Biliyorsunuz, sosyal medya fenomenlerinin skandallarını 2020'de sıkça konuşmuştuk. Sahte çekiliş yapan mı dersiniz, koronavirüsü hiçe sayıp partiler düzenleyen mi dersiniz... Saymakla bitmez. Fenomenlere bu skandallar yetmemiş olacak ki 2021'e de hızlı bir giriş yaptılar. Artık nasıl bir özgüven patlaması yaşıyorlarsa; kanunmuş, kuralmış tanımıyorlar. İşte en son örneğini GÜNAYDIN'da Dilek Yaman Demir'in haberinde gördük. Skandala bu sefer Meriç İzgi, Duygu Aycan, Oğuz Bay imza attı. Fenomen oldukları için kendilerine her şeyi hak gören bu kişiler, bir alışveriş merkezinde maskesiz dolaştıkları için kendilerini uyaran güvenlik görevlisini tartaklamış. Hem de ne tartaklama, sonu karakolda bitmiş. Bu nasıl bir aymazlık, kendini bilmezlikse, kurallara uyması için ikaz eden güvenliğe saldırıyorlar. Koronavirüs ile mücadelenin en kritik sürecinde toplum sağlığını riske atarak hem maskesiz şekilde AVM'de dolaşacaksın, hem de uyarı alınca güvenlik görevlisine saldıracaksın. Hadi oradan....
KİBİR ZEHİRLENMESİ
Ama suç ne yazık ki sadece bu fenomenlerde değil... Suçun bir kısmı da bu fenomenlere toplumun 'yeni kanaat önderi' misyonunu yükleyenlerde. Böylelerinden topluma kanaat önderi olmaz, olsa olsa 'kötü örnek' olur. Eleştirim elbette sosyal medyadaki fenomenlerin hepsine değil. Sözüm ego patlaması yaşayıp, dünyanın kendi etrafında döndüğünü sananlara... Takipçi sayısı arttıkça şımarıklıkları da o derece artanlara.. Ürün tanıtımı yaparak, sahte çekiliş düzenleyerek kazandıkları milyonlarca parayla birlikte kibir zehirlenmesi yaşayanlara. Emek vermeden, ter dökmeden kolay yoldan para kazanan bu fenomenlere hatırlatmakta fayda var, bu ülke bir anda parlayıp sonra sabun köpüğü gibi kaybolan çok ünlü gördü. Yani kimse ne takipçi sayısına güvensin ne de ününe. Bu şımarıklıkla giderlerse hızla çıktıkları şöhret merdivenlerinden aynı hızla düşerler...
***
MESELE 'ÜNLÜ OLMA' DEĞİL, MESELE 'ŞİDDET'!
Şarkıcı Halil Sezai, geçtiğimiz günlerde medyaya konuştu. Cezaevinden çıktıktan sonra sessizliğini bozan Sezai, "Medyatik bir figürüm diye kimsenin bana bu kadar yüklenmeye hakkı yok" diyerek linç edildiğini söyledi.
Görünen o ki, elinde odun parçasıyla yaşlı bir adamı dövdüğünün hâlâ farkında değil Sezai. Kendisi 'ünlü' olduğu için değil, yaşlı bir adama küfür kıyamet odunla saldırdığı için eleştiri yağmuruna tutuldu. Yani 'ünsüz' olsaydı ve o görüntüler sosyal medyaya düşseydi yine aynı şekilde eleştirilerin odağı haline gelirdi. Üstelik kendini çıkıp şimdiki gibi medyada anlatma fırsatı da olmazdı. Burada mesele 'ünlü olma' değil, mesele 'şiddet'... Bilmem anlatabildim mi?