İstanbul özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde görülmeye başlanan ancak özel yetkili mahkemelerin kapatılması üzerine Bakırköy 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden davada karar çıktı. Karar duruşmasına başka davadan tutuklu sanıklar Ali Rıza Garan ve Recep Demir ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı. 9 yıldan 16.5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan sanatçı Haluk Levent'i ise avukatı temsil etti. Karar duruşmasında son sözleri sorulan sanıklar ve sanık avukatları beraat kararı verilmesini istedi. Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, tüm sanıkların çete suçundan delil yetersizliği nedeniyle beraatına karar verdi.
ÖRGÜT VE YAĞMA İLE SUÇLANMIŞTI
Mahkeme heyeti, Haluk Levent'in de "silahla haksız çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş örgüte üye olma", "bir kişiye yönelik yağmaya teşebbüs" suçlarından beraatına karar verdi. Ünlü sanatçının, üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği kaydedildi.
CEZA VERİLEN SANIKLAR
6 sanığın tüm suçlardan beraatına karar veren heyet, yargılama aşamasında ölen bir sanık hakkındaki davayı da düşürdü. 11 sanık ise "iş yerinde yağma", "kasten yaralama", "tehdit, "ruhsatsız silah bulundurma" suçlarından 2 yıl 11 ay ile 18 yıl 5 ay arasında değişen hapis cezasına çarptırıldı.
FETÖ'CÜ SAVCI DİNLEMEDİ BİLE
Beraat kararını sevinçle karşılayan sanatçı Haluk Levent, davayı açan dönemin özel yetkili savcısı Kadir Altınışık'ın şu an FETÖ'den tutuklu olmasını ise "Bu örgütün mağduru olmayan kimse kalmadı" diye yorumladı. Kararın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan sanatçı, "Yaklaşık 10 yıldır süren bir davaydı. 4 bin 300 küsur haber yapıldı. Ellerim kelepçeli bir şekilde 4 gün sorgu odasındaydım ve hiçbir şey bilmeden. Benim ağrıma en çok o dönem giden, savcı beni dinlemedi bile. Hukuk devleti dediğimiz yerde savcı dahi ifademi almadı. Direkt olarak mahkemeye çıkarıldım" dedi.
BERAATE SEVİNEMEDİK
Haluk Levent açıklamasını şöyle sürdürdü: "Evet, tutuksuz yargılandım ama 10 küsur yılda binlerce haber, binlerce algı, yitip giden sponsorluklar, konserler cabası. Ve sonunda beraat. Seviniyorsunuz ama bir yandan da üzülüyorsunuz. Bunu bu kadar uzatmanın, bu kadar operasyonlarda ismimizin kullanılması gerekli miydi? Bu nedenle bir yandan sevinçliyim, bir yandan da buruk bir duygu var içimde. O dönemlerde 2 tane sponsorluk anlaşmam vardı. Biri tekstil firmasıyla, diğeri gençler için içecek firmasıyla. Onlar da iptal olmuştu. Bizi çeteci, mafyavari insanlarla göstermişlerdi. Beraat aldığım için çok mutluyum ama geçmişe baktığımda da 'neden' diyordum. Çünkü özellikle o dönemdeki soruşturmanın savcısının beni görmek istemeyişi zaten kafadan kumpas gibi bir sos gibi koyulmasının bir nevi ifadesi gibi geliyor bana."