Türkiye'nin en yeni ve en iddialı haber kanalı a Haber dün resmen yayına başladı.
Kanalda ilk gözüme çarpan, sadelikti. Zira benim haber kanallarından yana en büyük şikayetim, ekrandaki görüntü kirliliğiydi. Bir yanda kanal logosu, diğer yanda canlı ibaresi, bir tarafta saat, sağ üst köşede haberin alındığı ajansın buzlanmış logosu, alttan geçen diğer haberlerin yazı bandı, üstte 'Flaş Flaş' ya da 'Son Dakika' ibaresi, onların üzerinde haberin başlığı ve spotu... Arada, konu edilen haberin görüntüsünü gör, görebilirsen...
a Haber'de bu görüntü kirliliğinden eser yoktu. Grafikler sade ve anlaşılır, ekrana binen yazı adedi minimumdu.
Haber spikerlerinin arkasındaki görüntü ise son sistem bir barkovizyon sayesinde izleyiciye ulaşıyordu.
O kadar yüksek çözünürlükteydi ki, zaman zaman bu tür uygulamalarda izleyiciyi rahatsız eden 'tarama' efektinden eser yoktu. a Haber'in gün boyu HD yayın yapan ilk ve tek haber kanalı olması da görüntü kalitesi açısından kendisine büyük bir avantaj getiriyordu.
DEFNE DOĞRU SEÇİM
Yıllardır bu sütunlarda "Keşke gerçek işi olan haberciliğe dönse" diye yazıp durduğum Defne Samyeli'yi yeniden haber sunarken izlemek ise benim için büyük keyif. Kanalın başındaki Erdoğan Aktaş ve deneyimli kadrosunun da 'ehliyetinden' şüphe yok. Aktaş'ın pazar ekimize verdiği röportajda söylediği bir cümle ise beni çok mutlu etti. Aktaş demiş ki, "İyi editör, kullandığı değil, kullanmadığı haberden belli olur..." İşte yıllardır özlemini duyduğum haberci etiğinin en özlü ifadesi. Bunun sözde kalmayacağının en büyük teminatı ise Aktaş'ın bundan önce atv Haber'deki icraatlarıdır.
HABERDE 9 YANLIŞ
Türkiye'de izleyiciye haber izletmenin formülü az çok bellidir. Peki ya 'haber izletmemenin', yani izleyiciyi haber ekranından kaçırmanın yöntemleri nelerdir? Onları da naçizane ben özetleyeyim. Belki haberci dostlara bir faydası olur:
1- Öğlende meydana gelmiş olayı, akşam bülteninde 'Son Dakika' diye servis etmek.
2- Ajanslardan gelen haber ve görüntüleri işlemeden, habercilik adına bir katkıda bulunmadan, 'tıpa tıp' ekrana getirmek. (Ajans haberciliği yüzünden mevcut bültenlerin birbirinden hiç farkı kalmıyor. Unutulmamalı ki, en çok özel haber yapan, habercilikte 'en özel' yere konur.)
3- Haberi hiyerarşik önem sırasına göre değil, rakip kanalın haber akışına göre sunmak! (Bu yüzden üçüncü sayfa haberleri en başta, önemli memleket meseleleri en sonda ekrana gelebiliyor.)
4- En az iki kaynaktan doğrulatmadan haber yayınlamak. (İzleyici bir kazadaki ölü sayısını her kanalda farklı duyuyor. Öyle olunca da haber ve haberciye güvenini, saygısını yitiriyor.)
SÜRAT FELAKETTİR
5- Haberi en çabuk vereceğim diye yalan yanlış söylentileri ekrana taşımak. (Alın size güven sarsıcı bir etken daha...)
6- Haber kanallarının bültenlerinde esas, bir önceki bültende verilen haberi halka halka genişletmek, ayrı tatlarda pişirmektir. Aynı haberi sabahtan akşama aynı ifade ve görüntülerle temcit pilavı gibi izleyiciye sunarsanız, gına getirirsiniz. (Bazen ana haber bültenindeki haberler, ertesi gün öğlene kadar perforeleri bile değiştirilmeden veriliyor.)
7- Haber, 'yerinden verildiği zaman' değerli ve önemlidir. Belki biraz pahalı bir yöntemdir ama prestij kazandırır. (Tunus alev alev yanarken bazı haber kanalları bir hafta sonra adam göndermeyi akıl etmişlerdi. Yaşasın internet, yaşasın cep telefonlarıyla amatörlerin dünyaya servis ettiği görüntü ve haberler...)
8- Medya grubuna hakim siyasi düşünceye ya da grubun maddi çıkarlarına göre eğilip bükülen haberler, bumerang gibi dönüp dolaşıp sonunda o grubun kafasını yarar.
9- Şiddete endeksli haber bültenleri ilk başta reyting kazandırabilir ama gelecekte haber bültenlerini izleme ihtiyacı hissetmeyecek şiddet bağımlısı bir kitle yaratacaktır. Kimse günü kurtarmak için bindiği dalı kesmesin.