Yıl 2004… Sinop'taki tarihi cezaevi içinde 'Pardon' filmi çekiliyor. O zamanlar her sete girebildiğim zamanlar. Yapımcıyı aradık, izin aldı atladık, gittik Sinop'a, sinema yazarı arkadaşım Talip Ertürk ile… Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Burhan Felek ve Zekeriya Sertel'in hapis yattığı yer burası… Tarihi ağırlığı var. Set için bir koğuşun içi dekore edilmiş. Koğuşta iki ranza, bir masa ve soba var. Duvarlardaki askıda havlu, gömlek ve yelek asılı. Yeni yıkanmış çorap, don, pantolon bir ipe serilip kurutulmaya bırakılmış. Kitaplar, gazeteler... Üç mahkum koğuşa televizyon almak için tartışmaya girişiyor. Rasim Öztekin karşı çıkıyor "Evimiz mi burası, müebbet miyiz biz?" diye. Ferhan Şensoy "Dünyadan haberdar" oluruz diye ısrarcı davranıyor. Ali Çatalbaş altı yıldır hapis olduklarını hatırlatıyor. Ama tartışma sonuçlanmıyor.
DARLANMIŞTI
Öztekin rolü gereği agresif ama belli ki hapishane de basmış. Molada konuşurken hapishanenin nasıl sinirlerini bozduğunu anlatıp "Mahpusluk çok zor" demişti. Sonra da "Eskiden mahkumlar cezaevine getirildiği zaman içeriye bir şey sokmasın diye çırılçıplak soyup üzerlerini ararlarmış. O sahneyi oynarken tüylerim diken diken oldu. Sahne biraz daha devam etse ağlayabilirdim" diye anlatmıştı. Çekimler bitince akşam yemeğinde karşımızda gayet normal bir Rasim Öztekin vardı. Tabii ortamın yıldızı Ferhan Şensoy'du ama benim gözüm Öztekin'deydi. 'Varsayalım İsmail'den, 'Tersine Dünya'dan, '72. Koğuş'tan, 'Arabesk'ten konuşuyoruz. Sürekli soru soruyorum. Neyse bir söyleşi için söz kestik, İstanbul'da buluşacaktık. Ama büyük bir ihtimalle üstadı o gün çok darladım. Çünkü o buluşma bir türlü gerçekleşmiyordu. Her seferinde bir bahane ile beni başından savıyordu.
'POHPOH SEVMEZ'
Aylar sonra durumu rahmetli Hızır Tüzel'e anlatmıştım. Gülmüştü "Seni toy bulmuştur" demişti. Ben de "Yok abi" dedim, "Fazla darladım, yanlış imaj verdim galiba…" Hızır Abi o zaman "Gelemez Rasim öyle başının şiştiği sohbetlere. O arkadaki adam oğlum. Arkadaki adamlar pohpohlanmaya gelemez sükuneti sever" demişti. Anlamıştım Rasim Öztekin'i. O gölgedeki ustaydı… O yapamadığım söyleşiyi Hızır Abi yaptı aylar sonra. Ve söyleşide güldürme üzerine söylediği sözleri onu izlerken hep aklıma gelirdi: "Güldürmek çok ciddi bir iştir ve zordur. Tiyatrocuyla seyirci arasında kurulan bir kontaktır güldürmek. O kontağı ilk başta sağlam kurduğunuz zaman ondan çok yararlanır ve karşılıklı eğlenir ve gülersiniz. Ama güldürmek çok zordur, ağlatmak kolay. Herhangi bir şeyde hemen duygulanabilir insanlar ama güldürürken bir şeyleri zorlarsın."