Ekranların gündüz kuşağı tam anlamıyla Atv'nin egemenliği altına girdi. İki başarılı televizyon programı Müge Anlı ile Tatlı Sert ve Esra Erol'da dev bütçeli prodüksiyonları, en iddialı dizileri ve haber bültenlerini geride bırakarak reyting listelerinin zirvelerinde yer almayı başarıyor.
Sadece reyting mi? Yakaladıkları suçlular, ifşa ettikleri örgütler, buldukları kayıplarla da adeta güvenlik kuvvetlerine yardımcı olan 'ekran korucuları' olarak görev yapıyorlar. Onların gündüz kuşağında attıkları devriyeler, toplumsal huzur ve güvenliğe büyük katkı sağlarken, suçlular üzerinde de caydırıcı bir etki yaratıyor.
Geçen hafta Esra Erol'un programına çıkan 19 yaşındaki Zeynep'in itirafları, büyük bir fuhuş çetesinin deşifre olmasını sağladı. Programı ihbar kabul eden emniyet güçleri hem olayda adı geçen Aysel'i hem de ilişkide olduğu büyük çeteyi yakaladı.
Müge Anlı'da ise dizilere taş çıkartan bir olay yaşandı. Bir ailenin yıllar önce evlat edindiği 38 yaşındaki Erman Akalp, kendisini terk ettiklerine inandığı gerçek ailesini arayıp, sormadı. Ta ki üç ay önce kan kanserine yakalanana kadar. Birinci derece yakınlarının iliğine ihtiyacı vardı. Onları bulabilmek için Müge Anlı'ya başvurdu. "Bana dünyaya gelirken can vermişlerdi, şimdi bir ünite kan ile tekrar hayat vermelerini istiyorum" diyordu. Bir aileden haber geldi, "Biz onun gerçek ailesi olabiliriz" diye. Ablası olduğunu iddia eden Hatice Erkoçak ve eşi İsmail Erkoçak stüdyoya geldiler. Şimdi yapılacak DNA testlerinin sonucu bekleniyor.
Ben söylemekten bıkmadım. Umarım siz de okumaktan bıkmamışınızdır: Kaderin eline hiçbir senarist su dökemez!..
Eşkıya içimize kurt düşürdü
Atv'nin fenomen dizisi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da hasımları Hızır Reis'e tuzak kurmuşlardı. Bir vale, arabasına narkotik madde yerleştirdi. İhbar üzerine aracı arayan polis, pakete ulaşınca Hızır Reis, Kimsesiz Doğan ve beraberindekiler 10 yıla kadar hapis istemiyle cezaevini boyladılar.
Eminim, diziyi izleyen herkesin içine bir kurt düşmüştür, "Acaba valelere ne kadar güvenebiliriz?" diye... Eh, artık kafeler, restoranlar açıldığına göre vale hareketliliği de artmıştır. Ancak otomobilimizin anahtarını kime teslim ettiğimizden nasıl emin olabiliriz? Ya bize de bir kumpas kurmaya kalkan olursa?
İşlerini layıkıyla yapan dürüst görevlileri tenzih ediyorum tabii. Ama gün geçmiyor ki, vale denilen otopark görevlilerinin karıştığı kriminal olaylar yaşanmasın. Bu nedenle vale hizmeti verilmesini düzenleyen yeni yasanın yürürlüğe girmesini dört gözle bekliyorum.
İç güzelliği yarışması
İnsanlığın en büyük yalanlarından biridir: "Ben güzelliğe önem vermem. Önemli olan iç güzelliği..." Böyle deyip dururuz ama iş evlenmeye, flört etmeye geldiğinde kaşına, gözüne, duruşuna vuruluruz. Zaten eğer önemli olan iç güzelliği olsa, güzellik salonları yerine kütüphanelerin önünde sıra olunur, estetik merkezleri sinek avlardı.
Gelin görün ki, pandemi bir şekilde insanların kendi içlerine dönmelerine, hayatı adeta yeniden keşfetmelerine vesile oldu. Bunun ilk yansıması ise Almanya'da düzenlenen dünyanın ilk İç Güzelliği Yarışması oldu.
'İç güzelliği' deyince pek çoklarının aklına ilk olarak birbirinden seksi iç çamaşırlarının sergilendiği Victoria's Secret defileleri gelir ama bu seferki öyle değil. Güzellik yarışması adaylarının podyumda mayo ile salınmalarına ve adeta cinsel bir meta olarak sunulmalarına tepki olarak bu kez çoğu ev hanımı olan kadınlar, kadife kalpleri ve geleceğe dair besledikleri umutları, projeleri, hayalleri ile yarıştılar. Sonunda pantolonlu, iki çocuk annesi mütevazı bir hanımefendi birinci oldu.
Genç kızların, üstlerindeki mayolarıyla bir tek at gibi dişlerine bakılmadığı kalan eski güzellik yarışmaları tarih mi oluyor ne?
Gaf kürsüsü
Fenerbahçe ile mahkemelik olan BeIN Sports bu kez de Trabzonspor maçı sırasında 'Teknik Direktör Erol Bulut' yazısının altına Rizespor'un logosunu koymasın mı?
Zap'tiye
Okullar göz kapağı gibi oldu. Açıyoruz, kapıyoruz, açıyoruz, kapıyoruz...
Ne demiş?
Vatandaşın biri, EFT ile rüşvet olarak gönderdiği paranın açıklama kısmına şöyle yazmış: "Zehir zıkkım olsun!"