Günümüz şehirli insanının gelecek planını tam olarak bu cümle anlatıyor: "Her şeyi bırakıyorum, güneye yerleşip organik tarım yapacağım."
Bu cümleyi kuranların sayısı her geçen gün artıyor, neden derseniz? Şehrin stresi, mutsuzluğu ömrümüzden çalıyor da ondan. Güneye yerleşip tarıma başlamadan önce yapılacaklardan, dikkat edilmesi gerekenlerden ve sağlanan teşviklerden biraz bahsetmek istiyorum.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile Turkuvaz Medya Grubu'nun amiral gemisi SABAH Gazetesi'nin Tarım ve Orman Bakanlığı himayesinde düzenlediği 1. Türkiye Çiftçi Zirvesi öncesi kahvaltıda buluştuk. Bakanın çiftçiye, özellikle genç çiftçilere ve kadın girişimcilere verdikleri destek takdire şayan.
Geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş'ta çiftlikteki 10 bin tavuğu havasızlıktan telef olan Sevim Demir'i arayıp 5 bin tavuk desteği sözü verdi. Bakanlık ilave yazlık ekim yapmaya uygun 24 ilimizde, yüzde 75 hibe tohum temini ile Bitkisel Üretimi Geliştirme Projesi'ni başlattı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile işbirliği halinde, Milli Emlak Genel Tebliğinde gerekli düzenlemeleri yaparak, atıl hazine arazilerinin etkin bir şekilde tarımsal üretimde kullanılmasını sağladılar. Bakanlık organik tarımın yaygınlaştırılması, organik gıda pazarı ve ticaretinin teşvik edilmesi için de büyük çaba gösteriyor.
BİTKİSEL ÜRETİM YÜKSELİŞTE
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli kahvaltı sonrası 1. Türkiye Çiftçi Zirvesi'nde, bitkisel üretimimizin 126 milyon tona, büyükbaş hayvan varlığımızın ise 18.2 milyon başa yükselerek, cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdığını söyledi. Pakdemirli, "Fındık, kiraz, incir ve kayısı üretiminde dünya lideriyiz. Küçükbaş ve büyükbaş varlığında Avrupa'da birinciyiz. Su ürünleri yetiştiricilik üretiminde Avrupa'da birinci sıraya yükseldik. Tarımsal alan bakımından, dünyada on yedinci sırada olmamıza rağmen, tarımsal hasılada Avrupa'da lider, dünyada ilk on içindeyiz" dedi.
DOĞRU ARSAYI BULUN
Organik tarıma başlamadan önce bu yollardan geçmiş güneye yerleşip başarılı olmuş kişilerin tecrübelerinden faydalanmak ilk kural olmalı çünkü onların anlattıkları rehber niteliğinde. Önce doğru arsayı bulmanız gerek. Organik üretim yapacak kişi öncelikle arsanın anayollardan, ağır sanayi tesislerinden, maden işletmelerinden, kentsel atıkların toplu olarak bırakıldığı alanlardan, kirletici atıklar içeren akarsu ve yeraltı sularından etkilenmeyecek bir mesafede olmasına dikkat etmeli. Organik tarım yapmak isteyenlerin en çok merak ettiği konulardan biri de sertifikasyon süreci. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın sertifikasyon kuruluşuna verdiği yetki çerçevesinde sürekli bir denetim altında olan organik tarımda; üretimin başlangıcından sonuna kadar toprak, yaprak, su ve ürün analizleri yapılıyor. Kolay bir süreç aslında yeter ki siz isteyin.
Bakanlığın Tarımda Kadın Girişimciliğinin Güçlendirilmesi Programı kapsamında kadınları ödüllendirilmesi fikri de alkışı hak ediyor. Pakdemirli ödül töreninde "Kadınlar olmasa, biz kendimize, 'Tarım ülkesiyiz' diyebilir miydik? Kadınlar üretmese, şehirli aç kalmaz mıydı? Bugün tarım ve hayvancılık diyorsak, gıda diyorsak; bunların kadın elinden çıktığını da biliyoruz demektir." diyor. Ne güzel sözler, ne güzel destekler bunlar...