Konservatuar mezunuyum. Şanslı bir sanatçıydım, çok güzel roller oynadım. Ama ilerledikçe, 'Şimdi olsam daha farklı oynarım' diyorsun. Hep böyle bir yetememezlik var. Öğrenciyken bir an önce sahneye çıkayım istersin, öğrendikçe daha fazla çalışayım, başka şeyler katabileyim istersin. Yetenek önemli, yetenek yoksa konservatuar da yetmiyor.
Takipçi sayısı fazla olan başrolü alıyor, bunu anlayamıyorum. Biz, bizden önceki ustalardan o kadar çok şey öğrendik ki… Şimdi daha farklı iletişim var gençlerle.
Bence erkekler kuvvetli kadın seviyor. Onları da bir ana, bir kadın yetiştiriyor. Sonuçta bu bir eğitim ve kültür meselesi.
'TARIK GÜZEL GİYİNMEYE ÇOK ÖNEM VERİRDİ'
Tarık hiç gitmiyor aklımdan. Akşamları onunla baş başa kalıyorum, hep benimle beraber. Yaşatıyorum onu. Çok özel bir insandı. Gardırobu aynı duruyor, ben giyiyorum arada kıyafetlerini. Çok değer veriyordu güzel giyinmeye, bunu ben de yaşatacağım.
EDİS
Albüm yetiştirme stresindeyim. Mayıs gibi çıkacak, bir yandan da İngilizce bir albüm düşünüyorum. Globalleşme hedefim var, zirvesine kadar zorlama derdindeyim. Sadece İngilizce değil, Türkçe ve Fransızca şarkılarla da global olmak istiyorum. Çok iyi, global bir şirketim var, ocak itibariyle ilk single'ı oradan yayınlayacağız. Hip hop bir şarkı, İstanbul'da belgesel tarzında bir de klip çekeceğiz.
Pandemiyle birlikte müzik de başka yere döndü. Konser yapamamak beni çok üzdü. Adrenalin salgılamaya alışık vücudum. Evde 15 kilo aldım, depresyon yaşadım. Çok umutsuz olduğum bir dönemdi. Aşının bulunmasıyla kırıldı bu durum. Stat konseri verdim, 5.7 milyon kişi izledi bizi.
Megastar, Tarkan'a ait bir sıfat, onu almıyorum üstüme. Süper starın da hikayesi var. İki sanatçımız da yurt dışında büyük işler yaptıktan sonra aldılar bu unvanları. 'Ben Y kuşağının Megastarı'yım' dersem bütün o tecrübeyi üstüme almış olurum, ayıp olur. Ben sadece dönemimde başarılı, çalışkan, seyircisiyle bağı kuvvetli biriyim. İleride bana da bir unvan bulunmak isterse ona da talibim tabii. Ama star çıkarmak zorunda mıyız onu da bilmiyorum. Starız zaten, star gibi yaşıyoruz ama çok da çalışıyoruz. Işıltılı bir hayat var ama arka planda ben de çok çalışıyorum, çok yoruluyorum.
Starlık hayal ettiğim bir psikoloji değildi. Bence herkesin bir tahtası eksik, yoksa yapılamaz bu iş. Kolay bir psikoloji değil. Sabah 1 milyon insanla beraber uyanıyoruz.
Dijitalde her şeyin yenisini yapmaya çalışıyorum. Token'ım bile var, NFT çıkarıyorum. Dijital her şeyde öncü olmak isterim. 'An' şarkısının ilk ses kaydı da ocak ortasında NFT olarak satışa sunulacak. Dijital dünyada yer almayı çok seviyorum.
Siyasetle de çok ilgileniyorum. Belki siyasete girmek, bir parti lideri olmak isterim. Sosyoloji özel ilgi alanım. Siyasetteki kalıpları da yıkmak isterim aslında.
Barış Manço'ydu idolüm. Britney Spears ve Justin Timberlake'le geçti çocukluğum. Freddy Mercury ve Michale Jackson hayranıyım. Depeche Mode çok severim.
Aşk problemli bir konu, dijital anlamdaki durumu da öyle. Dijital anlamda hoşlanıp görüşmelere karşı değilim, ben olumlu buluyorum, kendim de yapıyorum.
ADA SANLIMAN
'KENDİMİ HER ZAMAN TOY GÖRÜYORUM'
2016'ya kadar Amerika'daydım. Caz eğitimi aldım. 2016'da İstanbul'a döndüm. Volkan Öktem'le grup kurduk. O zamandan beri sahneye çıkıyordum.
Küçüklüğümden beri caz üzerine çok araştırma yaptım. Çok hoşuma gitti. Her daim toy görüyorum kendimi. Müziği kategorize etmeyi sevmiyorum aslında. Caz eğitimi aldığım için ses tonum caza kayıyor tabii. 3 single yapıp albüme kapanmak istiyorum.
NAZAN KESAL
'1 MİLYON TAKİPÇİSİ OLAN YAPTIĞINI OYUNCULUK SANIYOR'
'Yaralarım Aşktandır' oyunu çok iyi gidiyor. Pandemiden önce 35 oyun oynayabildim, sonra hepimiz kapandık. Son 2 aydır yeniden oynamaya başladım. Kadın meselesini farklı bir bakışla irdeleyen bir oyun. İranlı kadın şair Furuğ Ferruhzad'ın yaşamını konu ediniyor ama onun üzerinden benzer coğrafyada yaşayan bütün kadınların sesi olmaya çalışan bir oyun. Ferruhzad, 32 yaşında kaza geçirerek ölmüş ama kısa hayatına çok şey sığdırmış. İran'da erkeğe ithafen şiir yazan ilk kadın olarak sıkıntı çekmiş. Cesur, asi, üretken ve çok güzel bir kadın.
Tek kişilik oyun zor değil hâkimsen duyguya… Oyunculuk demlendikçe yaş aldıkça organik haline geliyor ama bu, genç yaşında bir oyuncunun yeteneksiz olduğu anlamına gelmiyor. Yaptıkça gelişen, tamamlanmayan bir alan oyunculuk. Tanrısal bir yetenek, bu tılsımı ortaya çıkaran şey oyuncudaki aşk.
Vizyon, nasıl göründüğün önemli ama önemli olan ruh. Sizin çok güzel mavi gözleriniz olabilir ama seyirciye o duyguyu geçiremiyorsanız bir anlamı yok. Eşeğin de çok güzel gözleri var. Bizim 'Neler yaparız nasıl üstüne koyarız?' diye konuştuğumuz bir dönemde, 'Takipçi sayım 1 milyon olmuş' deyip neşe saçabiliyor, yaptıklarının oyunculuk olduğunu sanabiliyor bazıları. Onlara 'Bu işi yapma' demek bizim harcımız değil. Kimsenin tekelinde değil oyunculuk ama kan ter içinde kalmak zorunda, diyafram, artikülasyon öğrenmeden oyunculuk yapabilmeyi düşünmek hadsizlik.
Ercan Kesal'in eşi olarak anılmak yani erkeğin üzerinden kadının anılması beni rahatsız ediyor. Eğer o kadın kendi hayatında varoluşu için mücadele vermişse onun üzerinden anılmak ister. Anneyiz, eşiz, çocuğuz, teyzeyiz, birinin de eşiyiz. Yaşamdaki varlığımızın sadece eşimizin üzerinden tanımlanması hoş değil. Kocama çok aşığım, hayran olduğum bir adamla evliyim. Ayrıca Ercan benden torpilli, o sonradan oyuncu oldu.