Tabii ki hayır... Facebook, Atatürk Havalimanı'ndaki korkunç saldırıdan sonra İstanbul'daki kullanıcılarına seslendi: 'Güvende misin? Görünüşe göre, İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki patlamadan etkilenen bölgedesin. Güvende olduğunu arkadaşlarına bildir.' Bildiriyoruz; şimdilik elimiz kolumuz sağlam, canımız yanıyor ama nefes alıyoruz. Şimdilik ölmedik ama bilmiyoruz; bir saat, bir gün, iki dakika sonra ne olacağını kestiremiyoruz. Akşama evimize varıp varamayacağımız belli değil mesela. Allah'a emanetiz yani.
Dualar, dualar, inşallahlar, maşallahlar içindeyiz. Bir yandan da 'Hadi!' diyor hayat; beklemiyor, saklanmana izin vermiyor.
İşimize gitmek, alışkanlıklarımızı devam ettirmek, metroya, otobüse, uçağa binmek zorundayız. Nereye doğru bilmiyoruz ama yaşamak zorundayız, esas görevimiz bu.
?BU KAÇINCI ACI!
Güvenden dem vuracak olursak, bence üzerine konuşmamız anlamsız. Çünkü son zamanlarda en yoğun hissettiğimiz duygu; güvensizlik. Hiç cilalı laflar edecek değilim. Yarınımıza güvenimiz kalmadı; her an, her yerde başımıza bir felaket gelecekmiş hissi ile yaşamanın ağırlığı altında boğuluyoruz. Umuttan pembe bulutlar yapmaya da mecalimiz kalmadı.
Bu kaçıncı acı... Umudunu kaybeden; neşesini, hayalini, geleceğini kaybedermiş... İşte tam da öyleyiz.
Sordun diye söylüyorum; güvende değiliz sevgili Facebook. Tetikteyiz, panikteyiz, endişeliyiz, korkuyoruz, savunmasızız. 'Alışın' diye buyurdular böyle yaşamaya. En temel gereksinimimizi elimizden şak diye aldılar.
Güvenin sözlük anlamı şu: Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu. Yani biz hiç güvende değiliz. Sorulacak hesapların etkinliğine inanmıyoruz. Bunun son olacağını düşünmüyoruz. Sorumluların sorumsuz bakışlarından, açıklamalarından bıktık. Lanetlemelerden, kınamalardan, sanal âlem yasından usandık.
BELİRSİZİM
Neydi soru? Hah, 'Güvende misin?' Değilim arkadaşım, değilim! Hayattayım ama asla güvende değilim. Bugünü tacizsiz, saldırısız, patlamasız, çatışmasız, dayaksız, olaysız atlatmış olabilirim ama yooo güvende değilim, değiliz.
Olduğum şey şu: Belirsizim, dayanaksızım, tedirginim, yalnızım, savunmasızım, yetersizim, bitmeyen ve biriken bir kederi taşımaktan omuzlarım düşük. Acımın üstü nasır bağladı sanki, hislerim karmakarışık, hislerimle bağım kopuk, hislerim hissizleşme yolunda.
Ne güvende hissediyorum, ne de güven duyabiliyorum. Yaşıyorum ama nereye gidiyorum bilemiyorum, anlıyor musun?