma kılavuzu gibi bir şey. Çünkü erkekler de kendi aralarında 'Hamilelik nasıl geçti, neler yaşandı?' diye konuşurlar. Bizim de kendi aramızda gruplarımız var; oturup bunları konuşuyoruz tabii. Baba olan erkek, başından geçtiği için, yeni baba adaylarına ahkam kesmeye bayılır; 'Midesi bulanınca şu olacak, aş erince şu olacak, böyle davranmaman lazım, şunu yapmaman lazım...' gibi. Genelde neler yapmaman gerektiğiyle ilgili başlıklar oluyor. Çünkü ileride bunların ısıtılıp ısıtılıp önüne geleceğini biliyorsun!
Erkeklerin bu süreçte özellikle yapmaması gerekenler ne mesela?
Mesela doğumdan sonra 'Karnın hiç inmemiş' dememen, 'İkinciyi ne zaman yaparız?'ı kesinlikle söylememen, 'Sütün yeterli mi; bebek aç gibi' cümleleri asla kurmaman lazım!
KADININ NORMALİ DEĞİL O
Sizce kadınlar, hamilelik döneminde istekleriyle erkekleri zorluyor mu?
Ben öyle düşünmüyorum çünkü gerçekten karınlarının içinden çocuk çıkarıyorlar; erkeklerde bu işin bir ucundan tutmalılar. Çok light mı konuşuyorum bilmiyorum ama... Bir de o dönem, kadının normali değil ki; o kadına kızamazsınız o yüzden. Kadının başından bir şeyler geçiyor ve o geçen şeye sebep olmuş bir adam var bir de. O da en yakınında duruyor; iki çemkirecek tabii.
Sizin kadar anlayışlı, empati yapabilen bir erkek bulmak zor...
Erkekler duygularını göstermiyor ama inanın onlar da çok ilgililer aslında; özellikle günümüz erkekleri. Benim çevremde baba adaylarının hepsi ilgililer mesela. Eşinin hamilelik sürecinde başından geçenleri okuyan vicdan sahibi her erkek, böyle olur. Yaaa ben burada kendimi övüyormuş durumuna düşmeyeyim ama...
Peki, bu süreçte erkekleri en çok neler zorluyor?
Biz empati kurmak konusunda biraz sıkıntılı bir toplumuz. Düşünsenize, kadın karnının içinden çocuk çıkarıyor! Muazzam bir şey; daha ne yapsın kadın! Bir kere kadının senden daha yetenekli olduğunu kabul etmek gerekiyor. Biz erkeklerin de sadece onlara yardımcı olmamız lazım. Dediğim gibi en büyük sıkıntıyı empatide yaşıyoruz ama Allah'tan internetin iyi tarafları da var; forum sitelerinden çok şey öğreniyoruz.
O forum sitelerine girip okudunuz mu yoksa?
Hepsini okudum. Hatta sahte kullanıcı adıyla bir kadın forum sitesine üye oldum; evde ne sıkıntı oluyorsa siteye yazıp hemen cevabını alıyordum. Bu sayede büyük bir gelişim sağladım.
Bu süre içinde baba adayları en çok ne yapıyor?
Çok okuyor! Bu süreçle ilgili milyon tane internet sitesi var. Ve telefonuna aplikasyonlar indiriyorsun; 'Bu hafta çocuğum mercimekten hallice olmuş', 'Şu anda göz kapakları oluşuyor' diye diye sen de olayla bağ kurmaya çalışıyorsun. Annelik, kadının DNA'sında olan bir şey ama bu, babada yok; baba onu öğrenmek zorunda. O yüzden kendini sevdirmeye, öğrenmeye ve bağ kurmaya çalışıyorsun. Başlarda bu konuyla ilgili hiçbir şey bilmediğinde, annenin hamilelik sürecinde maalesef evdeki zigon sehpa gibi kalıyorsun.
KADINLAR SEVİYOR
Biz kadınlar; erkeklerin bu süreçte, kadınların yaşadığı gelgitlerden uzak durmaya çalıştığını düşünürüz oysa...
Yok, yanılıyorsunuz bence.
Gösteriyi izleyenler, çıkışta ne öğrenmiş olacaklar?
Benim anlattığım hikayede, kadını ve erkeği birey olarak bekar hayatlarında görüp daha sonra flört ettikleri, evliliğe karar verdikleri döneme geçeceğiz. Türk kültüründeki, kadını ve erkeği düğüne, evliliğe hazırlayan ritüellerinin saçma kalan kısımlarını anlatacağız. Sonrasında da hamilelik döneminde başlarına gelenleri tatlı bir dille dile getireceğiz. Yani tüm bu dönemlerin kısa bir özetini sunacağım seyirciye.
Peki, bu gösteriyi izleyen kadınlardan nasıl, erkeklerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Erkeklerin pek hoşuna gitmiyor galiba. (Gülüyor) Kadınlar seviyor ama!
OYUNCULUĞUN İLK 10 YILI ÇOK ZOR GEÇİYOR
İkinci çocuğu düşünüyor musunuz?
Bu konuda İstanbul Borsası gibiyiz; hanım yükseliyor, ben inişte oluyorum o aralar, ben yükselişe başladığımda da o inişe geçmiş oluyor. İkimiz de aynı seviyeyi tutturabilirsek ikinciyi de isteriz tabii ki.
Çocuk olunca üretmek daha mı kolay, daha mı zor oluyor?
Aynı evde üretmek çok zor oluyor. Kendini bir odaya kapatıp yazsan bile, 'Baba' diye seslendiğinde bir parçan oraya gidiyor. O yüzden ben de günde bir-iki saat bir restorana, kafeye gidip kulaklığı takıp çalışıyorum.
Anne oyuncu, baba oyuncu; armut dibine düşmüş mü?
Aylin "Çok yetenekli" diyor ama ben hiç kondurmak istemiyorum. Çünkü bizimki meşakkatli bir meslek. İstiyorsa oyuncu olsun tabii ama gönlüm çok da olmasından yana değil. Yönetmen olsun da oyuncu olmasın. Oyunculuğun ilk 10 yılı çok zor geçiyor çünkü.
ÖDÜLLENDİRİLMESE DE CEZALANDIRILMASIN
Yarın, yeni filminiz 'Ölümlü Dünya' ile de seyirci karşısına çıkacaksınız. Nasıl bir film oldu?
Ali Atay'ın yönettiği bir film. Laf olsun diye söylemiyorum; içinde olmaktan en keyif aldığım işlerden biri oldu. Ali oyuncu olduğu için, oyuncu bir yönetmenle çalışmanın tüm lüksünü yaşattığı bize. Bizim sette bir şey düşünmemize gerek kalmadı, sadece Ali'nin hayalini yorumlamaya çalıştık. Ali'nin çok güzel bir kafası var; mizah anlayışlarımız çok benziyor birbirine. Her film tanıtım döneminde oyuncular aşağı yukarı aynı cümleleri kurar ama ben yürekten söylüyorum; içimize sinen, nitelikli bir iş oldu. Gişe yapsın çok istiyorum; bu filmin ödüllendirilmesi, ödüllendirilmese bile cezalandırılmaması gerekiyor. Çünkü normalde izlediğiniz senaryolardan çok farklı bir senaryosu var.
Önümüzdeki günler oyundu, filmdi derken baya yoğunsunuz...
Bir yıl durdum durdum, hepsi tesadüf aynı haftaya denk geldi. Yoğun bir dönem yani... Yazdığım iki tane tiyatro oyunu metni var; yakında onlar da çıkacak.